1
* *
çoğu kişinin sadece fotoğraflarda tanıdığı ünlü sinema oyuncusudur.
audrey hepburn (1929-1993) sinemaya çocukluktan ilgi duymaya başlamıştır.bir süre bale eğitimi alıp modellik yapmıştır.22 yaşındayken ilk filmi olan young wives tale de oynamıştır.roman holiday ilk başrolünü oynadığı filmdir ve büyül başarı kazanmıştır.
2
4 Mayıs 1929'da doğmuş, 20 Ocak 1993'te ölmüş oyuncu, güzel oyuncu.
4
Çoğunluğun * şu fotoğrafı ile tanıdığı oyuncu.
Ara ara ikinci nesil adlı yazarımızın profilini süslüyor.
5
(bkz: aşk)
başka da bir sey söyleyemeyeceğim.
6
annesi hollandalı babası ingiliz olan,bu ikili karışımın ortaya çıkardığı efsane güzellik.anne tarafı hollanda'da baronestir dolayısıyla kendisi soyludur.(maç anlatan spiker gibi entry girdim)
şöyle siyah beyaz
böyle renkli iki fotoğrafını kıyasladığımızda her hali güzel ama doğal olması sebebiyle siyah beyaz olanı daha güzel.
pek bi severim kendisini.
7
tiffany'de beni kendisine aşık eden aktrist..
bilhassa da gözleri...
8
(bkz: işte bunlar hepburn)
ben doğmadan 27 gün önce ölmüştür.
9
dünya'ya gelmiş en güzel kadındır. keza daha da güzeli gelmeyecektir.
10
Ne kadar az entry girilmiş Audrey hakkında... Audrey maceram kendimi ona benzetmemle başladı. Yüz biçimimizin çok benzediğini söylerdi çevrem ama pek umursamazdım. Sonra gerçekten de haklı olduklarına inandım.
Cidden de benziyorum. Bkz: profil resmim...
Audrey kadar asil ve zarif bir kadın zor bulunur bu dünyada. Audrey ufak bir kız kadar sevimliydi. Gözlerinin içi gülerdi. En takdir ettiğim yanı ise yardımsever oluşuydu. O benim biricik aşkımdı. Ama onun ruhunu taşıyorum. Ödünç aldım!
O derin bakışlarının altında kimbilir neler saklıydı.
Bir melek kadar iyiydi ama o melek çabuk ayrıldı aramızdan. Gözyaşlarımız sel oldu.
Zaten ne varsa eski sanatçılarda var. Asalet kolay elde edilmiyor.
Giyim tarzı için ise söylenecek en iyi laf harika
Şimdiki sanatçılar o kadar egolu ve antipatik ki Audrey'in tırnağı dahi edemezler.
Audrey he karakteri hem de fiziğiyle yüreğimizde bir yıldırım gibi çaktı. Eşi benzeri yok onun.
11
Bence kanlı canlı bir kadın değildir. Kadın ideasıdır. Tanrının dişi tarafı Sofya'dır. Kim ne derse desin.
Bu kadına bakınca Türk kadınlarına bakamıyorum, kusasım geliyor.
12
her defasında ''bu benim hemcinsimse ben neyim? '' diye sorarken buluyorum kendimi
14
eğer o kadın insansa ben üçlü prizim yorumu yapmadan edemiyorum. arkadaş güzel olma demiyoruz hobi olarak yine ol ama işte... gelmez bir daha o kadar güzeli, gelemez.
15
osmanlının birinci dünya savaşında kan döktüğü, cepheden cepheye koşup ülkeyi kurtarmaya çalıştığı yıllar. izmirin cumaovası beldesinde müthiş şaşaalı bir çiftliğe sahip olan baron von heemstra, hayatının son demlerini izmir'in cumaovası beldesinde, levanten şehrin güzellikleriyle beraber geçirir. izmir sosyetesinde sözü geçen biridir baron ve çok zengindir.
tarih sahnesine burada çerkes ethem girer. çiftliğe göz koymuştur çerkes ethem. 1913 ve 1918 yılları arasında İzmir Valiliği görevini yürüten Vali Rahmi Bey, Çerkez Ethem ve adamlarının Baron Von Heemstra’nın çiftliğini basarak haraç alacağı istihbaratını alır ve jandarmaları çiftliğe göndererek baskına engel olur. çerkes ethem'in adamları dövülerek gönderilir. çerkes ethem yaşadığı bu onur kırıcı olayı asla unutmaz ama intikam soğuk yenen bir yemektir. birinci dünya savaşı sona erer ve ittihat terakki'nın önde gelenleri, vali rahmi beyle birlikte tutuklanır, akabinde de malta'ya sürülür.
çerkes ethem hala yaşadığı olayı unutmamıştır. rahmi beyden intikam almak zorundadır ve planını yapar; vali rahmi bey'in oğlu alpaslan'ı kaçırmak. alpaslan bornova'daki miss florence ingiliz okuluna gitmektedir.
1919'da çerkes ethem, alpaslan'ı dağa kaldırır ve 53 bin lira fidye ister. sürgünde olan rahmi bey'in parayı bulmaktan başka çaresi yoktur. akrabalarını ailesini izmir'e gönderir ve ne var ne yok sattırır. çıkan para 53 bin liranın yanında çok azdır. istanbul hükümeti olaya karışmak istemiyor, İzmirdeki kolluk kuvvetlerine Çerkez Ethem’in gizli teşkilatın bir mensubu olduğunu belirterek olaya müdahil olmamaları konusunda talimat veriyordur.
izmirde büyük bir para toplama kampanyası başlar. yardım sandıkları kurulur, sandıklardan toplanan para 53 bin lirayı bütünlemeye yetmez. paranın geri kalanı başka bir levanten olan henry giraud tarafından karşılanır. fidye, çerkes ethem'e teslim edilir, çerkes ethem de alpaslan'ı teşkilat-ı mahsusa'nın kurucusu olan kuşçubaşı eşrefin salihlideki çiftliğine bırakır.
küçük alpaslan, salihliden izmirdeki evine döndüğünde annesini bomboş bir evin içinde ütü tahtasının üzerinde yatarken bulur. alpaslan'ın geldiği bu ev, 1922'de atatürk'ün de konakladığı, veremle savaş dispanserinin karşısında bulunan günümüzde subay orduevi olarak kullanılan macropoder köşküdür.
birinci dünya savaşının sonunda, baron von heemstra karısını ve kızını alarak hollandaya geri döner. baron'un kızı bir süre sonra bir ingilizle evlenir. bir kızları olur.
ailesinin edda diye bildiği baron'un torununu, biz audrey hepburn olarak tanıdık
16
kendisinin fotoğrafı ile paylaşılan tük sözlerinde birileri tarafından üzülmüş teması var. kim olduğu hakkında bir fikrim yok ancak audrey ve ben bu yaşadıklarımızı hak etmedik..
17
(bkz: overrated)
Bir kahvaltılı filmini duydum o kadar ama her yerde şöyle güzel, böyle afet diye paylaşıyorlar. Milletteki bu kadın açlığına anlam veremiyorum.
↑