kayıt

türk futbolu

  1. 1
    pislikler sahnesidir.
    kokuşmuşluklar, şerefsizlikler sahnesidir türk futbolu.
    kansız orospu çocuklarının taşak oğlanıdır.
    para babalarının 31 malzemesidir türk futbolu.

    türk futbolu, "şerefli ikincilik" zırvasinin yazarıdır.
    yüzüncü senesinde mafya babalarını sahte pasaportla kulüp çalışanı diye gösterip yurt dışına kaçırandır.
    cine 5 in, teleon un, digiturk un, d smart ın şımarık züppe piçidir türk futbolu.
    türk futbolu ülkemizin içinde, "takım cumhuriyeti" kurulmasına göz yumandır.

    şehirleri düşman eden, kitleleri kutuplaştıran, bireyleri ötekileştirendir.
    boşta gezenlerin çorbası, cahilinse hayat davası olmuştur türk futbolu.
    aile planlamasına bile "3 çocuk yapın" nasihatiyle karışanların, kürtaja burnunu sokanların
    hakkında tek kelime etmeye çekindiği "rant kapısı" haline gelmiştir.

    oy kaygısı yüzünden, "yöneticilerin yaptıkları şirketleri bağlamaz" dedirterek kitlelere peşkeş çektirendir türk futbolu.
    türk futbolu, 80' lerin ideolojik mevzularının, 90' ların faili meçhul cinayetlerinin, 30 senedir süren terör olaylarının bölemediği ülkemin yumuşak karnıdır.

    etik değerlerin hiçe sayıldığı, metinlerin, lefterlerin "güzel oyun" larını yaşatarak değil de, belgesellerle yeni nesillere sosyal mesaj vermek suretiyle yayınlama yüzsüzlüğüne meydan bırakandır.
    arsızlık, densizlik, utanmazlıktır.

    her gece reyting uğruna "halkın ağzıyla konuşuyor" diyerek insan müsvettelerini televizyonlara çıkarıp gevrek gevrek güldürtendir türk futbolu.
    taklacılara televizyonlarda cacık yaptıran, adına da "spor programı" diyenlerin mahsulüdür.
    eski hakemlerin "dalai lama" olarak görüldüğü sözüm ona "camia" dır türk futbolu.

    "baskanlar hata yapmaz" mantığının savunucularının, kaçırdıkları golden sonra ten renkleri sebebiyle futbolcusuna "yamyam" diyebilmesine çanak tutandır.

    federasyonunu "evrakta sahtecilik" yapmaktan takımını avrupa kupalarından men ettirten "emir kullarının" barınağıdır türk futbolu.
    "asbaskanı olduğum takımı şike sebebiyle küme düşüren ben olmayacağım" diyip istifa edenlerin sahnesidir.
    insanlara "dunyada sadece iki oluşum hapisten yönetiliyor, biri pkk, diğeri ise fener" dedirtebilecek kadar yozlaşmış durumdadır türk futbolu.

    "biz temiz değilsek, kimse temiz değildir" savunmasını yaptırtacak kadar bataklık bir diyardır.
    "şikeyi hep beraber üstlenelim" dedirtecek kadar aymaz bir zihniyetin ürünüdür türk futbolu.
    "istanbul'da laila, sivas' ta la ilahe illallah" diyen horozların çöplüğüdür
    milli maç esnasında "kolum girsin" hareketi yapanların "ırkçılıklarına ve aleni küfürlerine" senelerce göz yumandır türk futbolu.

    ülkemde futbolun spor değil, rant olduğunun ispatıdır.
  2. 2
    sanırım 3 temmuz sürecinden sonra hepimiz için bitmiş olandır...

    süreci fenerbahçe'ye voleybol sponsoru olan bir kurumun sahibi yönetmiş ''delil yok'' demiştir... fenerbahçe başkanı içeriden 1.5 yıl, beşiktaş asbaşkanı 1 yıl sonra çıkmıştır... bu adamlar orada şahsi işleri için değil kulüpleri adına yaptıkları ya da yaptığı düşünülen şeylerden dolayı yatmıştır... kulüp nedir sorusuyla giden uefa der ki yöneticisi bu işlere giden kulüp ceza alır...

    (bkz: juventus)

    ancak lig tv'nin tehditleri ve ligin marka değerini düşünen aciz insanlar bu süreci karanlık bir şekilde kapattılar... ancak hala yargılanılıyor... düşünün... juventus düştü, çıktı ve şimdi şampiyonluklar alıyor... kimse çıkıp arkadaş moggi'nin yaptıklarının bedelini ödemediniz demedi... çatır çatır toparlandı kulüp, avrupa'da da mücadele ediyor...

    he şu var... bu ligde şike hep vardı... özellikle bahis olayından sonra daha da arttı... ancak temizlemek insanların elindeydi şimdi onu da yok ettiler...

    bunun dışında maddi olarak beş para etmeyen bir ligimiz var... ölümüne defans yapılan, tribün kültüründen zerre anlamayanların starları doldurduğu bir lig... izliyoruz ama sırf forma aşkıyla yoksa emin olun hollanda ligi bile bizden daha zevkli... en azından keyif veriyor...
  3. 3
    son yıllarda izlemesi tat vermeyen futboldur.
    ne derbi derbiye benziyor ne oynayana ne yöneticisine ne de taraftarına güvenebiliyorsun.
    ama gerçekten adam gibi futbol izlemeyi özledik .
    ki taraftarlar artık iyice soğumaya başladı.
    2 yıldır hiçbir maça gitmedim hatta evde bile izlemediğim olmuştur.
    yazık oldu futbol anlayışına.
  4. 4
    parası çok olanların değil de futboldan anlayanların, veya en azından ortalamanın üzerinde zekaya sahip insanların yönetmesi gerekendir. belki o zaman bir şeyler olur.

    bu kadar para harcanıp da bu kadar başarısız olunan bir lig yoktur herhalde.
  5. 5
    (bkz: insan okuyacak bunu insan )
  6. 6
    gelişmemesinin tek sebebi toplum olarak gelişmemiş olmamızdır. hiç boşuna suçu başkasına atmayalım. istisnaları bir kenara bırakırsak taraftarından futbolcusuna, yöneticisinden hakemlerine kadar ne halde olduğumuzu gördük. hepsi içimizden çıkan örnekler.
  7. 7
    Kim ne derse desin aptal salak ve göze hiç hoş gelmeyen futboldur. İngiltere liginde kıytırık 2. Lig maçlarındaki tempo bile bizde yok. En son türkiye süper kupa finali oynandı. Rezalet bir maç. Elbette mukayese edilmez ama bir el clasico * ile aynı hazzı alıyor muyuz? Ya da ne bileyim manu-chelsea maçı gibi? Futbol terimi olan gol yani goal kelimesinin sözlük anlamı amaç, hedef iken, amacın rakip kale olmadığı ve sürekli geri ve yan pasla oynanan "goal" futbol olmuyor.

    Seneler evvel alınan bir skor farkının veya kupanın belgeselleri ve yıldönümleri kutlanıyor. Ulan bu nikah yıldönümü mü 1 kereye mahsus şeyin kutlaması olsun?

    Eskiden aldıkları başarıların meyvesini yiyen takımların bugün hala bu başarısını sürdürmek için nasıl bir futbol bakış açısına sahip olduklarını görüyoruz. Düşünsenize, kendi liginde şampiyon olmuş bir real madrid'in barcelona'nın değil şampiyonlar ligine katılamamaları, es kaza gruplarından çıkamadıkları zaman bile taraftar kitlesi isyan bayrağı çekiyor. Adamlar çünkü sürdürülebilir başarı isteyen kitle.

    Bizde öyle mi? Hala adam 6-0 diyor, diğeri uefa falan. Birçok kez real barça maçında karşılıklı hezimet skorları gördüm. Adamlar bunları aşmış artık. İki ingiliz ya da ispanyol devi yarı final, final oynuyor. Bu da onlara anormal gelmiyor artık, çünkü alışmışlar. Bizimkiler senede 2 kez dümdüz bir lig maçında karşılaşır, dünyanın derbisi deriz. Bırak allasen. Dünyanın derbisi bu ise diğeri galaksi derbisi o zaman.

    Hasbel kader adı sanı bilinen bazı topçulara burada çok taviz veriliyor. Aman yıldızdır gider, aman incitmeyelimci kafa. Adam kendi kendine sakatım deyip maça çıkmıyor. (bkz: Lincoln)

    Hadi bunu daha profesyonel bir kulüpte yap bakalım adamın sana yaptırımı ne oluyor. Bir futbolcu transfer ediyorlar, 70 80 90 milyon eurolar. Ki daha bunun içerisinde futbolcuya ödenecek paralar yok. Bu kadar parayı döken bir takımın adama taviz vermesi mümkün mü? Hayatını sikerler o adamın kafasına göre davrandığı an.

    Gelmişiz uefa, 6-0, koyduk mu gibi amipsi ifadeler. Kulüp yöneticilerinin ufak tefek hedeflerle anı yaşaması. Sonra neden gelişmiyoruz. Tabi.

    Ayrıca futbolcu transfer etmek için bir futbolcunun ayağına, hem de başka bir ülkede bulunan bir futbolcunun ayağına kulübün başkanı gider mi? Sonra o adam o kulübe gelince kulüp başkanıymış, teknik direktörmüş sikler mi? İstediği kadar yıldız olsun. Baştan bu tavizi alan futbolcunun kafasında, beni transfer etmek için ayağıma gelmiş bir başkan var düşüncesi verilmiş oyuncunun, yok eşinin yok kendi kaprisinin olmasında da ağlamayacaksın o zaman arkadaş.

    Sonra gelelim maçlara, yıl olmuş 2014 hala sahaya korner atan adama bir şeyler fırlatma, oyunu sabote etme hastalığı var. Olan adamın kendi kulübüne oluyor. Güya takımınun destekçisi, taraftarı. Ceza geldiği zaman ahmet mehmete gelmiyor, kulübe olan oluyor. Sahası kapatılıyor vs. En büyük düşmanı sen oluyorsun kulübün.

    Sadece futbolun değil sporun her alanında başarısızız. Özellikle olimpiyatlarda bu daha çok belirgin.

    İğrenç bir kafa yapısı. Senelerdir süregelen bu kafa ile başarı gelmediği için ilerleme kaydedilmeği için ve hatta ve hatta bu düşüncemde hiçbir sene yanılmadığım için zerre takip etmediğim ve zamanımı harcamadığım bir zırvalıktır türkiye futbol ligi.

    Not: * :)
  8. 8

    -- spoiler --

    ben bugün bir duyum aldım izlanda'dan. türk futbolu bitmiş, bitmiş.

    -- spoiler --
  9. 9
    basketbol severler için pek de hayırlı olmayacağını düşündüğüm hadisedir.futboldan soğuyan tüm bu holiganlar,psikopatlar tutunacak dal olarak basketbolu seçecekler diye korkuyorum.
  10. 10
    tüpçüden stokladığı gazı imparator* ile ortamlara salarak ilerlemeye çalışan oluşum.

    lafla peynir gemisi yürümediği gibi gazla da insan bi yere kadar gidiyor. izlanda koydu, şapka düştü, kel göründü...
  11. 11
    sistemi olmayan bir takımın ve alt yapısı sıfır olan ülkenin her turnuvaya katılabilme hayali aşılamasından ileriye gidemeyecek olan futbol kültürümüzdür.
  12. 12
    gittikçe dibe doğru batıyor.
  13. 13
    bir kısır döngü içerisinde olan futboldur. ne tam anlamıyla oyun olarak gelişebilmiştir. ne de ticari anlamda gelişebilmiştir.
  14. 14
    şansal büyüka'nın bugün yazdığı mükemmel yazıya konu olmuş hede.

    Doğru ya da yanlış, haklı ya da haksız bu süreç Türk futbolunu bitirdi. Herkes kendi renginin, kendi menfaatinin yanında yer aldı, yıllar geçti. Halen ?Kim haklı, kim haksız? konuşuyor. Biz futbolu ile, futbol anlayışı ile, aldığı sonuçları ile, kulüpleriyle, milli takımıyla ?Dibe vurmuş? bir ülkeyiz.

    Son Letonya maçının 81. dakikasında tek bir hızlı hücum geliştirdik, Arda pas verecek takım arkadaşını bulamadı. Niye; hiçbiri gelemedi, nefesleri yetmedi.

    Üzülmeye gerek yok, kazansak da gidemezdik... Berabere kaldık, şimdi hiç gidemeyiz. Futbolun içinde böyle ?Berbat? sonuçlar , berbat başlangıçlar oluyor. Gerçi bunların çoğu bizi buluyor ama, hiç kuşkusuz bu bir rastlantı değil... Berbat işler yapıyoruz, berbat sonuçlar alıyoruz... Görünen köy kılavuz istemez misali...

    Önemli bir konu... Başlangıçta ?Her şartta gideriz? dedik. ?Birinci olur gideriz, üçüncü olur gideriz ama gideriz? dedik... Şimdi daha başlangıçta hedefi ıskalayınca ? ?Zaten amacımız 2016 değil, 2018? deyip çark etmeyelim. Millet balık hafıza da , bu kadar değil artık...

    Peki , nedir bu berbat işlerimiz... Kendimce sıralamaya çalışayım:

    1. 3 TEMMUZ SÜRECİ

    Kabul edelim ki 3 Temmuz süreci futbolu bitirdi. Doğru ya da yanlış, haklı ya da haksız bu süreç Türk futbolunu bitirdi. Herkes kendi renginin, kendi menfaatinin yanında yer aldı, yıllar geçti, halen ?Kim haklı, kim haksız? konuşuyor. Başkanlar, camialar düzeyinde birbirimizi yiyoruz. Seyirci, ?Kandırılmış? duygusuna kapıldı, güveni, inancı iflas etti. Futboldan soğudu, Passolig, o, bu derken tribünleri terk etti.

    2. RAHATA ALIŞTILAR

    Yabancı futbolcu kısıtlamasının milli takımı ve Türk futbolunu kurtaracağını sanmıştık. Kısa sürede fena halde yanıldığımızı anladık. Bu kısıtlama, maalesef Türk futbolcusunu en hafif ifadesi ile ?rahata? itti. Az çalıştı, parayı çok istedi. İkisini de kabul ettik, az çalışmasını da, çok para istemesini de... Ne oldu? İkinci yarılarda rakip kalelere gidemedik... Son Letonya maçının 81. dakikasında tek bir hızlı hücum geliştirdik, Arda pas verecek takım arkadaşını bulamadı. Niye; hiçbiri gelemedi, nefesleri yetmedi.

    3. TAVİZ ÜSTÜNE TAVİZ

    Futbolcuya dayalı düzen son yıllarda çok gelişti. Özellikle bizim yerli hocalar, zor iş buldukları için, o işi mümkün olduğunca kaybetmemek adına, futbolculara taviz vere vere adeta kucaklarına oturdu. Hiçbir hoca, Avrupalı ile aşık atacak, 90 dakikayı tık nefes olmadan tamamlayacak çağdaş antrenman bilimini futbolcusuna uygulatamadı. Çoğu zaten o bilgiye sahip değildi... İşte kalabilmek için Başkan?a taviz verdi, yönetime verdi, medyaya, seyirciye verdi... İşin acı tarafı bu tavizler önce kulüpleri, sonra milli takımı, yani Türk futbolunu batırdı.

    4. ANTRENMAN ŞİKAYETİ

    Sıkı antrenman yaptıran, takımı iyi çalıştıran hocalar, futbolcular tarafından yönetimlere sıkça şikayet edildi. Oyuncular gidemeyeceğine göre, hocalara kapı gösterildi. Ben iddia ediyorum, Ersun Yanal bu ülkede kolay iş bulur ama zor dayanır. Ben Yanal?ın özel hayatından gittiğine inanmıyorum. Kime ne Ersun Hoca?nın özel hayatından... Ama suçu belli: Avrupa ile aşık atabilecek antrenman yöntemlerini uygulamak...

    5. ŞIMARIK FUTBOLCULAR

    Futbolcular çok şımartıldı. Hangi futbolcu, sahada ya da özel hayatında yaptığı bir yanlışın bedelini ödedi? Hep idare edildi, hep sırtı sıvazlandı, varsa dosyası kapatıldı. Meclisin milletvekilleri gibi bir dokunulmazlık zırhına büründüler. Daha da ileri gideyim, kulüplerini yönetmeye niyetlenen futbolcular bile oldu...

    6. PARALAR ÖDENMEDİ

    Kulüpler futbolcuların parasını asla zamanında ödemedi. Hocalar, yönetimle futbolcular arasında kaldı. Öyle ki, sıkı bir antrenman yaptırmak isteseler ?Önce paralar? karşılığını aldılar. Bunun aksini kimse iddia edemez. Ne hocalıkları kaldı, ne otoriteleri... Başkanlar ile futbolcular arasında ?pastırma? gibi ezildiler.

    7. OZAN DIŞINDA KİM ÇIKTI?

    Yabancı sayısını kısıtladık da ne oldu? Kulüpler yeni oyuncular mı buldu? Altyapıdan oyuncu mu çıkardı? Türk futbolu yeni bir yetenekle mi buluştu? Bursasporlu Ozan dışında, Türk futbolu hangi genci, hangi yeteneği kamuoyuna takdim edebildi? Bu alt yapılar konusunda Futbol Federasyonu?nun nasıl bir denetimi var, daha doğrusu var mı?

    8. ?DAYISI OLSUN YETER?

    Altyapı demişken, bakın oralara; kimler sorumlu, kimler antrenörlük yapıyor. İş bulamayan, takımın eski oyuncuları, milletvekilinin akrabası, hatırlı kişinin amcasının oğlu, dayının çocuğu... Eee, hatırla gönülle bu kadar... Futbolu bilmesine gerek yok, yeter ki ?Dayısı? olsun... Hollanda, Almanya altyapılarda bilimsel yönü en yüksek hocalarını görevlendiriyor, mantar gibi oyuncu yetiştiriyor, bizde hala oğlu, amca çocuğu... Eee böyle başa, böyle tıraş...

    9. KİMLER ANTRENÖR?

    Merak ediyorum, Ümit Milli Takımı?nı kim çalıştırıyor? U 19?un , U 17?nin, diğer milli takımların hocaları kimler? Bu milli takımlarda hangi başarılara imza attılar? Kimleri yetiştirip, kimleri çıkarttılar? Çok uzun yıllar önce Ümit Milli Takımı?nın en az 6-7 oyuncusu A Milli Takım?da oynardı, şimdi niye böyle olmuyor? Niye Ümit takımından A takımına futbolcu gelmiyor?

    10. ŞAMAR OĞLANI OLMASINLAR

    Kulüpler federasyonu değil , federasyon kulüpleri yönetmeli... Federasyon otoritesini daha fazla hissettirmeli, kamu ve camia baskısından çekinmemeli. Daha cesur, daha yürekli, daha radikal kararlar almalı, Futbol Federasyonu?nu ?Şamar oğlanına? çevirmek isteyenlere asla izin vermemeli...

    11. ÇİM UZMANLARI GELMELİ

    Avrupa?nın en kötü zeminlerinde oynuyoruz. Niye? Araştırın bakalım, statların zeminlerinden kimler sorumlu? İddia ediyorum, 3-5 stat zemini dışında çoğu il müdürlüklerinin sıradan görevlileri... Asgari ücretle çalışan sıradan görevlileri... Oysa bu iş, uzmanlık işi... Federasyon, İngiltere?den sürekli Türkiye?de kalacak , zeminleri kontrol edecek, düzeltecek, yerli elemanları yetiştirecek, beş kişilik bir ?Uzman çim ekibi? kurmalı. Real Madrid aptal mı, gidip İngiltere?den çim uzmanı transfer ediyor. Zemini bozuk stat varsa, orada maç oynanmamalı... Futbol Federasyonu bu iradeyi mutlaka göstermeli. Kimden korkuyor, neden çekiniyor?

    12. NE KADAR KÖFTE, O KADAR EKMEK!

    Türkiye azla yetinmemeli... Özellikle medya ve futbol seyircisi azla yetinmemeli... Gazeteler, Galatasaray?ın ölüp ölüp dirildiği Sivas maçı için ?Cim-Bom?un Sivas destanı? diye manşet atmamalı... Kimi yendin kardeşim? Sonuçta ligin normal ekiplerinden birini yendin... Fenerbahçe bir eksikle Konya?yı yeniyor, İsmail Hoca için tefrikalar diziyoruz. İzin verin de, bir eksik bile olsa Fenerbahçe, Konyaspor?u yensin. Ama görüyoruz ki, bu futbol Avrupa?da kısa kalıyor, nefessiz kalıyor, çaresiz kalıyor. Unutmayalım, bu milli takım, bu ligden çıkıyor. Hani ne kadar ekmek, o kadar köfte...

    13. İKİ AYDIR NEREDESİNİZ?

    Türk futbolu mutlaka bir barış zemini yakalamalı... Sorunları gizlemek yerine anında çözmeye çalışmalı... Örneğin Gökhan Töre?nin silah olayının üstünden iki ay geçmiş, federasyon olarak, teknik ekip olarak bu sürede işi tatlıya bağlamamışsınız, o zaman medya yazar. Kızmaca, darılmaca yok, medya yazar... Önceleri haklı olarak yalan habere kızılırdı, şimdi doğru habere de kızılıyor... İki aydır neredesiniz, işi tatlıya bağlasaydınız.

    14. BİR HAKAN DAHA YETİŞTİREMEDİK

    Türk futbolunda hızlı oynamıyoruz, sürekliliğimiz yok, dikine oyunu beceremiyoruz, yan ve yüksek toplardan gol yiyoruz ama gol atamıyoruz. Nefesimiz yetmiyor, tükeniyoruz. Letonya maçında baktım, sadece Caner en az 20 top kesti. Kim vurdu? Hepsine rakip savunma... Her maçta olduğu gibi rakip savunma.Tam 15 yıl Hakan Şükür kolaycılığına alıştık, ikincisini, üçüncüsünü bulmayı, yetiştirmeyi hiç düşünmedik.

    15. SABRIN SONU SELAMET OLSA!

    Her kötü gidişten sonra ?Sabır? kelimesini dinlemekten bıktık... 50 senedir ?Sabır? dinliyoruz. Sabrın sonu selamet olsa diyeceğim yok da , hep felaket oluyor. İsyanım da buna... Beğenmediğimiz,averaj takımı olarak gördüğümüz Finlandiya?lar, İzlanda?lar bu kadar kısa sürede ?Şamar oğlanı? konumundan ?Esas oğlan? konumuna geçiyorsa , bunu biz niye yapamıyoruz?

    16. EL ELDEN ÜSTÜNDÜR

    Devir laf devri değil , icraat devri... Futbol Federasyonu niye ?Akademik? toplantılar yapmaz, başka görüşleri değerli bulmaz? Bu ülke hep ?Penaltı, ofsayt? mı tartışacak... Biraz da akademik tartışma yapsın. Beyin fırtınası yapsın. Uzman ekipler kursun ve önemli bulduğu görüşleri uygulamaya koysun. El elden üstündür, bunu unutmayalım.

    17. LAFI BIRAKIP, İŞE BAKALIM

    ?Aslansın parçalarsın?, ?Kartalsın, Kanaryasın kaparsın?, ?Ay-yıldızsın çakarsın?... Bu palavraları, bu kendi kendimize böbürlenmeleri bırakalım artık... Biz futbolu ile, futbol anlayışı ile, aldığı sonuçları ile, kulüpleriyle, milli takımıyla ?Dibe vurmuş? bir ülkeyiz... Bu palavraları atmaya hakkımız yok. Lafı bırakalım, işe bakalım. Ama o kadar rahata, o kadar laçkalığa, o kadar vurdumduymazlığa alışmışız, o kadar cehalete bulaşmışız ki, yıkıldığımız yerden nasıl kalkacağız merak ediyorum.
  15. 15
    aziz yıldırım, yıldırım demirören, ilhan cavcav, inan kıraç türü adamlardan kurtulmadıkça bir arpa boyu yol alamayacak futboldur.

    hiçbir sistem yok. alt yapı yok. bütün takımlar sahada rasgele oynuyor. hangi oyuncu hangi pozisyonda nerede duracağını bilmiyor. o yüzden takımlar sisteme değil bireylere dayalı idare etmeye çalışıyor. önemli bir oyuncu sakatlanınca ya da ceza alınca o takım tökezliyor. organize atak yapan takım yok. maçta işleri kötü giden bir takımın b planı "doldur-boşalt" tan ibaret.

    yapılan her şey günü kurtarmaya, göz boyamaya yönelik. alt yapıyı düşünen bir allah'ın kulu yok. varsa yoksa transfer. taşıma suyla değirmen döner mi amk! arkadan sürekli yeni oyuncu gelmedikten sonra her sene 500 milyon euro transfer yapsn ne yazar.

    bir takım sadece ara transfer döneminde harcadığı parayı direk altyapıya yönlendirse, o dönem transfer yapmasa 5-10 yıl içinde o alt yapı mükemmel derecede gelişme sağlar. fabrika gibi olur. tabi burada alt yapıya oyuncu seçiminde torpilin de olmayacağını varsayıyorum. bu madde bu ülkede en zoru gerçi.

    bunlar türkiye' deki her takım için böyle.
  16. 16
    (bkz: 404 not found)
  17. 17
    hız ve kondisyon eksikliğinin en belirgin olduğu yokluk.
  18. 18
    (bkz: türkiye spor toto süper ligi'nde oynanan şey)
  19. 19
    zaten altyapısı yamalı bohçayken son yıllarda bir de siyasetin oyuncağı olan ülke futboludur.
  20. 20
    yerlerde sürünüyor, engel olamıyoruz.

    dün akşamki galatasaray maçında gole bariz tepki veren hakem ( utanmasa sevinecekti )
    maçtaki rezalet futbol
    rezil kaleci hatasıyla galatasaray'ın attığı gol
    bu akşam eskişehir fenerbahçe maçında emre'nin hakemleri yine şamara çevirmesi ve gördüğü kırmızı
    eskişehir kalecisinin 4 defa yan topu ıskalaması. ( biri gol getirdi sonunda )
    maçın hakeminin skandal penaltı kararı. ( önce oynat sonra penaltı çal )
    volkan'ın ceza sahası dışında elle dokuduğu topa devam kararı
    fenerbahçe'nin verilmeyen bir penaltısı.
    istanbul'da galibiyeti 90 artıda elinden alınan bir anadolu takımı daha

    beşiktaş maçında ne olacak görecez yarın!



  21. 21
    o ne ki öyle bir şey mi kalmış? demek istediğim başlık.
  22. 22
    2011'den beri daha kötü hala gelmiştir. artık temiz hiçbir şey yok.
  23. 23
    tarla sürenlerin, at şikesi yapanların içine ettiği futbol. Yüzleri eşek derisi olunca şikayet de edebiliyorlar bu durumdan suçlu değillermiş gibi.
  24. 24
    21 şubat 2016 galatasaray trabzonspor maçında yaşanan olaylarla ne kadar kaliteli olduğunu bi kere daha göstermiştir.

    şaraba olan düşkünlüğümüz üzüme olan tutkumuzdan değildi. biz ezilenin yanındaydık.
  25. 25
    passolig, kötü stadyumlar,kötü zeminler, şaibeli mhk ve onların şaibeli hakemleri, takımların arasında büyük balık-küçük balık düşüncesinden oluşan sadece puan almak veya kazanmak için oyunun her türlü çirkinleştirilmesi ve olmayan kültürü ile oynanan zavallı oluşum. ingilizler futbolu bulduğunda yeniliğe açık olduğunu biliyorlardı işte o futbol günümüzde milyon euro'ların döndüğü ticari oyuna dönüştü bir çok kurallar bir çok değişim geçirdi ama bizim ülkemizde oynanan resmen hala yeni nesil ayak topu.hiçbir zaman gelişim olarak pig yapamayacağını düşünüyorum. çünkü için de bulunan çoğu insan sabit fikirli,yeniliğe açık değil. yeni gelenlerde eskilerden farkı olmayıp,düzene ayak uyduruyorlar. misal büyük kulüp başkanı,yöneticileri geldikleri gibi yıldız topçu almaya,sadece taraftarlarını uyutmak için klasik söylemler yapmaya,geleceğe yatırım yapmak,güvence altına almak yerine günü birlik basit işlerle uğraşıyor.mircea lucescu'nun bir demeci vardı 'türkiye'de başkanlar genç isimler yerine yaşlı yıldız isimleri getirmek istiyorlar' diye işte kulüpler böyle yönetilince taraftarın beyninede aynı düşünceler empoze ediliyor.mesela x bir genç topçu küçük bir hatasında direk tribünler tarafından aforoz ediliyor,hor görülüyor. geleceği olmayan bir zamanların efsane veteran topçularıda bulunmaz hint kumaşı muamelisi görüyor.

    anadolu kulüpleride kümede kalma uğruna bir nevi 40 takla atıyor, stadyumlarındaki zeminleri top oynanmaz hala getiriyorlar,büyük takım taraftarlarına fahiş bilet fiyatları diretiyorlar. afrika'dan yaş küçülten ve az çok yetenekli siyahi topçuları getirip kendi çapında bir şey başardıklarını sanıyorlar. anadolu takımlarının teknik adamlarıda takımlarına sistem kazandırmak yerine sığ düşünerek sadece futbolun içine çomak sokuyor.türkiye'de set halinde 10 kişi savunma yapmak sistem zannediliyor. oysa bana göre anadolu takımları ne kontra atak oyunu oynuyor ne de merkezi hücum oyunu oynuyor.sadece oyunu kitleyip kaos futbolu,doğaçlama futbol oynuyorlar. bu kadar yalnışın olduğu bir lig'de doğal olarak seyir zevki denen şey kalmıyor. kendi tuttuğum takım şampiyon olsa da olmasa da inanın ben maç seyrederken artık keyif almıyorum. sürekli oyunun kesilmesi, ikili mücadelelerde güçlü olan topçunun değilde güçsüz olan topçunun kendini yere atarak faul alması, deyim yerindeyse hırsızlık yapması,hakemlerin otorite kuramayıp verdikleri kararların etkisi altında kalmalarından oluşan oyun için saçmalaması derken sahada futbol oynanmıyor. herkes kibirli,herkes en iyi,herkes egoist,herkes kazanmalı,herkes oynanan oyunu değil de kişisel hırslarını,rant uğruna bu mantaliteyi düşünmeli. bundan 20-40 yıl sonra da bu düzen böyle devam ederse bu ükede oynanan futbol,futbol dışında her türlü şeye benzer.