2
birlikte bir masala inanmak istedim
ben seninle, sadece bu.
3
"aşk iki kişi arasında asla eşitlenmeyendir
ben bir divan şairi değilim ki sevgilim
sana bercesteler düzeyim
yine de giderayak, gözlerine, ellerine, ayaklarına
tutulmuşluğumu herkes bilsin isterim."
4
Aşktın sen, çimene düşmüş ışık,
ağrıda gizli sözümdün.
Bu yüzden parçalanarak yaşlanıyorum ben
bu yüzsüz çağda, sen içimde duruyorsun büsbütün.
Ah Felice, söksene beni çölden
Gün uzun rüzgâr dip fena öğlen.
Uykusuz gözlerimde ağrıdı çöl bunca zaman
Taş çatladı, devrildi günün yeli de
Çıkmadım senin yokluğundan.
Çıkacak bir düzlüğü yok ki hayatın
Bulmadım anne serinliğinde bir iklim
Varsa yolumda biri, gelsin yırtsın gömleğim.
Bir mucizeye uyandırmadı beni çağ
ve hatıra değil artık hatıra.
Ah Felice,
ben senin yokluğuna mıhlandım,
haricimde dönüyor
dönüyorsa dünya.
5
dünya soğur, akşam serinlerken,
benim sensiz sevinecek bir şeyim yok.
kılı kırk yardım, altını üstüne getirdim,
ve işte en geniş cümlem:
içimi açtım sana.
içini açmak için.
6
şimdi yalnızca can sıkıntısı
her
yer:
gece yarısı.
7
kadını dalga sesinden dokumuşlardı.
ay ışıklı ve kumsallı.
kırılıyordu.
8
bilmedin ki ben senin gurbetinde delirmemek için
kalbimin aklıyla ördüğüm bir yıldızlı kubbede
yaşadım.
tecellinin içinde ecel durur sevgilim, görmedin mi?
adaletin içinde bir zalim oturur.
9
yol uzun, güzergâh zorlu; ne demeliyim?
zarif kardeşim benim,
seni aldım yanıma, ikizimi almış yürüyor gibiyim.
sana yıldız sana güneş mi demeliyim,
günümde hayret gecemde hayret istedim
yer yer senin gibiyim ben yer yer kendim.
insan olan yerlerim çok ağrıyor,
olsun, yine de sen kapanma, bu sıra benim,
yerine bırak ben incineyim.
10
işte dünya kapısı, işte dünya kederi
ister dağının gölgesinde dur,
ister incirin neşesine vur
ağrı kendini ve tamamla.
11
hadi ömrüm, geriye doğru tara kendini
ilerde bir şey yok, gördün
yüzünü rüzgâra dön yeniden
iyileşen sen değilsin, zaman.
12
ağaç anlatabilir kendini yağmura,
hiç değilse fısıldayabilir, bunu biliyorum.
kuş nasıl tarif edecek; konsa yeryüzünde av,
uçsa bir ömür boynunda vebal.
13
hiçbir aşk titremez sonsuza değin
bütünlüğünü yitirişinden ölür bir mum
ve insan acıdan ölür bir gün.
14
insan ölüyorsa acıdan ölür bir gün
kendine bir daha uğrayamadığından,
koyduğu yerde durmayışındandır hayatın
hatanın dönüşsüz oluşundandır.
hiçbir aşk titremez sonsuza değin,
bütünlüğünü yitirişinden ölür bir mum
ve insan kanatlarından
ayrılır bir gün.
15
birbirini tamamlamak üzere varolanlar
birbirini tamamlamıyor.
kendime dökülüyorum,
içime.
16
bir kuşun anısı kalmış bende, saklı
bundan gözlerimdeki kayalık,
içimdeki serseri buzullar
17
söylemeye gerek var mı sevgilim?
söylemeye gerek var mı şimdi?
yetiştirdiğim en iyi nişancı vurdu beni.
19
"ben sizi nasıl da ağır, nazlı ve dur bakalım sevdiydim.
ben sizi sahrada yağmurları bekler gibi beklemedi miydim??
20
"Turnayı gözünden vuranlar bizden değildir.
Turnanın kalbinden dem vuranlar,
Bu tarafa."
diyerek tüm turnaların gönlünü alan şair.
21
"Serin bir rüyanın hatırınadır
Çektiğim dünya ağrısı"
22
"Bilme
Tanıma beni
Merdivenleri üçer beşer çıkmanın sevinci yok içimde."
24
Dürtme içimdeki narı, üstümde beyaz gömlek var.
25
güzel şiirleri var ama bazıları sıla gençoğlu'nu hatırlatıyor.
size,
bu odanın alacakaranlığından,
okyanusundan, beni boğan dalgalarından,
tenimde kalan tuzundan ve
yastıklarda kuruyan gözyaşından
hiç bahsetmedim.
size,
nasılsın diyerek başlayan telefonlarınıza
(garip, tuhaf aslında)
beyaz bembeyaz tabiatımla
'iyiyim' diyorum.
yani aslında korkuyorum
bütün bunlar kıyamet
bütün bunlar cinnet
bütün bunlar cinayet demeye
bir daha düzeltilemeyecek sözler
söylemeye korkuyorum
↑