1
atatürkün gerçekleştirdiği icraatlar, aldığı kararları doğru bulmadığı yönlerini insanın kendi fikirleriyle belirtmesidir.
şimdi gelelim anlatmak istediğim şeye.
bunu yapamadığımız için bugün onun bıraktığı düzeyi aşamıyoruz.ilerlemenin olmazsa olmazı kendinden öncekilerin yaptığı hataları tekrarlamamaktan geçer.
atatürk bu ülkeyi bir noktaya getirdi ve orada bıraktı, ondan sonra bu ülke zerre gram ilerleme kaydedemedi.hep aynı hatalar tekrar edildi, hiç kimse sesini çıkarmadı.
neden?
çünkü atatürk böyle yapmıştı, bizde onun yolundan gitmeliyiz.en iyi bilen atatürk'tür biz ondan iyi bilemeyiz, onun tüm politikaları doğrudur, kes sesini ve uygulamaya devam et.
bu şekilde devam ede ede bugüne kadar geldik halada aynı yolda ilerliyoruz.bu yüzden bir adım ileri gidemiyoruz.
her devlet başkanı, başkanlığı süresince hata yapar.bizim burada yapmamız gereken bu hataları eleştirip, aslında o durumda nasıl davranılması gerektiğini bulmak ve hatadan dolayı oluşan bozuklukları onarıp yolumuza ilerleyerek devam etmektir.bunu yapmadığımız sürece asla atatürk ün belirttiği muasır medeniyetler seviyesine çıkamayacağız.
bir kısım çıkacak ve atatürk'ü eleştirebilirsiniz "ama", "fakat", "ancak" diye sözünü devam ettirecektir.
"atatürk'ü eleştirebilirsiniz ama..."
ama ne yahu ? açık açık söyle işte. eleştirmeseniz daha iyi olur de.eleştirirsen ben senin vatan haini olduğunu düşünürüm de. kendini saklamana gerek yok, en azından dürüst olun bu konuda.
başka bir grup çıkacak ve bu ülkeyi atatürk kurdu, sen atatürk ün kurduğu ülkede nasıl onu eleştirebilirsin dingil, diyecek.zaten ben bu tip kalın kafalılara bırak politikayı fıkra bile anlatmam.
e bu kadar konuştun neymiş hatası göster derseniz de buyrun devam edelim.
mesela, musul sorununda büyük bir diplomatik hata yapılmıştır.
o dönemde gerekli adımları atmamış, mesele gereksiz ve anlamsız restleşmelerle uzatılmış bu hata yetmezmiş gibi ilk geri atan taraf biz oluyoruz.nasıl mı geri adım atıyoruz?
buyrun.
25 ocak 1923: ingiltereye gönderilen telgraf şu şekildedir;
"şimdi halledilecek şudur: konferansa ara vererek ankara'ya gelmek ve vaziyeti "musul'dan feragatle" başlayarak yeni bir barış imkanı aramaktan hangisi uygundur? ben "musul'dan feragat göstererek" sulh arama niyetindeyim..."
kaynak: lozan telgrafları, bilal şimşir
daha sonra tarihler gün gün ilerlerken birden bire güneydoğuda şeyh sait ayaklanması patlak veriyor bu durumda komple eli kolu bağlanan türkiye ingilizlerin 25 yıl süreyle ırak petrol gelirlerinden türkiye?ye %10 pay teklifini kabul etmek zorunda kalıyoruz.bu parada cebimize girmiyor hani, düyun-u umumiye borçlarından düşülüyor.
halbuki gerekli adımları atıp ingilizlere plebisit yapılmasını kabul ettirebilseydik yada hiç olmazsa geri adım atmasaydık belkide bugün petrol ithalatı yapmak zorunda kalmayacaktık.
şimdi ben bunu eleştirdim.
ne oldu? cumhuriyet mi yıkıldı? atatürk mezarında ters mi döndü? ülke mi bölündü? anamdan doğdum da babamı mı bilmiyorum?
hayır.olması gerekeni yapıyorum sadece.tabular ve ön yargılar yıkılmadığı sürece, tarihimizi lise tarih kitaplarından öğrendiğimiz sürece, atatürk ü dokunulmaz kıldığımız sürece ne biz ilerleriz, ne de burnumuz bok çukurundan çıkar.
not:eleştiri olarak musul sorununu seçmemin tek sebebi olmuş bitmiş, geri döndürülemez ve bugünkü gündem ile bağlantılı olmamasından dolayıdır.
2
asker olarak mustafa kemal ile devlet adamı veya devlet başkanı olan atatürkü aynı perspektifle ele almak bana kalırsa karışıklığa yol açıyor. ulusal bağımsızlık savaşının verilmesi noktasına kadar geçen dönemde askeri kimliğini tartışmak mümkündür ama bana göre anlamlı değildir. ubs sonrasında ubs'yi örgütleyen uygulayan ve sonuç alan yönetim kadrosunun başında olmak devlet başkanlığını beraberinde getirmiştir. tüm bu süreçte eleştirilebilecek noktalar muhakkak vardır ancak sonuçta ülkeyi düşmandan kurtaran kişidir.
hani kendisinin bir sözü var, "Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir." bu sözden harketle mustafa kemal ne yapmak istemiştir niye yapmak istemiştir ne yapmıştır ve bunun cumhuriyet döneminde sonuçları neler olmuştur bunlara bakmak lazım.
3
kesinlikle yasak olmaması gereken eylem. hatta herkes için geçerli bu. insan insandır, aptalların bir insanı sevmesi o insanı yüceltmediği gibi sevmemesi de o insanı küçültmez.
4
her babayiğidin harcı değildir.
5
Kimisine göre hadsizliktir.
8
atatürk'ün yaptıklarının değerlendirilmesidir.
her insan eleştirilebilir ama çoğu insanın eleştirmekten anladığı genelde hakaret etmek oluyor günümüzde.
atatürk'e hakaret edilmesi ya da küçümseyici hareketler evet hadsizliktir.
9
Eleştirilirse :
ülke de bölünür, mezarında da ters döner, bu yapılan çok masum bir hareket görülsede etkisi böyle olmuyor o yüzden lise tarih bilgisi insanların eleştirmesini hatta ağzına bile almasını doğru bulmuyorum, benim büyüdüğüm süreçte ne kadar arkadaşım varsa hepsi atatürk saygısı ile büyüdüler, büyütüldüler şuan kimi sağ kim sol kimi bilmem ne ama hepsinin ortak noktası vatandı. Son yıllarda yıkılan Atatürk büstleri,adına yapılan terbiyesizlikler doruk noktasında bu eleştirme ise bunları normalleştiriyor. Üstüne alınması gerekenlere söylüyorum oturduğu yerde 3 adet tarihçi ismi sayamayacak insanların eleştirisi olayı böyle seviyesezleştiriyor. Bu ne kardeşim yahu eleştirecek insan mı bulamadınız ne diyecekseniz sakaryayı,izmiri aklınıza getirin öyle söyleyin.
Atatürk size fazla büyük kardeş, ağzınızı yakar dikkat edin.
10
bu hayatta eleştirmeyecek bir insan tanımıyorum ben açıkcası. çünkü insanız. herkesin doğruları ve yanlışları var.
11
ayıp değildir, günah değildir. hatta sırf sevmediğiniz için bile eleştirseniz olur ama saygısızlık ederseniz asla. işte o gerçekten hadsizliktir. #364495
↑