kayıt

sunay akın

  1. 1
    şair ,yazar ,araştırmacı ,gazeteci .yaptığı araştırmaları anlatması ile kendisine hayran bıraktıran adam.
  2. 2
    kendine özgü bir anlatım tekniği vardır, alakasız iki konuyu, kıyıda köşede kalan yerlerinden tutar ve şahane bir finalde birleştirir.

    zaman zaman bu yöntem entry girerken benim de takip ettiğim bir tarzdır.

    yöntemini taklit etmekten gocunmadığım bir dev adamdır.

    adam kocaman lan...
  3. 3
    ismini uzun süre suna yakın olarak bildiğim insan...

    bu gereksiz bilgiden sonra şunu diyebilirim ki bu adam olayı anlatırken yaşayan ve yaşatan biri... mutlaka yakından dinlenmesi gerekiyor mümkünse gösterilerine gidilmelidir...
  4. 4
    gün itibariyle başbakanla görüşen heyette görülendir... heyecanlı konuşmasının özlenmiş olduğu fark edilmiştir...
  5. 5
    büyüklerle ben yapamıyorum
    çocuklar da almıyor beni oyunlarına
    devlet dairesinde
    yangından kurtarılmayacak
    sıkışmış bir çekmece gibiyim
    açılamıyorum sana
  6. 6
    çok bilgili olduğunu düşündüğüm bir adam. unutulan yeniçeri hikayesi pek dikkat çekicidir.
  7. 7
    ilk oyuncak müzesinin sahibidir.ayrıca her oyuncağının ayrı bir hikayesinin olması da farklı bir güzelliktir.gidilip görülesidir.
  8. 8
    Makiler adında kısa şiirlerden oluşan kısa bir kitabı vardır.Kitaba adını veren Makiler şiiri şöyledir mesela;

    Bir an önce görülsün diye Akdeniz
    Toroslarda ağaçlar hep çocuk kalır.
  9. 9
    Dinlemeyi seyretmeyi en çok sevdiğim yazar. Kaç kere seyrettim hatırlamıyorum. İyiki vardır.
  10. 10
    Hemen hemen her konuda anlatacak bir hikaye bulduğu için, Mesut Yar'ın "nasılsın?" sorusuna da bu muhteşem hikaye ile cevap veren güzel adam.

    youtu.be/...
  11. 11
    97-99 arası best fm'de ''veşaire veşaire'' isimli muhteşem programıyla tanıdığım şairdir. o gencecik yaşımda bu program bir nevi rönesansım olmuştu. sonrasında kitaplarından çok şeyler öğrendim.
    1999 yılında bir imza günü için mersin'e geldi. uzun ve güzel bir sohbetimiz oldu. bana adresini ve telefonunu verdi ve bir gün mutlaka istanbul'a geldiğim zaman kapısını çalmamı bekleyeceğini söyledi. bir kış günü istanbul ziyaretimde bostancı'da verdiği adresi aramaya koyuldum. mütevazi bir apartman dairesidir diye düşünüyordum aradığım ev. oysa bostancı'da on katlı akın apartmanı kendi ailesine aittir ve bahçesinde beş katlı köşkleri vardır. o köşk bugün müze.
    sağ olsun beni 40 yıllık ahpabıymış gibi karşıladı ve ağırladı. kimse bilmez fakat sunay abi bir çok üniversite öğrencisine, dinine, milletine, görüşüne bakmadan burs verir. sonrasında ben de o öğrencilerden biri oldum. fakat karşılığını oyuncak müzesinin inşaatında çalışarak ödemeye çalıştım. kendisinin tabii ki böyle bir talebi olmadı ama büyük onur duyarak yaptım bu hizmeti. kendisi de bizimle bir amele gibi çalışırdı boş zamanlarında. ve asla insan ayırdığını görmedim.

    babası tuncay amcayla tanıştığım günü hiç unutmuyorum. hulusi kentmen'in karadeniz şivesiyle konuştuğunu düşünün o tatlılıkta bir insandır tuncay amcamız. fakat sunay abi onu bir şiirinde ''kılıcı iğne, kalkanı yüksük olan babam'' diye tanımlar. ben kendisini emekçi bir terzidir diye düşünürken zengin bir tekstil deviyle karşılaşmak çok şaşırtmıştı beni.

    2013'e kadar sunay abiyle yakın ve sıcak dostluğumuz sürdü. taa ki bir gezi akşamı başbakanla görüşmeyi kabul edene kadar. kendisinin yüzüne karşı o gece halkı sattığını haykırdım. kıpkırmızı oldu fakat cevap vermedi
    şimdilerde ise kolej bebelerine bir garip şaklabanlıklar yapmaktadır devrimci şair sunay akın.
  12. 12
    Onu seven cüneyt arkın.
  13. 13
    korkak küçük burjuva bir aydındır. fakat aynı zamanda çağımızın yüz akı bir şairdir.

    havalar ısınmaya başlayınca
    bu aşk da biter
    ben ki bırakırken
    bir anlık gülümsediniz diye
    paltonuzun sıcaklığıyla
    avunan vestiyer

    göremezsiniz çocukluğumun
    siyah beyaz fotoğraflarında
    komşuların verdiği
    atık yünlerden
    annemin ördüğü kazağın
    renkliliğini

    aralarında yürüdüm 1 mayısta
    masal kahramanlarının
    çok yoksulluk çekmişler
    adındaki pamuğu
    bile kullanmış prenses
    bir regl gününde

    karıştırılsın semaver külüne
    yakılan bedenim
    üstüne devrilince beyaz geminin
    fanilası rakı kokan babamın da
    inanmıştım bir gün öleceğine

    ellerin elçizgilerimden
    aşktan aşka geçen bir yaya
    terasa asılı çamaşırların
    arasında öpüştüğümde anladım
    ıslaktır aşk
    ve mahkumdur kurumaya