neden bu ülke gelişmiyor

bugün yaşadığım bi olayla nedenini tekrar anladım.
geçenlerde türk bi uçak mühendisinin başından geçenleri okumuştum. mektup yazmışmı ne yapmış bir sürü firmaya. herkes dönmüş, küçük hediyeler yollamış v.s sadece türk firması dönmemiş.
bende bugün bu ülkenin önde gelen 10 denizcilik firmasına e-mail attım. bi konu hakkında bilgi almak, onlara danışmak istedim, belkide onların bana yol göstermesini istedim. uzun uzun anlattım gelecek planım v.s. bana doğru yolu göstermelerini istedim. iki seçenek vardı bunla alakalı sordum soruşturdum falan. staj hakkındada bilgi istedim. stajdan sonra şirketinizde devam etmek falan . anlıcanız baya sordum.
firmalardan biri dönüş yaptı mailime. ve cevap:
okulunu bitir öyle gel.
lan amına koyduğumun personel müdürü. seni oraya diken adama sokayım ben. hoşaf. ben bilgi istedim. bana okulunu bitir gel deme. bu saatten sonra okulu bitirip senin yanına gelenin amına koyayım.
gelişmez olum bu ülke. ben ne istedim. adam ne verdi. bide benim tepkime bak. saydırdım sinirden.
gelişmiş ülkelerde böylemi. her türlü desteği bilgiyi sağlar o şirket sana. sağlamadımı. bu şekilde tepkide vermezsin. gelişmişsin olum sen.

(bkz: krdş türkye bura ne beklion)

geliştirmiyoruz da ondan.
amına koyim elini vicdanına koyup da ben çalışkanım diyecek adam tanımıyorum. içimizde de yan gelip yatmak dururken, sözlükte yazmak dururken; sanata, bilime, edebiyata kendini adamayı seçen kimse yok eminim. en son ne zaman bir deney uğuruna uykusuz kaldınız? veya bir kitabın sonunu merak ediyorsunuz diye arkadaşlarınızı ektiniz? sorsan sabaha kadar dizi izlemişliğiniz vardır. ondan gelişmiyor gelişmeyen şeyler. tembeliz çünkü. bizim bilimden anladığımız bile sınav haftasıyla sınırlı. sınavlar geçince ne bilim kalır ne matematik. sikeyim yapacağımız işi. bu işlere kendini adayıp bir şeyler yapanın da burnundan geliyor tabi. bkz. itibarsızlaştırmanın icadı.

Aslında bu soruya verilecek pek çok cevap var. Fakat ben buna farklı bir bakış açısı geliştirmek istiyorum. Felsefe.

Gelişmiş olan pek çok ülke kendine bir filozof ve felsefesini örnek alarak, bunun da üstüne katarak geliştirmiş.

Almanya'nın Hegel, Rusların Marx * Fransızların Jean-Jacques Rousseau, Amerika'lıların keynes ve adam smith gibi.

Bizim aslına bakarsanız hiç bir zaman örnek alacağımız bir görüş ve felsefe olmadı. Hiç bir zaman bir görüşüp alıp örnek olarak uygulamayıp, üzerinde geliştirme yapmadık. Bu keza ekonomi, keza yönetim ve sosyal hayatta.

Geliştirmek için kim ne yapıyor diyenler var.

www.youtube.com/...

Sadece şu video'yu izleyin. O zaman pek çok insanın neden sadece yazdığını, harekete geçemediğini görmüş oluruz.

3.dünya savaşı kağıt üzerinde başlamış resmen başlamasına ramak kalmış, ikinci dünya savaşı ile dünya yeniden şekillenmiştir. biz mi ? biz hala 1.dünya savaşının etkilerini üstümüzden atamadık.

benim bu soruya her zaman cevabım, osmanlının sanayi devrimini tamamlayaması sonrasında ülkenin o duruma savaşlar vasıtasıyla geç ve sıfırdan başlamasıdır.

tembelliğimize mazeret uydurmak da çok sık başvurduğumuz yöntemler arasında. bizzat kendimden biliyorum. karşılaşabileceğiniz en tembel insanlardanımdır muhtemelen. ve her zaman bir bahanem de vardır.
fakat şunu biliyorum; ülke kendi kendine gelişmeyecek. veya onlar geliştirmeyecek. bir başkası yapmayacak bunu. yani mesela: neden susadım, susuzluğum niçin geçmiyor şimdi? gibi sorular sormak kadar yersiz bir soru bence bu. geliştirmek istiyorsun da engel mi oluyorlar? o zaman o engelleri ortadan kaldırarak başlaman lazım demek ki. veya engelleri ortadan kaldıracak güçte değilsen de; plan yapar, önce güçlenirsin. bu çağda yaşıyorsan ve bilinç sahibi bir bireysen, hiçbir katkıda bulunmadığın bir gelişimi isteme hakkın da yoktur.
şikayet etmek çok kolay, her gün yapıyoruz. problem çözmek pek sık yaptığımız bir şey değil ondan işte.

Soruyorum sizlere, Türkiye'nin en büyük kütüphanesinde kaç adet kitap var ? En büyüğü yanlış hatırlamıyorsam bilkent sanırım. 500.000 kitapla 1. sırada.
Avrupada en dandik üniversite en az 1 milyon kitap var, 5 milyon kitaplı üniversiteler adamdan sayılmıyor. Kanada da bu sayı 10 milyon küsür. Beğenmediğimiz rusya, rus edebiyatına o kadar çok kitap çevriliyor ki aklınız almaz. Aramızdaki fark 1 e 10 o derece.
Kütüphanelere baktınız mı ? Ne kadar atıl haldeler, mesela İstanbul üniversitesi merkez kütüphanesi, camları örümcek ve kuş pislikleriyle dolu, kokuyor ve insanın çalışası gelmiyor, 5 - 10 bin kitaplı mescitten bozma belediye kütüphanelerinde eserlerin çoğu yok.
Okumayan toplum nasıl gelişsin ? Nereye gelişsin ?

Çoğunlukla Sürekli yerinde sayıp bir boka yararı olmayan vatandaşlarımızın hayıflanarak sorduğu soru, retorik soru aslında da cevabını bilmezlikten gelmede ısrar ediyorlar.

Herkesin yakınması ama harekete geçmemesi yüzünden. Masa başından ülke kurtarılmıyor. Çok tembeliz.

cevabını bildiğim bir soru. wallahi söylemem.

eril dil yılanı deliğinden çıkarır demiş mi atalarımız?

Herkesin her şeyden anlaması. Herkes siyasetçi, ekonomist, spor yorumcusu, eğitimci, psikolog, sosyolog, doktor oldu aq.

Gelişmesini dahi ülkenin imkanlarını daha iyi yemek için isteyen seksen milyon insan yüzünden diye cevaplanabilecek soru. Bu seksen milyon, benim dışımdakiler çok çalışıp ülkeyi geliştirse diye bekler durur. Seksen milyonun küsüratı ise böyle bir ortamda ya tükenir ya da tüketilirler...

cevabı çok şıklı ve hepsi olarak cevap verilecek soru.
bana göre temel olarak cahillik insanlar gelişmeden ülke nasıl gelişsin...

Zamanında bir alim demiş ya "Coğrafya kaderdir." diye.Hah işte en temel sebebi budur.Coğrafya bir ülkenin doğal kaynaklarından, insan mizacına kadar herşeyini etkiler.
Akdenizli olup da modern üretim ekonomisine uyum sağlayabilmek doğaya aykırı olur.

başına eklenen bir sonra sözcüğüyle anlam bulan ve soru sorma amacı bulunmayan soru cümlesi.

temel olarak insanının kafasından iyi düşünceler yükselmediği, kıskançlık ve hasetle dolu olduğu için ve kokuşmuş, yozlaşmış bir toplum yaşamına prangalı olduğu içindir.

Din sömürüsü bu ülkenin gelişmesi için en önemli etkenlerden biridir. Solcusu işi gücü bırakır dinle uğraşır sağcısı işi gücü bırakır dini nasıl sömürürüm diye dert edinir. Lakin bu ikisinin de bir ortak noktası vardır; çıkar. İnsanların inancını ırkını sömüren de ona saldıranlarda bu işten hep çıkar elde etmişlerdir. Para nelere kadir... Dilerim birgün doyarlar da bizde nefes alırız kendi ülkemizde keza ... bi kulağımızın arkası kaldı.

milliyetçi, muhafazakar kültürden.
çünkü yaşadığın yerde ve eği(ti)ldiğin amfilerde kendine biriktirmişsin kültürünü. köy ile kapına kadar gelmiş varoş kültürü arasındaki tüm kitleyi "bölücü" yerine koymuş, siktir etmiş, yoksaymış, görmezden gelmişsin ve onlar da tutunacak dal/değer olarak seçtikleri pkk, ypg takımlarıyla, bebeğe sıkar özgürlükçülük sıçar hale gelmiş.

senin 'gerçek bir savunusu olsaydı yere batardı' kitlen "kültür"ünden vazgeçememiş; sen gibilerin de kendi gördüklerini izleyememesine neden olmuş bu kültürle sahnede olan biteni. kendisi de "bana istanbul'da gezip görücek yerler önerin, ayğh! hakkari değiiill..." diyen yavrular yetiştirmiş. özendiklerin onlar. sen yine de bol bol ezber yap, beğenirlerse seni de aralarına alacaklar ve yırtacaksın ama bence çok beklersin, bu arda turan kafasıyla bok yırtarsın.
onların çocuğu yurtdışında çalışmış olacak, paralı eğitim alacak, o 1111 dolar'ların sivrileri azalacak ve kıvrılıp koltuğa dönüşecek 28 gibi.
"bu bile çok geldi, anlıyorum neler çektiğini insanların, gittim gördüm ve hissettim. özdeşlik kurdum. artık vicdanım ve ben sütlimanız" diyemeyeceksin, çünkü korkaksın.
sen ya da senin gibiler o rakamları tüm dikeyliği ile hissedeceksiniz, hissetmeye devam edeceksiniz. bazen dayanamayacaksın bu sayılara belki. ve kapalı kültür aile ile esirleştirilmiş biri değilsen, o iş patlayacak. o süreci atlatsan bile bugünlere kadar kendini vatan millet sakarya hayatına öykünerek yetiştirmiş bünye döndüğünde, dumanlar içinde kalmış bir psikoloji ile belki yıllarca kısıtlı bir görüş mesafesi ile yaşayacağı için yine patlayacak.

iyi bağla kültürünü, sıkı sıkı sar ve derin dondurucu senin gibilerinin yanına kilitle giderken ama kendini de kokutma bu sürede yaşadığın süre kadar önce yıkılmış hayatlara, bulutlu gözlere bakarken.

tümünü gör

↑