112
"bitten, açlıktan, sıtmadan betersiniz.
yüz türkiye olsa
elinizden de gelse
yüzünü de zincire vurur
yüz kere satarsınız.
milletimin en talihsiz gecesi,
ana rahmine düştüğünüz gecedir."
111
www.youtube.com/...
resul rıza'nın oğluna kulak verin derim. ışıklar içinde uyusun.
110
Sunay akın’dan dinlemek muhteşemdi.
Ulucanlar cezaevinde fotoğrafını görmek de çok üzücü.
www.exkutupsozluk.com/...
109
“Ne ben sana kızarım
Ne de zatın zahmet edip bana küssün.
Artık seninle biz
düşman bile değiliz.”
Senin şu şiirleri son düzlükte iyi kullandım sayın ran. Eyvallah.
108
Mavi gözlü dev ve romantik komünist olarak da bilinen Nazım Hikmet, Rusya'ya gittikten sonra marksizmden çok etkilenmiş ve yeni bir dünya görüşü kazanmıştır. Nazım, bu anlayışla birlikte sosyal sorunlar üzerinde durup çözümler üretmeye çalışır. Aynı zamanda siyasal düzeyde devrimci bir ideolojiye bağlanmış olan şair, şiire de devrimci bir biçem yaratmak ister. Bu yüzden mayakovski'den fazlasıyla etkilenir ve fütürist anlayışla şiirler yazar.
Memleketimden insan manzaraları, makineleşmek istiyorum, 835 satır şairin ünlü şiirlerindendir.
Biraz magazinsel boyuta gelirseekk... Yahya Kemal, Nazım'ın öğretmenidir ve evlerine ders vermek için gelir. Bu sırada eşiyle çok fazla anlaşmızlığa düşen Nazım Hikmet'in annesi Celile Hanım ile aralarında bir aşk filizlenir. Bunu öğrenen Nazım ise Yahya Kemal'e : "Hocam olarak girdiğin bu evden babam olarak çıkamazsın," der.
(bkz: bilemiyorum altan bilemiyorum)
107
İyi bir şair değildir. İyi bir dava adamıdır. şair fiyakasına sahip değildir. Kendi varoluşuna balyoz indirmeyen adamdan bence iyi bir şair ortaya çıkmaz. Bir adamın şiiriyle hayatını ayrı tutamıyorum. Yazdıklarına bakıyorum, yaşadıklarına, yaşattıklarına orta yolu bulamıyorum. Piraye onun için çok başka Yazdıklarında ama aynı zamanda beş kadın daha var.. bazı yazarlarda şairlerde sırf bir şeyler ortaya çıkarmak için acı çekme gerçeği mevcut yada o kısır döngüyü kendileri yaratıyorlar İlişkilerinde Belli eserleri ortaya çıkarmak için.. bilemiyorum..
106
anladigim kadariyla bu basliga yazilan her enrty arti veya eksi olmak uzere en az bir oy aliyor. risk almayi severim.
su başında durmuşuz
çınarla ben
105
solcu kızlar çabuk verir düşüncesiyle seviyormuş gibi yaptığım komünist, sovyetler birliği vatandaşı. benim ilkokuldaki yeğenim daha güzel yazıyor.
(bkz: çöp)
103
ne hırsız,ne katil,ne çeteci "sevdalınız komünisttir."
"nereye?
nereye?dönün geri! size büyük bir müjdem var:
dönün! pek yakında adalet güneşi doğacak!
bütün ezilenler zalimlerden kurtulacak
dönün geri,kış geçti,bahar geliyor,
bahar!.."
"evlerin
yurtların
dünyaların
ve kosmosun kardeşliği adına"
102
Haziranda ölmek zor. Özlemin azı çoğu olmaz olmaz, ağırdır işte.
Özledik.
101
daha önce bahsetmişimdir. 90 lı yıllarda ortaokul'a giderken elbise dolabımın kapakları benim için bir nevi sosyal medya paylaşım platformuydu. devrimci büyüklerimizin resimlerinden, sevdiğim şairlerin şiirlerine kadar oralara özenle yapıştırırdım. hatta imza aldığım şairler ve tiyatrocuların imzalarını bile oraya yapıştırırdım. nazım'ın aşağıda paylaşacağım şiiri en önemli yerlerden birini kaplardı orada.
ortaokul'da oldukça aydın bir edebiyat öğretmenim vardı. nazım hikmet'i ilk olarak best fm'de melon şapka diye bir radyocudan duyup ona sormuştum. sorduğumda birisi duyacak diye yüzü kıpkırmızı oldu bir komünisten bahsettiğimizi okulda duyacaklar diye. nazım yasaklı değildi artık ama işte hala zalimlerin laneti üzerimizeydi kamuda. sonra bir gün o hocamız 29 ekim'de bana ''bu vatan bizim'' şiirini okusana dedi nazım'dan. zaten kimse nazım'ın olduğunu bilmez. bilirlerse benim önerdiğimi sakın söyleme de diye tembihlemişti. o 29 ekim'de şiiri okudum. sanırım 100 yıla yaklaşan hiç bir cumhuriyet kutlamasında hiç bir şiir bu kadar çok alkışlanmamıştır. ve kimse nazım'ın olduğunu anlamadı şiirin. buna sevinsem mi üzülsem mi hala bilemiyorum.
Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,
akar suyun
meyve çağında ağacın,
serip gelişen hayatın düşmanı.
Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına :
- çürüyen diş, dökülen et-,
bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler,
Ve elbette ki, sevgilim, elbet,
dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle : işçi tulumuyla
bu güzelim memlekette hürriyet.
Bursa da havlucu Recebe,
Karabük fabrikasında tesviyeci Hasana düşman,
fakir köylü Hatçe kadına,
ırgat Süleymana düşman,
sana düşman, bana düşman,
düşünen insana düşman,
vatan ki bu insanların evidir,
sevgilim, onlar vatana düşman...
100
iyi ki varmışsın ama keşke pirayeyi bu kadar üzmeseymişsin.
kötüsün nazım :(
99
1963'te toprağı boyladı moskova'nın çocuğu...
98
dün 117 yaşına girdi mavi gözlü dev...
97
İyi ki doğdun nazım, bu günlerde senin gibi sanatçılara daha çok ihtiyacımız var. Yine de eserlerin hala bize ışık tutmaya devam ediyor.
96
(bkz: şıpsevdi)
Sevmeyi seven insanlardan. Bizlere müthiş eserler bırakan şair.
95
her sanatçı gibi, belli bi kesim tarafından sanatının -kişiliğinden neyse de- neden eylemlerinden bağımsız tutulmaya çalışıldığını anlamsız bulduğum bir sanatçıdır. sanatçı tabiatı gereği olmasa da, alabildiği kadarıyla tanımı gereği muhaliftir de, nazmı hikmet başka bir merhale.
tanım: nazım hikmet'i facebook sayfalarından tanıyan, sözlüklerden öğrenen(!) kimselerin, biraz da nazım hikmet gereğince her dönem* sevdiği biridir.
94
bir ayrılış hikayesi
erkek kadına dedi ki:
-seni seviyorum,
ama nasıl,
avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya
çıldırasıya...
erkek kadına dedi ki:
-seni seviyorum,
ama nasıl,
kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beş yüz,
yüzde hudutsuz kere yüz...
kadın erkeğe dedi ki:
-baktım
dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yüreğine, kafana.
şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana..
ve ben artık
biliyorum:
toprağın -
yüzü güneşli bir ana gibi -
en son en güzel çocuğunu emzirdiğini..
fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olan parmaklarına
başımı kurtarmam kabil
değil!
sen
yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak..
sen
yürümelisin,
beni bırakarak...
kadın sustu.
sarıldılar
bir kitap düştü yere...
kapandı bir pencere...
ayrıldılar...
n.hikmet
ciğerlerimden bile oluk oluk göz yaşları akıtan bu muhteşem dizelerin sahibidir.
93
"ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum..."
dizelerinin sahibi büyük şair. 117. doğum yılında saygıyla anıyoruz.
92
Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi, beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin...
Fedakârlığımı anlıyorsun :
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orda beraber yaşarız
külümün içinde külün,
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım.
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde?
İçimden bir şey :
belki diyor.
muhteşem dizelerinin yazarıdır.
91
Açlık ordusu yürüyor
yürüyor ekmeğe doymak için
ete doymak için
kitaba doymak için
hürriyete doymak için.
Yürüyor köprüler geçerek kıldan ince kılıçtan keskin
yürüyor demir kapıları yırtıp kale duvarlarını yıkarak
yürüyor ayakları kan içinde.
Açlık ordusu yürüyor
adımları gök gürültüsü
türküleri ateşten
bayrağında umut
umutların umudu bayrağında.
Açlık ordusu yürüyor
şehirleri omuzlarında taşıyıp
daracık sokakları karanlık evleriyle şehirleri
fabrika bacalarını
paydostan sonralarının tükenmez yorgunluğunu taşıyarak.
Açlık ordusu yürüyor
ayı ini köyleri ardınca çekip götürüp
ve topraksızlıktan ölenleri bu koskoca toprakta.
Açlık ordusu yürüyor
yürüyor ekmeksizleri ekmeğe doyurmak için
hürriyetsizleri hürriyete doyurmak için açlık ordusu yürüyor
yürüyor ayakları kan içinde.
muhteşem dizelerinin yazarıdır
90
Kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgârda;
Yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı
En fazla bir yıl sürer
Yirminci asırlarda ölüm acısı
89
lambayı yakma, bırak,
sarı bir insan başı
düşmesin pencereden kara.
kar yağıyor
karanlıklara.
kar yağıyor
ve ben hatırlıyorum.
kar...
üflenen bir mum gibi söndü
koskocaman ışıklar..
ve şehir
kör bir insan gibi kaldı
altında yağan karın.
lambayı yakma, bırak!
kalbe bir bıçak gibi giren hatıraların
dilsiz olduklarını anlıyorum.
kar yağıyor
ve ben hatırlıyorum.
dizelerinin sahibi büyük şair.
88
gazete manşetlerinin aksine vatan sevdalısı, insan sevdalısı sarı saçlı mavi gözlü.
↑