kayıt

sıradan birisi olduğunu fark etmek

  1. 1
    vücudun uykuya yattığı nadir anlardan birisidir.

    genelevler dinin birikintileriyle inşa edilir, oysa ben bunlarla ilgilenmekten çok, tirbüşonu mantara özenle yerleştirip, şişeye düşmemesi için gayret ediyorum.

    o'nunla tanışalı neredeyse 5 ay oldu. ev arkadaşımın, her geldiğinde salona artık yapışmış kanepede kıvrılmayı dert edinmeyen, şaraba yatırdığı gövdesiyle yalnız uyuyup, ortalama sabahın yedisinde makyaj yapıp bir yerlere giden güzel yüzlü kız arkadaşı.

    onunla alakalı düşüncelerim, bir çift güzel kalça ve güzel dudaklardan ibarette değildi, sadece ev arkadaşımın kadınlar konusundaki en büyük kararsızlığı ve becerisizliğiydi. yinede gelip gidiyordu bir şekilde, her geldiğinde içecek bir şeyler taşıdığı çantasıyla, en çokta kırmızı şarap gülümsüyor, pahalı parfümünün boğduğu antrede merhaba diyordu. belkide tüm apartman merhaba diyordur, yanında getirdiği şen ve gür sesine. kimbilir.

    çok sonradan muhabbet ettiğimizden çıkardığıma göre; ev arkadaşımın aslında çok kırılgan ve ince ruhlu bir adam olduğundan falan bahsetmek istemişti bir ara ama ben bunlarla ilgilenmekten ve onu anlamaktan çok uzakta bir yerlerde, empati denen olguyu keşfeden adamın kırbaçlandığı hayaliyle
    şarap bardağına parmak izi bırakmakla meşguldüm. pahalı şarabı, ucuz su bardaklarında içmek gibi bir şey benimkisi. bedava şaraba gülümseyerek karşılık vermek gibi.

    beni yanlış anlamayın, sadece dinlemekten çok yoruldum. bir ara dünyayı o kadar çok dinledim ki,
    bir gün karşılarında beni dinlemek istediğini söyleyen insanlara, ne söylemem gerektiğini bilemedim.

    ev arkadaşım.. 2 gün öncesinden antreye gidiyoruz diye yerleştirdiği bavullarıyla hala kendi keşfini yapacağı, belkide bir kaç güzel ve nazik kadınla sevişeceğini umduğu
    tatil yolunda bir yerlerde, yakıcı güneşin altında boktan bir teneke parçasına kıçını dayadığı koltukta tahminlerime göre 1 2 saatlik yolu kalmasına seviniyordur. bense o'ndan habersiz, kız arkadaşıyla sevişeceğim bu eve, yatağımdan başlayarak çeki düzen vermekle meşgulüm. su giderini dahi temizleyeceğim kimin aklına gelirdiki. üstelik ev arkadaşım için karşılıklı övgülerle bahsettiğimiz, o'nu anlıyorum diye bir kaç destekleyici cümle sarfettiğim günün üstünden sadece bir kaç gün geçmişken;

    ben, ev arkadaşımın, hiç konusunu açmadığı, kız arkadaşının ise bir türlü bir adını koyamadık dediği tuhaf ilişkilerinin bir parçasını gecede 4 defa becermek üzereyim. öyleki dolapta tek temiz kalan, boktan turuncu çarşafı yatağa geçirmeye bile razı olmuştum. artık geriye dönüşü yoktu.

    bu gece tanrıya, verdiğini geri postalama zamanı ki; kendisini aldatmana katlanan kişi, seni tanıyordur. sadece ben bir kere daha tanışma heveslisiyim.

    biten şarap.. uykum geldi yalanlarının döndürdüğü şarap mahmurluğu, açıkta duran omuzlarıyla nerede uyuyacağız diye soran ıslak dudakları. saçlarını dağıtarak uzandığı yatakta kollarıyla bana sarıl diyen, güzel burnuna yaklaşan nefesim. güzel bir esinti, iki bacağının arasındaki bacağım senden bir beklentim yok'a tamamlanıyordu birbirimizin kıyafetlerini çıkartıp baktığımız gövdelerimiz.

    tencere tava sesleri arasında birileri ülkeyi delmek istiyor, bense bir kadının içine giriyorken, çıkarttığı seslerin ne kadar uyumlu olduklarını düşünüyordum.

    ev arkadaşımın bir teneke parçası içinde güneşten yediği dik açılara bir yenisini
    eklediğimi bilseydi, ne düşünürdü? kimbilir.

    ruhumu okşayan bir kaç sözle beraberinde tekrarladığı bir kaç göz kamaşması, sebepsiz gülümsememe yol açıyorki; aslında tüm bunları, ezbere bildiğim bir kaç hassas bölgeyi öpmenin üstünden geçmekle alakalı olduğundan ona bahsetmeli miydim? bilmiyorum.

    o an bilmesine gerek yok diye düşünüp, beline bıraktığım sağ kolumla uykuya daldım.

    gitme vakti..
    evden çıkmadan biriken tüm bulaşıkları yıkayıp, yatağımı düzeltip, yemek parasını ödeyip, bir kaç film hediye ederek evden ayrılmadan önce dudaklarıma, değdirip dudaklarını, kırmızı benekli ayakkabılarıyla geri geleceğim der gibi gitti. umarım geri gelmek istemez.

    bu gün william blake'i anımsadım;

    ve dünyada küçücük bir yere konduk biz,
    sevgi ışınlarına dayanmayı öğrenelim diye,
    ve bu kara vücutlar ve bu güneş yanığı yüz,
    bir bulut ve gölgeli bir ormandır sadece.
  2. 2
    kuzenimin de çükünün sola doğru eğri olduğunu öğrenmemle başlayan aydınlanma dönemi.
  3. 3
    özel güçlerinin olduğuna ya da gerçekten güçlü olduğuna inandığında senden daha üstününe rastlamanla edindiğin farkındalıktır.
  4. 4
    Çok koyar insana. O kadar arkadaşların içinde sıradan, sıkıcı, önemsemeyen sensindir. Bu duyguları hissetmene neden olan işte o arkadaş maskesi altındaki şerefsizlerdir.
  5. 5
    sıradan biridir o.
    "sıradan birisi" olamaz. olsa olsa ota boka "-si" eki ekleyen bir tip olursun.
  6. 6
    Eğer bu özel/sıradan olma düşüncesi ile ilgilenenler varsa birkaç şey söylemek istiyorum.

    farklı olmak isteyen, sıradanlıktan korkan biri için epey zor süreçlere sebep olabilecek bir olaydır. böyle biri büyük ihtimalle de fark etmez zaten, sıradan göründüğü ortamlardan ya da insanlardan sürekli kaçar. aslında bu farklı olma isteği de de öyle tukaka edilecek bir dilek değil, açıklanabilecek ve güzel sonuçlara vesile olabilecek bir istektir benim nezdinde.

    her insan farklı olmak ister. bazı insanlar daha çok, bazı insanlar da farkında olsun ya da olmasın aşırı ister. çünkü sıradan olursa, çevrede gördüğü sıradan hayatlara sahip olacaktır. sıradan bir eşi, sıradan bir işi, arabası, evi, hobileri, becerileri, başardıkları, hayalleri... hepsi sıradan olacaktır.

    ancak farklı olduğunda işler değişir. eğer çevredeki insanlardan farklı olabilirse * hayatı da farklı olabilecektir. olmazsa zaten psikolojik sorunlar baş gösterecektir. yaptığı iş sıradan olsa da hobileri farklı olacaktır mesela, böylece çevresinden sıyrılıp farklı olaylara ve dolayısıyla hayata kapı açabilecektir.

    farklı olma isteğinin en temel sebeplerinden biri de özel olduğunu hissetme isteğidir. her insan özel olmak ister, bu dünyada yapabildiği özel bir becerisi olsun ve bununla ön plana çıkabilsin ki değerli bir yaşam amacı edinebilsin.tüm bunlardan dolayı, eğer gün gelir farklı olduğunu düşündüğü alanlarda başarılı olamazsa ve elinde sadece sıradan beceriler ve ilgi alanları kalırsa sıradan olduğunu fark etmek zorunda kalacaktır. ya da bunu reddedip yeni meşgale arayışına girer ki bu onu kısa vadede mutlu etse de uzun vadede büyük ihtimalle yine aynı son onu bekliyor olur. bu da acı verir. çünkü yıllardır değer verdiği özellik olan farklılık, artık son bulmuştur ve olmaktan korktuğu o sıradan ve içinde mutluluğun sürpriz olduğunu düşündüğü hayatın içindedir artık. bununla yüzleşip yaptığı işten keyif alması zaman alacaktır. belki de üstesinden gelemeyecektir, kim bilir.

    ancak bir diğer sonuç, bu farklı olma isteğinin kapı açtığı meşgalede başarılı olup gerçekten farklı olduğunu hissedeceği bir yaşamdır. bu olasılıkta mutluluk kaçınılmazdır. ve kişi başarıya ulaşmıştır. artık onu hayallerindeki gibi sıradan olmayan, en azından bir farklı * nokta barındıran bir hayat onu beklemektedir.

    mutlu son.