kayıt

beyin

  1. 36
    aslında aya hiç gidilmedi bizi skiyorlar diyenler ve beynimizin aslında yüzde onunu kullanıyormuşuz diyenlerin sığlığı ortak beyinsizlikten gelir.

    sanırım beyin için var olmuş en karmaşık yaşam sistemi diyebiliriz. tanımdan sonra meramıma geçebilirim.

    yatay solucan diye muhteşem bir hayvan çeşidi vardır. yatay solucan hayvanı aslında hala olmaması gereken bir hayvandır. antik muhteşem bir canlıdır kendisi. sudan çıkıp karada yaşam başladıktan sonra, aslandan insana bütün omurgalı varlıkların ortak atasıdır. öz be öz dedemizdir.
    geçenlerde bu hayvan üzerinde yapılan bir deney okudum. anlayabildiğim kadarıyla aktarmak isterim.

    yatay solucan hayvanlarını ortadan ikiye böldüğünüzde iki parça ve iki şahıs solucan hayvanı olarak yaşamlarına devam edebilirler. bu hayvan dedelerimiz gün ışığından çok korkarlar. haliyle ışıkta avlanamazlar da. bilim adamları bunlara ışıkta avlanmayı öğretmişler. bu mazlum hayvanlar da beyin yoktur. beyin yerine kafa kısmında tek bir hücre mi ne var. o kadarı aklımda kalmamış. buna benzer bir olay var işte. fakat ilkel de olsa bir sinir sistemine sahipler elbette. bu hayvanlarımızın bir özelliği de ortadan ikiye böldüğünüzde, yaşamlarını iki solucan şahıs olarak sürdürebilmeleridir. bilim adamları da bunları gün ışığında avlanabilecek şekilde eğittikten sonra ortadan ikiye bölüp gözlemlemişler. kafa kısmı kalan solucan şahıs haliyle öğrendiği davranışı devam ettirebilmiş. zaten bugüne kadar yaygın biliş öğrendiklerimizi beynimizde depoladığımızdır. fakat ilginç olan göt kısmı kalan solucan şahıs da öğrendiği davranışı devam ettirmiş. bugün bilim insanları hafızanın salt beyinde değil acaba hücrelerimizde de depolanıyor mu ayağına uzun uzun beyin yormaktalar. bu arada ilk gençliğimde değerli bir devrimci büyüğümüz bana şöyle demişti. ''beyin yoruldukça gelişen bir organdır'' devrimci büyüğümüz haklıdır.

    bu deney bana uzun zaman önce okuduğum bir bilimsel çalışmayı hatırlattı. cinayet sonucu öldürülen bir insan kalbi, kalp ihtiyacı olan bir dönora takılır. ve bu dönor katili rüyasında görerek cinayeti aydınlatır. bilimde bugüne kadar muaama olan bu sorunsalın cevabı da yukarıda anlattığım deneyde saklı olabilir. veya olamaz ben götümden de uyduruyor olabilirim.
  2. 37
    her insanın kullandığı kullandıkça güzelleştiği organ. kimi zaman zeka ile eş olarak kullanılıp hakaretlere de konu olan güzel organdır.

    her ne kadar göt'ün hegemonyası altında olsa da şaka bir yana evrimsel süreçteki en gelişmiş, kompleks organdır.her zamanki gibi önce biraz teorik anlatıp daha sonra freestyle yazacağım:

    ağırlık: ortalama bir yetişkinde 1 ila 1.4 kg arasındadır. daha az veya daha çok ağırlıktaki beyinlerin mental retardasyona yol açtığı bilinmekle beraber 1.3 kg'nin 1.1 kg'lik beyne üstünlüğü kanıtlanamamıştır. ölçülen en hafif beyin 400 gram civarı en ağırı ise 2500 gram civarıydı yanılmıyorsam.

    anatomisi: kafatası içerisinde 3 adet zarla çevrili bir haldedir ve bos denen bir sıvının içinde yüzer haldedir. yani bildiğiniz güç kalkanları falan hep devrededir. bir görselle taçlandıracak olursak:

    www.aboutcancer.com/...

    aslında bu kadar basittir. şaka şaka bu sadece 1 kesitidir. bir de horizontal kesitinin anatomisi vardır.bir şey anlamadıysanız devam edelim:

    beynin temel yapısı nöronlardan ve nöroglial hücrelerden oluşur. yani komple bir sinir ağıdır ve nöroglial hücreler de nöronlara besin ve iletimdeki kayıplar sebebiyle destek niteliğindedirler. myelin kılıf sentezinde rol alırlar ki myelin kılıfı olan nöronlar çok daha hızlı çalışır.

    peki beynimizin hangi bölgesi ne işe yarar? veya yüzde kaçını kullanırız? yüzde yüzünü kullanırsak bir lucy olabilir miyiz? ya da zorlarsak einstein olabilir miyiz?

    www.haberbolgesi.com/...

    bu görselde beynin bölgeleri var. internette böyle binlerce görsel hatta magazin sayfalarında da cevizin faydalarının altında makaleler bulabilirsiniz. bunları külliyen yanlış olarak nitelendirmiyorum. ama çoğu yanlış olduğu için tek bir bilimsel bölgesel anatomisine bakarsak daha faydalı olur.

    www.medicalexhibits.com/... burda güzel bir renklendirmesi mevcut. yine de çok karışık. sebebi ise şu ki aslında spesifik olarak beynimizin şurası matematik şurası görsellik, şurası mantık, şurası aşk ile ilgilidir demek mantık dışıdır. çünkü bir matematiksel işlemi ele alacak olursak öncelikle bir gözlerinizin ya da kulaklarınızın çalışması gerekir ki soruyu algılayın ya da görün. ikincisi soru beyne iletildi diyelim ki bir matematik problemini çözmeniz için önceki bilgilerinizden yararlanmanız gerekir. bu da beynimizin en dışındaki kabuk- korteks bölümünü ilgilendirir. hafızamızı oluşturan bölümdür. çözümleme kısmında da farklı nöronları kullanırsınız. yani kompleks bir bilgisayar gibi düşünebilirsiniz.

    ki bir matematik işlemi için 3-4 farklı bölge saydıysak aşk, zeka yok bla bla gibi nitelendirmeler için 1 bölge vermek mantıklı mıdr sizce? değildir.


    peki benim verdiğim görselde nasıl bölgeleme yapılmış? çünkü gayet basit bir mantığı var onun. görme gibi sadece algıla ve iletten oluşan bir komut, ya da koklama ya da hareket ettirme, bir kası hareket ettirme gibi basit yöntemler kullanılmış. bunları da o bölgesi alınan hayvanda bozulan işlevlere bakarak veya açık ameliyatlar esnasında misal hasta konuşurken aktif olan bölgeye bakarak bulmuşlardır. hatta sinirlerin bittiği noktalara bakılarak da tarif edilmişlerdir.

    görselde motor area olarak adlandırılan ve kas hareketlerimizi sağlayan bölge küçük gösterilmiştir misalen. fakat bir komutu başlatmak için gerekli olan nöronlar çok daha geniş bir bölgeye yayılmıştır yine de.

    upload.wikimedia.org/...

    bu bir motor homunculus. hangi organımızın beynin hangi bölgesi tarafından hareket ettirildiğini gösteriyor. peki bacak kısmının geniş olduğunu görüyorsunuz. ordaki bir travma bizi felç eder mi eder. fakat travma çok şiddetli değilse hemen yan tarafındaki nöronlar ve ordaki nöroglial hücreler tam olmasa da bu işlevi yüklenebilir. yani bir yedek parça görevi görürler.

    misal beyninin bir kısmı alınıp gayet yaşayan insanlara denk gelmişsinizdir ki bunun sebebi budur. yani beynin kendi içindeki tamamlama mekanizmasıdır. aynen ekran kartınızın ram kullanması gibi bir şey.

    yani gençler bölge yok, beyin yalan. şaka şaka. basit aktiviteler için bile beynin farklı farklı alanlarını kullandığımız için en basit işlevler haricinde bir harita çıkarmak şimdilik anlamsızdır. ha arada beynin haritasını çıkardı gibi haberleri 3-4 yılda piyasaya sürerler ki o dediğiniz olayların haritalamayla hiçbir ilgisi yoktur. sadece magazinci işgüzarlığıdır. yine hangi işlev yapılırken hangi beyin bölgesi çalışıyor mantığıyla ve sadece daha gelişmiş renkli renkli teknolojilerle yapılıyorlar. bilimsel katkları yok denecek kadar az.

    milyon dolarlık soru:D

    beynimizin kaçta kaçını kullanıyoruz?

    www.geyigiz.biz/...

    cevap yüzde yüzüdür. yani misalen bardağa su doldururken yüzde 10'unu kullandık, içerken yüzde 10'unu kullandık,bardağı bırakırken farklı bölgedeki yüzde 10'u kullandık, ohhh çekerken de farklı bölgedeki yüzde 10'unu kullandık. kaç yapar 40 yapar tabii ki de.

    gevelemeyi bir kenara bırakırsak işin bilimsel temeline geçelim:

    William James ve Boris Sidis adlı iki hekim ''reserve energy theory'' diye bir şey atmışlar ortaya. adamlar nöronların aktivitesinden bağımsız olarak insan beyninin büyüklüğüne bakarak en fazla iq değerinin 250 ila 300 arasında olabileceğini öne sürmüşler ve tutmuş. fakat insanların yalnızca yüzde 3 ila 10'u bu iq değerine ulaşabilmiştir ki iq nun beyin aktivitesiyle yüzde kullanımıyla uzaktan yakından alakası yoktur temel anlamda. işte bu mit zaman içinde yanlış kullanıla kullanıla beynimizin 3'ünü 5'ini 10'unu kullanabiliyoruz şeklinde evrilmiştir.

    beynimizin yüzde 10'unu kullandığımızı ve geri kalanın fanta olduğunu varsayarsak kafa travması , inme geçiren hastaların yüzde 90'ının iyileşmesi gerekir mantıken. niye çünkü ihtimal olarak çoğunda zarar fantaya gelecektir ve çalışan kısım sağlam kalacaktır.

    Sonuç: İnsanlar beyinlerinin yüzde yüzünü kullanırlar.. Beynimizin kullanılmayan hiçbir noktası yoktur.bazı işeri yaparken bazı bölgeler daha fazla, bazı bölgeler daha az çalışıyor sadece. Ancak bu kullanamadığımız anlamına gelmez.

    yani su içip işerken, aynı anda şarkı söyleyip aynı anda kitap okumak ve bir yandan sevgilini düşünüp, matematik problemi çözmek isterseniz( beynin farklı bölgelerini aynı anda kullanmak) saniyesinde bayılırsınız. net. kaç kolunuz, kaç gözünüz olması gerektiğine hiç girmiyorum.çünkü şu anki haliyle bile en çok glikoz ve atp tüketen organ beyinken ve biz mesai saatlerini bile zor kaldırırken kalkıp bana yüzde yüzden bahsetmeyin. glikozunuz kadar konuşun ulan.

    akılda kalan noktalar için pm.
  3. 38
    Cinsiyeti olan fakat anne karnında maruz kaldığı östrojen hormonuna bağlı olarak cinsiyetini sahibinin cinsiyetinden bağımsız olarak edinen, erkek ve kadında zaman zaman işleyişi topyekun farklılık gösteren (bkz: empati yeteneği ve beyin sinyalleri ) insanların kullanmaya çekindiği aynı görevlere sahip dokuların oluşturduğu yapı.
  4. 39
    beynin karmaşık yapısını anlatan en güzel örneğini rastladım. Eğer bir beyin hücresi görevini yerine getiremeyecek şekilde deforme olduysa, görevini başka beyin hücresi yerine getirebiliyor. Bu sayede, beyninin konuşma kısmında hasar oluşan bir kişi belirli pratiklerle tekrardan bu yetisini kazanabilmekte. Beyindeki hücrelerin görevlerini bir başka hücreye bırakmasının en ilginç örneği 2007 yılında yaşanmış. 40'lı yaşlarında bir adam sürekli baş ağrısı ve sol bacağında güçsüzlük şikayetiyle doktora başvuruyor. Doktor yaptığı fizik muayenesinde herhangi bir sorunla karşılanmayınca bir de beyin filmi çekilmesine karar veriyor. Çekilince ortaya çıkan sonuç ise hayret verici. Bu kişinin beyin hacmini kaplayan yerin %80'i sıvı. Yani 1.4 kilo olması gereken beyin, kafatası içerisinde biriken sıvı yüzünden sadece 300 gram kalmış durumda. Normal şartlarda bu durum kişiyi öldürmesi gerekirken, seneler içerisinde gerçekleşen bu olay sayesinde deforme olan her hücrenin yerini bir diğer hücre almış ve 300 gramlık beyinle sadece baş ağrısı ve sol bacakta güçsüzlük gibi sorunlarla karşılaşılmış.
  5. 40
    tüm duyuların merkezi olan beyin diğer organlara acı sinyalleri gönderebilmesine karşın acıyı hissetmeyen tek organdır. bu durumun nedeni beyinde acı reseptörlerinin bulunmamasıdır.
    örneğin baş ağrısı beyinden ileri gelen bir durum değildir. bu ağrılar beynin etrafında yer alan dokulardaki, kan damarlarındaki, dış sinirlerdeki ve kaslardaki ağrılardır. kimi durumda bu damarlar ve kaslar olması gerekenden fazla şişer ve baskıya, ağrıya neden olur. benzer şekilde, olması gerektiğinden fazla kasılma da, çevresel sinirler üzerinde baskı yaratarak baş ağrısına neden olabilir. migren dahil hiçbir ağrı beyinden kaynaklanmaz.
  6. 41
    deneme yanılma yöntemine çok ihtiyaç duyarak karmaşık çalışabilen organ...
    geçtiğimiz yaz yüzmeyi güç bela öğrendim gibi. denizde hiç dalga yoktu. sıfır. en azından su üstünde durup kulaç atabilecek seviyeye gelebildim belli derinlikte. bir karış suda boğulmayacağımı mantıken biliyorum ama suya kendimi atamıyorum amk yerinde. tamam burada işi biraz çözdük diyebiliriz ama havuz için geçerli değil yani yine tam olarak öğrenebilmiş sayılmam.

    bir insanın başarmak istediği şeyi yapamaması, beynine yerleştirme süreci neden imkansıza yakın olur veya öyle görünür? burada benim için travma devreye giriyor daha önceden su yuttum boğulma hissi oluştu vs vs. peki travma olmasaydı havuza kendimi bırakabilecek miydim? bence yine hayır. işte burada yapay zekaya büyük ihtiyaç var. işi belirle ve nokta hatasız bitir. tam aradığım şey. robotik yaşamın kusursuz sonucu. tabi insanın bir de duygusal top yanı da var. yapay zeka geldiğinde sanat belki eskisi gibi güzel olmayacak veya sanat hiç olmayacak. işin içinde maneviyat yok çünkü.
    her istediğini yapabildikten sonra çok sorun olur muydu duygusuzluk sorusu zihnimde. şu anki durumda çoğu kişi olmaz diyecek cesarette.
    veya bunun eksikliğiyle nasıl deneyimler kazanabilirdim?
    her defasında beyni kandırmanın bir yolunu bulmaya çalışıyoruz şimdiki hayatta. dikkat eksikliği yaşamanın, kitap okumanın, dil öğrenmenin neden hâlâ bu kadar zor görünmesinin, yani yapay zekanın büyük eksikliğini yaşıyoruz. şu an beyin olumsuzluktan çabuk etkilenebiliyor, geç toparlanabiliyor ki toparlansa da hasarlı çalışabiliyor veya toparlanmaya yeterince elverişli değil genel olarak. insan en büyük zaafı, allah'ın takdiri işte. bekliyorsun nelerin olup biteceğini gözlemliyorsun...

    eskiye biraz ara verip yenilerden gelsin;
    www.youtube.com/...