kayıt

sabahattin ali

  1. 1
    kuyucaklı yusuf, kürk mantolu madonna ve içimizdeki şeytan gibi harika eserlerin yazarı.
  2. 2
    insan psikolojisini, aşkın dışavurumunun şuursuzluğunu ve toplum denen olgunun tüm asimetrik ritmlerini ezberlemiş, yüreğinden damıtmış ve bizlere sunmuş büyük bir insandır. tarihin tozlu sayfalarına gömülüp, türk toplumu için büyük bir kayıp olacakken, kürk mantolu madonna ve kuyucaklı yusuf sayesinde küllerinden yeniden doğmuştur. zaten hiç ölmemiştir. suikastler sabahattin ali'leri, hrant dink'leri, uğur mumcu'ları öldürmeye yetmemiştir, yetmeyecektir. beyhude çabalar...
  3. 3
    kısacık ömründe verdiği şahane eserleri okudukça insanda "ah be usta, biraz daha kalabilseydin, keşke biraz daha karalayabilseydin de şu zevkimiz eksik kalmasaydı" şeklinde bencil düşüncelere salan yazardır. kendine has öyle bir uslubu vardır ki, bir insanı öyle bir anlatır ki, siz o kişinin hani ciğerini bilirsiniz artık. öyle noktalara dokunur ki "evet ya hakkaten olay bu" der, aslında hep bildiğiniz ama hiç böyle ifade edemediğiniz durumları önünüze seriverir. "kürk mantolu madonna" da, aşkı öğretir; aşkın hallerini, ruhunuzu şeklilden şekile sokan o yaramaz ve huysuz dürtüyü anlatıverir. sayfalar çevrilirken kah "raif efendi" olursunuz kah "maria puder". "içimizdeki şeytan" romanında, insan ve iradesi ayrı mı yoksa bütün mü düşünür durur, bazen "ömer" e kızar, bazen "macide" yi çözemezsiniz. "kuyucaklı yusuf" da baş eğmeyen yusuf'un öyküsü sizi alır götürür, betimlemeleri ile öykünün içine alıverir sizi de. böyle gerçekten yazabilen bir yazar, ilk faili meçhul cinayetimize kurban gitmiştir. zaten yaşamı boyunca da, sürgünler yemiş, cezaevlerinde kalmış, sosyalist olmasının bedelini fazlasıyla ödemiştir. çareyi yurt dışına gitmekte bulan sabahattin ali, yurt dışına çıkmasında kendisine yardımcı olacak olan ali ertekin tarafından bulgaristan'a çıkarken öldürülmüştür. cesedi, ıstıranca dağlarında, öldürüldükten günler sonra bulunmuş ve tüm kemiklerinin kırılması gibi çeşitli işkencelere maruz kaldığı gözlemlenmiştir. cesedi bulan imam tarafından oraya gömülmüştür, hala mezarının tam yeri bilinmemektedir. katil ali ertekin ise bir süre içerde yatmış sonra çıkmıştır. tetikçi olduğu düşünülen ali ertekin, ifadesinde cinayetin tamamen milliyetçilik duygularından dolayı işlediğini belirtmiştir. sabahattin ali cinayetinde ki sır perdesi ise hala aralanmamıştır.
  4. 4
    (bkz: kuyucaklı yusuf)
  5. 5
    cinayete kurban gitmiş yazarımız. dilimizden düşmeyen pek çok şarkı onun bestelenmiş şiiridir. bulgaristanda okullarda okutulduğundan bizden daha iyi tanıyormuş bulgarlar.
  6. 6
    kürk mantolu madonna adlı eseri mutlaka okunmalıdır.
  7. 7
    üzerine yazar, şair tanımadığım, tanıyamadığım adamdır kendisi. adam gibi adamdır. keşke daha fazla yaşayabilseymiş. kim bilir ne eserler çıkaracakmış ortaya. böyle adamlar hep erken gidiyor zaten amk dünyasından.
  8. 8
    Şimdi şiir bence senin yüzündür
    Şimdi benim tahtım senin dizindir
    Sevgilim, saadet ikimizindir
    Göklerden gelen bir yadigar gibi
  9. 9
    ?Ona hakikaten dargın değildim; asla kızmıyordum. Sadece müteessirdim. ?Bunun böyle olması lazımdı? diyordum. Demek ki beni bir türlü sevemiyordu. Hakkı vardı. Beni hayatımda hiç, hiç kimse sevmemişti.?
  10. 10
    "Zaten sıkmadan uzun uzun anlatmasını bilen yegane geveze, denizdir."
  11. 11
    (bkz: Sen aklıma gelince her şey gülümserdi )
  12. 12
    "şu dünyayı adamakıllı görmeden, dünyanın ne olduğunu adamakıllı anlamadan buradan gidecek olduktan sonra ne diye buraya geldik sanki? yaşadığımızın farkına varmayacak olduktan sonra ne diye yaşıyoruz? yarın öldüğümüz zaman birisi bize sorsa: 'dünyada neler gördünüz?' dese herhalde verecek cevap bulamayız. koşmaktan görmeye vakit olmuyor ki."
  13. 13
    Atsız Memua'da Hüseyin Nihal Atsız, Zeki Velidi Togan, Reha Oğuz Türkkan, Orhan Şaik Gökyay gibi Türkçü isimlerle birlikte yazmış, aynı zamanlar Nihal Atsız'dan Kür Şad Ayaklanmasını dinlemiş, İçimizdeki Şeytan gibi bir kitabı yazıp Nihal Atsız'la arası açılmış, nihayetinde 1944 Irkçılık Turancılık davasına neden olmuş, politik düşüncesinden nefret ettiğim fakat şiirlerini ise bir o kadar beğendiğim, Balıkesir Edremit'te büyümüş yazar, şair.

    döndüm daldan kopan kuru yaprağa leylim ley
    seher yeli dağıt beni kır beni leylim ley
    götür tozlarını burdan uzağa leylim ley
    yarin çıplak ayağına sür beni leylim ley

    ayın şavkı vurur sazım üstüne leylim ley
    söz söyleyen yoktur sözüm üstüne leylim ley
    gel ey hilal kaşlım dizim üstüne leylim ley
    ay bir yandan sen bir yandan sar beni leylim ley

    yedi yıldır uğramadım yurduma leylim ley
    dert ortağı aramadım derdime leylim ley
    geleceksen bir gün düşüp ardıma leylim ley
    kula değil yüreğine sor beni leylim ley
  14. 14
    Sabahattin Ali Türk öykücü, şair, öğretmen, yazar ve gazetecidir. Sabahattin Ali yazı yaşamına şiirle başlamış, halk şiirinin açık izleri görülen bu ürünlerini çeşitli dergilerde yayınlamaya başlamıştır. Halk şiirinden esinlenerek yazılmış şiirlerini içeren kitapları ise edebiyat çevrelerinde ilgi uyandırdı. Türlü-türlü ödüller kazanmış, eleştirisel yönü ile tanınan bir adamdır. Çoğu kesim tarafından hoş karşılanmasa dahi, kendi çizgi ve yolunda davranmaya devam etmiştir. 41 yaşındayken de, hayata gözlerini yummuştur.
  15. 15
    cumhuriyet tarihinin ilk faili meçhulu. gerçu katil kişi meçhul mü tartışılır da neyse.
  16. 16
    "hayat sanki sadece gözlerimin eriştiği yerlerden, içinde yaşadığım zamandan ibaretti. sanki dünyada, beni işime götüren tozlu veya çamurlu yoldan, kerpiç duvarlardan ve ne söylediklerini yarım saat sonra bile hatırlamaya imkan olmayan birkaç iyi kalpli arkadaştan başka bir şey mevcut değildi."
  17. 17
    kürk mantolu madonna gibi bir çok güzel eseri bizimle tanıştırmış şahsiyet.
    eserlerinin bir kısmı filme ve şarkıya çevrilmiştir.

  18. 18
    Beşiktaş'taki bir sahafta kendi imzasını taşıyan kitabı 500 liraya satıştaydı. çok aklım kalmıştı. umarım denyonun biri alıp bir köşeye atmamıştır.

    kürk mantolu madonna ise, bir karakterin okuyucuya yedirilmesi açısından özellikle incelenmesi gereken kitaptır.
  19. 19
    kürk mantolu madonna kitabı fazla abartı görmüş olan yazardır. herkes de bunu biliyor ya hah tamam sabahattin ali fan page'e üye olabilirler artık. ulan tipik yeşilçam melodramı işte neyini abartıyorsunuz şu kitabın? bence kuyucaklı yusuf'un hakkı yeniyor burada, yoksa o kesinlikle maria puder'i tahtından edecek güzellikte bir şahaser.
  20. 20
    kürk mantolu madonna adlı eserinin derinliği, kimilerince fazla abartılı bulunan yazar. bundan mütevellit sanırım üşenmeyi bir kenara atıp, sözlükteki ilk uzun girdimi gireceğim.

    kitabın içeriği kimilerince tipik yeşilçam melodramına benzetilse de, melodramdaki gibi birbirinden kesin olarak ayrılmış olan iyi ve kötü karakterler, bu kitapta yoktur. özellikle birinci ve ikinci dünya savaşlarından sonra, toplumlardaki belirsizlik ve güvensizlik hali, edebiyata da sirayet etmiş, kesin bir iyi-kötü ayrımını ortadan kaldırmıştır.

    aynı zamanda dünyadaki bu toplumsal çöküşlerle birlikte, edebiyatta bir çok antikahraman yaratıldı. umutsuz, pasif, plansız karakterler işlendi. bu kitabın, edebiyatımıza kazandırdığı en önemli ivme budur. zira maria puder ve raif de, hayata pasif kalan, yılgın karakterlerdir.

    her ne kadar tipik bir aşk romanı olarak görünse de, karakter tahlilleri yapıldığında, sosyolojik ve psikolojik olarak çok daha kuvvetli olduğu anlaşılan bir eser zannımca. çünkü roman, raif efendinin hatıra defterinden ilerlediği için, raif efendinin olaylar hakkındaki duygu ve düşüncelerine daha çok tanık oluyoruz. olaylar arka planda kalırken, okuyucu psikolojik tahlillerle yüzleşme imkanı buluyor.

    öte yandan, ana karakterler raif ve maria, her ne kadar birbirinden farklı kültürlerin bireyleri olsalar da, ikisi de toplumdan kopmuş, insanlardan ümidini kesmiş, pasif, tabiata daha fazla ilgi duyan, hüzünlü karakterlerdir. bu yapıları, ilişkilerine de sirayet eder. birbirlerine tam anlamıyla hiçbir zaman güven duyamazlar. bu güvensizlik, tanıştıkları anda başlar, kitabın sonuna kadar da devam eder. eserde işlenen bu güvensizlik hali, eseri günümüze kadar taşıyan faktörlerden de birisidir.

    alışılagelmiş bir roman olmadığını ispatlamam için bu kadarı yeterli kanımca. kitabımı aradım ama bulamadım. eğer bulursam ve kitap üstüne aldığım notlara erişebilirsem, burayı tekrar düzenleyeceğim.


  21. 21
    "odamda beni kitaplarım bekler. bu yegane tesellidir. her eşyasını ayrı ayrı gayet iyi tanıdığım bu odada yalnız onlar her zaman için yeni bir koku taşırlar. her zaman söyleyecek birçok lafları vardır."
  22. 22
    "ne kadar çok insanı seversek, asıl sevdiğimiz bir tek kişiyi de o kadar çok ve kuvvetli severiz.
    aşk dağıldıkça azalan bir şey değildir."
  23. 23
    "konuşmaya ne lüzum vardı? bütün güzel laflardan ve hoş insanlardan sıkılan bu mahlukları, birbirlerinin sessiz mevcudiyeti, yorgunluk verecek kadar doyuruyordu."
  24. 24
    herkes kürk mantolu madonna desede yeni dünya ile değirmen kitapları muazzam olan yazar. nasıl kıyıldığını anlamadığım sınırlı insanlardan.
  25. 25
    "Seninle aramızdaki yakınlaşmanın bir sonu olmamasını ne kadar isterdim. Beni asıl, bu ümidin boşa çıkması üzüyor. Bundan sonra kendimizi aldatmaya lüzum yok. Artık eskisi gibi apaçık konuşamayız. Bunları ne diye, neyin uğruna feda ettik? Hiç!
    Her şey bitti mi? Zannetmem.
    Yalnız bir müddet dinlenmek ve birbirimizden uzak kalmak lazım. Ta ki birbirimizi tekrar görme ihtiyacını şiddetle duyuncaya kadar.
    Belki tekrar dost olur ve bu sefer daha akıllı davranırız. Birbirimizden, verebileceğimizden fazla şeyler beklemeyiz ve istemeyiz."