1
o eşiğe gelene kadar helak olmuştur seven.. mecnundan beter olmuştur..
konuşurken yüzünüze bakmıyorsa, hissedemiyorsanız o ''şeyi'' artık, çoktan bitmiştir.. o şey, sizi bir arada tutmuş olan şeydir oysa.. artık yoktur işte.
konuşurken göğsü kabarmıyorsa, nefesi kesilmiyorsa eğer, yine bitmiştir. ışığı kaybolmuştur. grileşmiştir..
2
Telefonun başında çaresiz beklemeye ya da bekletmeye başlanılan eşiktir.
5
Sürekli tartışıyor hiçbir konuda uzlaşamıyorsanız, aranızda saygı adına hiçbir şey kalmamış ve var olan sevgi yetmiyorsa; artık eskisi gibi özlemiyor, merak etmiyor, ilgilenmiyorsanız bir yerlerde bir şeyler eksilmiştir.
6
(bkz: heyecanını kaybetmişsin )
Eşiği tam olarak.
7
hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmadığını ve düzelme umudunun tükendiğini anladığınız andır. güzel görünen bütün özel şeyler bile kötü görünür artık. özdemir asaf'ın bir deyişiyle ''Bir zamanlar senin çirkinliklerin de güzeldi; şimdi güzelliklerin bile çirkin.'' olarak ifade edilebilir.
8
Gerekli gereksiz her şeyi eskisi kadar anlatmak, konuşmak istemediğini fark ettiğim an oluyor genellikle benim için.
9
Uzlaşmamak hatta buluşmamak icin elden geleni yapma. Değişik bi koyverme ile zbammm arafıdır.
10
İliskinin en başında anlaşılan durum.Sadece görmezden gelinir.
11
"Seninle önemli bişey konuşmam lazım" mesajı.
12
bu şey değil mi ya, çeşitli nedenlerle meydana gelen hormonal ve elektriksel dalgalanma nedeniyle adeta ambale olan, kontak kapatan beynin normal seyrine dönmesi ve kontrolü ele alması olayı.*
13
yaşanan iyi kötü herhangi bir şeyi ilk o'na anlatma, ilk onunla paylaşma isteğinin azalarak bittiğini fark ettiğin eşiktir.
14
Bir şeyler anlatma, paylaşma isteğinin bittiği an.
Şükrü erbaş bir şiirinde şu dizelerle özetlemiş:
insanın içini dökmesinden vazgeçmesi ayrılık!
...
Ayrılık, o köpüklü öpüşlerin ardından
kalkıp ağzını yıkadığında başlamıştı.
Ben bulutları gösterirken,
"Bulmacanın beş harfli bir yemek sorusuna"
yanıt aramanla halkalanmış,
"Aşkın şarabının ağzını açtım,
yar yüzünden içti murt bende kaldı"
Türküsü tenimde düğümlenirken,
odadan çıkışınla yolunu tutmuş,
Dağlarda öldürülen çocukların
fotoğraflarını kenara itip,
"Bu eteğin üstüne bu bluz yakıştı mı?"
Dediğinde varacağı yere varmıştı çoktan.
...
↑