kayıt

ikinci dünya savaşı

  1. 28
    Bu savaşa girmeyerek çok büyük felaketlerden korunduk. girseydik muhtemelen var olan insan gücümüzü de yitirecektik. Karşılığında İngiltere ve ABD bize ne verecekti tam bilmiyorum ama savaşın dışında kalmanın verdiği avantajları da tam olarak değerlendirmedik.
  2. 27
    80 yıl evvel bugün, almanya'nın polonya'ya saldırması ile başlamıştır.
  3. 26
    Savaşı Almanya değil, İngiltere ve Fransa Almanya’ya savaş ilan ederk başlatmışlardır. Halen daha savaştan ve neden olduğu yıkımdan dolayı Hitler’e bok atılması enteresan.
    Savaş ilanının üzerine Hitler İngilizleri dövdüğü sırada bile çok kez Churchill’e barış teklif etmiş fakat cevap alamamıştır. Buradan anlıyoruz savaşın sebebi Hitler değil İngilizlerin ve Fransızların dünyanın kontrolünü ellerinden alabilecek güçlü bir Almanya devletinden korkmalarıdır. Ki haklılar da.
    Amerikanlar ise savaşa karşı bilerek “none of our businnes” modunda yaklaştılar ve Sovyet-Alman ilişkilerinin netleşmesini beklediler. Çünkü olası bir Sovyet-Alman ittifakını karşılarına almaktan korkuyorlardı. Daha sonra Almanlar Sovyetlere savaş ilan edince ağır işi yine Rusların yapmasını bekleyip, Almanlar bütün gücünü Rusya’da harcadıktan sonra bir şekilde savaşa dahil oldular.
    Hitler, Stalin de sıcakkanlılıkla yaklaşıyorken Sovyetlerle ittifak kurup dünya gücü olabilecekken kişisel hırslarının kendisi için ne kadar önemli olduğunu herkese gösterip Sovyetlere savaş ilan etti, ki kendisi bunun sinyalini Kavgam’da açık açık vermişti.
    Yahudi’ler bu savaşta önemsiz bir faktördü, Hitler için sadece halkın gazını alacak birer yapay düşmanlardı. Ayrıca malları yağmalanıp devlete kaynak oluşturulacaktı, böylece savaş finanse edilecekti.
    Sonuç olarak bu savaş, bir adamın dünyayı yöneten sömürge ülkelere başkaldırısıydı. Hiçbir şekilde, ucundan bile olsa dahil olmayan Türk hükümetinin başarıları takdire şayandır. Çünkü 1. Dünya savaşından yaralı kurtulan Türkiye’nin bu savaşta helvası yenirdi.
  4. 25
    (bkz: Maginot Hattı)
  5. 24
    Kendisini anlatan, Nat geo tarafından yapılmış olan kıyamet adlı belgeseli tekrar izlediğim küresel savaş.

    Bazı noktalar kafamda oturmuyor.
    • Misal?
  6. 23
    yoldaşlarımızın nazi denen aşağılık gürûhu tarihin çöplüğüne gönderdiği savaş. düşene, dövüşüne bin selam.
  7. 22
    sırasında, türkiye cumhuriyeti devlet erkanının harikalar yarattığı ve bir "diplomasi şaheseri" ortaya koyarak çatışma dışı kalmayı başardığı savaştır. türkiye cumhuriyeti tarafsız değildi. türkiye cumhuriyeti savaşın dışında kalmadı. türkiye cumhuriyetinin "almanlar yenik sayıldığı için yenik sayılması" yok (o 1. dünya savaşının doğru olmayan hikayesi). türkiye cumhuriyetinin en baştan beri yapmaya çalıştığı 2 şey; "çatışma dışı kalmak ve işgale uğramamak" oldu. bunu sağlayan şeyler de aşağıdadır (anahtar kelimeler, mare nostrum, kifayetsiz muhteris, lebensraum, blitzkreig, münih düzenlemesi, versailles düzenlemeleri anschluss (şimdilik bu kadar. aklıma geldikçe yazacağım)

    versailles düzenlemeleri almanya'nın her şeyini kısıtlamıştı. asker sayısı iç güvenliğe kadar kısıtlanmış, ağır savaş tazminatları, endüstri ve sanayi üretim ve ihraç kotaları vs. kısaca 1. dünya savaşı'ndan sonra almanya, bağımsız herhangi bir ülkenin "nerdeyse asla" kabul edemeyeceği şartları kabul etmek zorunda kaldı. (bu antlaşmalar almanya'yla sınırlı da değil, avusturya-macaristan (st. germain), bulgaristan (neuille); yani i.d.s'nin kaybeden bütün devletleriyle imzalandı (sévres de bunlardan biriydi). buradan itibaren iki savaş arası dönemde batı'nın yaptığı en büyük hata da milletler cemiyeti diye bir şey kurup, bu antlaşmaların zaten ortak olan girizgah bölümlerini mc şartı'na dahil etmekti. bu da mc'nin bir "uzlaşı örgütü" değil; "dayatma örgütü" olduğunu göze sokuyordu. yani i.d.s'den mağlup çıkmış hiçbir devlet, bu düzende, mc'nin koşullarında var olmak istemiyordu. sadece zorundaydı.
    (1933'te hitler'in; iktidara *"seçilirken"* ettiği seçim vaadi de bu düzeni değiştirmek ve "versailles zincirlerini kırmak" olmuştu)

    hal böyleyken savaştan önce münih düzenlemesi yapıldı. appeasment olarak tarihe geçecek olan ingiltere'nin "yatıştırma" politikası, ilk meyvesini veriyordu. müttefikler, "avrupa'daki agresif tavrını terk etmesi ve berbat halde olan ekonominin düzelmesi; sonuç olarak da i.d.s'nin savaş tazminatı borçlarının (sonunda) gerçekten ödenebilmesi için çekoslovakya'nın alman çoğunluğunun yaşadığı yerlerdeki toprakları (südetler bölgesi) işgal etmesine olur verdi. ("göz yummak", "zorunda kalmak" değil. baktılar; "tamam. işgal et" dediler.). sonuçta da bütün ağır sanayisi ve kömür yataklarıyla birlikte çekoslovakya, almanların ezici çoğunluğu ve ileri savaş teknolojisi sonucunda münferit olaylar dışında kurşun atmadan teslim oldu. (diyeceksiniz ki, "almanya'nın versailles zincirleri vardı; nasıl oldu?". ingiltere'nin appeasment politikası sağolsun, almanlar münih düzenlemesine kadar istediği kömürü istediği yerden alıp, istediği kromu istediği silahta kullanabiliyordu. asker sayıları ve anayasa, tamamen nasyonel sosyalist part'nin (nazi partisi'nin) kontrolü altına girmişti.)

    almanya, buradan aldığı ve lebensraum sayesinde elde ettiği bütün kaynak ve "zorunlu müttefik"leri savaş içerisinde en iyi kanalize eden devlet oldu. yeni savaşın kaynakları ve müttefikleri hazırdı. ağustos '39'da sovyetlerle saldırmazlık paktı imzalandı 1 eylülde de polonyaya nazi almanyası ve sovyet askerleri girdi (buradaki sovyet askerlerinin amacı almanya'nın önü alınamaz şekilde "anavatan"a yaklaşmasını önlemekti. almanya eğer sovyetlere saldırırsa polonyanın doğu yarısı tampon bölge olarak kullanılacaktı)

    bu noktadan sonra ismet inönü'nün en büyük korkusu, (1941 barbarossa harekatı'na kadar) türkiye'nin kaderinin polonya gibi olmasıydı. tek cephede bile olsa, savaşın, daha çeyrek asır önceden, yıkıcılığı biliniyor ve ülke üzerinden yeni yeni atılmaya başlanıyordu. ideolojik sakıncası görüldüğü ve bilindiği için sovyetlerden uzak duruluyor ve onun bir saldırısına ihtiyaden altın rezervleri büyük titizlikle korunuyordu. türkiye cumhutiyeti savaşta veya savaş sonrasında para bakımından yokluk içinde sayılmaz. (barbarossa harekatıyla almanya, sovyetlere ilk defa saldırı gerçekleştirdiğinde, sabaha karşı i.inönü, bu haberle uyandırılmış ve dakikalarca kahkahayla gülmüştür (kaynak, editör baskın oran, türk dış politikası i. cilt).

    "türkiye neden savaşan taraf?". şu yüzden, üçlü ittifak 19 ekim 1939. türkiye, birleşik krallık ve londra'da sürgündeki fransız hükümeti tarafından imzalanmıştır. almanyaya karşı imzalandığı bellidir, ama "herhangi bir devleti hedefe almamaktadır" ibareleri de yer alır. türkiye, bu anlaşmaya "kendisini sovyetlerle karşı karşıya getirecek olan durumlarda anlaşmanın geçersiz kalması" çekincesi ile birlikte 3 numaralı gizli protokolün 6. maddesindeki şu satırları da ekletti "bu antlaşma diğer müttefikler mükellef oldukları askeri malzeme ve ekonomik yardımları yapmadığı sürece türkiye açısından hüküm doğurmaz, bu süreçte türkiye'nin hayırhah tarafsızlığı beklenir". yani fransa ve ingiltere askeri yardım yapmadığı sürece türkiye çatışmaya girmeyecektir. yani büyük ihtimalle de işgale uğramayacaktır.

    "türkiye çatışmaya girmekten nasıl çekindi?" anlatayım. gizli protokol maddesine zaten sıkça başvurdu. ama bunun yanında müttefik olmanın getirdiği yükümlülükleri gerçekleştirmemekte muhteşem bir akışkanlık gösterildi. ilk önce devlet karar vericileri arasında ikilik olduğu söylendi. cumhurbaşkanı inönü ve başbakan saracoğlu "ingilizci"; dışişleri bakanı numan menemencioğlu ve Fevzi çakmak da "almancı"ydı. boğazdan kamufle olmuş alman gemisi geçtiğinde ve sovyetler bunun sonucununun "montreux yü değiştirmek" olacağını bildirdiğinde inönü, "bu menemencioğlunun işi. arkasında asker var, bu koşullarda sesimi çıkaramam" diyor; aynısı almanlara karşı yapıldığında, rus gemileri akdenize indiğinde de menemencioğlu hesap soran almanlara "elimden geleni yaptım, siyasi güç bunu ön gördü, bir şey yapamam, üzgünüm" diyordu. uzunca bir süre böyle devam etti.

    ikinci yol, "türkiye'nin çatışmaya girmesi sonucunda müttefiklerin büyük ekonomik yük altında kalacağı ve sonuçta zararlı çıkacağı" savıydı. bu konuda birleşik krallığın kendi içerisinde de (savaş bakanı ve dışişleri bakanı arasında) anlaşmazlık vardı. churchill de bu anlaşmazlıkta türkiyeninki ile paralel sav öne sürmekteydi. sonuçta da ismet inönü'nün münakaşa becerileriyle çatışmaya girilmedi.

    üçüncü yol da "güçlü sayılabilecek bir müttefiğin (fransa'nın) çok çabuk düşmesi sonucunda ittifakın artık geçersiz olması durumu"ydu. türk dış politikası bu savın ekmeğini de çok yedi.

    sonuçta türkiye cumhuriyeti bütün tarihin en kanlı savaşına girmemek için elinden gelen her şeyi, uluslarası alanda ölümüne yalnız bırakılmak pahasına, alın akıyla yaptı. truman doktrinine kadar da yalnız kalmaya ve yalnızlıktan kurtulmaya çalışmaya devam etti. bu süreç içerisinde en büyük tehdit, montreux'yü değiştirmek hedefiyle yola çıkan ve bunu yaptırmak için 1924 antlaşmasını feshetmeyi göze alarak türkiyeden toprak isteyerek bunu koz olarak kullanan sovyetler olmuştur. en günlük tehditse karaborsacılık, yapay ve doğal kıtlık, uluslarası alandaki prestij kaybı sonucu ekonominin gittikçe kötülemesi olmuştur. bunlar muhalefet amacıyla muhabirlerce inönü'den sorulduğunda verdiği cevap ise bence fazlaca çarpıcı; "halkı aç bıraktım belki, ama çocukları babasız bırakmadım".

    bence de gayet haklı.

    (uzun yazı oldu, unuttuğum noktalar veya yanlış yazımlar nasılsa vardır; ancak yoruldum. gbkz leri ve düzeltmeleri moladan sonra yaparım. yalan yanlış bilgileri allah rızası için göz ardı edin, hepinizi seviyorum)
  8. 21
    #1509250 ilk girimde yüzeysel olarak bahsetmiştim biraz daha açıp ilk yıllarda alman zaferlerine değineceğim.

    Polonya savaşı;

    savaş, polonya'ya alman saldırısı ile başladı. almanlar yağmurları hareketi zorlaştırmadan ve fransızların batıdan saldırabilmesinden önce polonya'yı hemen fethetmeyi tasarladı. polonyalı komutanlar, alman birliklerini püskürteceğini düşündükleri fransız saldırısına kadar, alman saldırılarına direneceklerini umut ettiler. savaş sırasındaki fransız başkomutanı gamelin, 12 eylül'e rastlayan seferberliğin 16. gününde bir fransız saldırısının başlayacağını vaat etmişti. polonya'nın almanya ile savaşı tercih etmesinin tatmin edici bir sonucu oluşmuştu: fransız seferberliği saldırıya maruz kalmadan ilerlerdi. daha sonra, ingiliz ve fransız strateji uzmanları, fransa'daki ingiliz seferi birlikleri'nin artırılması ve tam olarak eğitilmesine kadar, polonya'nın batıda kendi orduların karşı alman yığılmasını geciktirmek için direnişi sürdüreceğini umut ettiler. bununla birlikte, polonya ordularının direnişinin uzun sürmeyeceğinden korktular. bu konuda altı haftadan üç aya kadar varan tahminler yapıldı. daha sonra, rusya'nın yardımıyla doğu polonya'da bir gerilla savaşına girilebilirdi. nazi-sovyet paktı bu ümidi yok etti.

    polonya 30 düzenli piyade tümeni ve buna ek olarak 10 yedek tümen tarafından savunuldu. seyyar birlikler 11 süvari tugayı ve 1 zırhlı tugaydan ibaretti. almanlara bir saldırı mazereti vermemek için ingilizlerin ağustos sonunda polonyalılara seferberliklerini ertelemeleri yönünde yaptığı baskı, yedek tümenlerin zamanında hazır olmadığını gösteriyor. almanlar 55 tümen kullandı. bunlardan 24'ü, beşte 4'ü muvazzaf asker, beşte 1'i yeni terhis olmuş yedeklerden oluşan "ilk dalga" daki piyade tümenleriydi. 15'i muvazzaf kadrolardan ve yüksek nitelikli genç yedeklerden oluşan 2. ya da 3. kategorideki piyade tümeniydi. büyün sıradan alman piyade tümenleri yaya ilerledi, nakliyenin ve topların çekilmesi atlarla sağlandı. kalan 16 tümen savaş tarihinden neredeyse yeni bir sayfa açacaktı. bunlar en iyi birliklerden oluşmuştu: çoğu sadece muvazzaf askerlerden oluşmuştu ve tamamen mekanizeydiler. 6'sı panzer tümeniydi. bunlar motorize piyade ve topçularla ağır ve orta tank birliklerinden oluşmuştu. görevleri ani saldırı ve üstün başarıydı. savunmaları istila edecek ve ardından iletişim destek ve komuta hatlarına ani saldırılar düzenleyecekti. diğer 10 tümen, yeni ele geçirilmiş önemli noktaları hızla takviye etmekte kullanılan motorize piyade tümeniydi. yavaş hareket eden piyade tümenleri yer işgal etti ve panzer birliklerinin ilerlemesiyle izole edilmiş düşman gruplarının bıraktığı boşluklarla ilgilendi.

    polonyalı mizacı bu tür saldırıları karşılamaya uygun değildi. polonya komutanının iki seçeneği vardı: birisi, savunma hatlarındaki herhangi bir yarılmaya karşı hemen düzenlenecek karşı saldırılar için zırhlı be diğer seyyar tümenleri yedekte hazır tutmaktı, ancak bu seçenek için için polonyalılar tamamen donanımsızdı. diğer yegane seçenek zırhlı bir yarma hareketini engellemek için savunma pozisyonlarını derinliğine kurmaktı. polonya komuta merkezi slovakya'dan rusya'ya uzanan aşırı uzunluktaki bir cepheyi tümüyle savunmaya çalıştığından, polonya stratejisi açısından bu olanaksızdı. amaç, ileri mevkilerden çarpışarak çekilmeye çalışmak ve fransızların batıdaki saldırısı almanların doğudaki gücünü azaltana kadar, özellikle imalat alanları olmak üzere mümkün olduğunca toprak tutmakta direnmekti.

    sonuç, almanların yarma ve kuşatma hedefinin kolaylaşmasıydı.

    alman başarısına muazzam hava üstünlüğü yardımcı oldu: çoğu eskimiş yaklaşık 600 polonya uçağına karşı 2 bin civarında alman uçağı vardı. polonya hava kuvvetleri, yetersiz erken-uyarı sistemleriyle, büyük ölçüde havalanmadan tahrip edildi. luftwaffe yer birliklerini destekleyebiliyor ve polonya karargahlarına ve iletişim hatlarına saldırabiliyordu. bir hafta içinde biri hariç bütün savunma orduları ayrı parçalara bölünmüştü ve birçok polonya tümeni kuşatılmıştı.
    bozulmamış tek polonya ordusu tarafından 10 eylül'de yapılan karşı saldırı bu ordunun da kuşatılmasıyla sonuçlandı. istilanın başlamasından iki hafta sonra, savaşan polonya kuvvetleri büyük bölümü, en büyükleri kutno, radom ve varşova civarında olmak üzere ayrı gruplar halinde bastırıldı. varşova inatçı bir direnişin arından 27 eylül'de teslim oldu, ancak bazı polonya birlikleri 6 ekim'e kadar çarpışmaya devam etti.

    fakat alman-sovyet paktı polonya'nın bütün umutlarını söndürdü.

    konuyla alakalı detaylı kaynaklar ;

    -michale burleigh - moral combat: good and evil in world war 2
    -mark harrison.- the economics of world war 2: six great powers in international comparison
    -jonh l. snell-illusion and necessity: the diplomacy of global war
    -gerhard schreiber-der zweite weltkrieg
  9. 20
    ikinci dünya savaşı'nı iki ayrı savaş oluşturdu: avrupa savaşı ve uzakdoğu savaşı. 1941'den sonra birleşik devletler ve birleşik krallık iki savaşta da yer alırken, düşmanları ayrı savaşları sürdürdü ve sovyetler birliği, son günlere kadar, sadece avrupa'da savaştı. bu iki savaş bir andan almanya ve japonya yöneticilerinin faaliyetleri arasındaki uyuşmazlıktan, diğer yandan ingiltere, fransa ve birleşik devletler'in yönetimleriyle siyasal açıdan etkili kesimlerinin kabul edilebilir olarak düşündükleri arasındaki ihtilaftan kaynaklandı. ingiltere ve fransa tarafından cesaretlendirilen polonya hükümeti 1939'da bağımsızlığı kaybetme riskinden çok savaşı tercih etti; 1940'ta mussolini zaferin çantada keklik olduğu inancıyla, italya'yı isteyerek avrupa savaşına soktu. savaşan, ya da üzerlerinde savaşılan diğer çeşitli ülkelerin başka şansı yoktu. savaşın sonuna doğru kendilerini birleşmiş milletlerin kurucu üyesi yapmak için daha fazla devlet almanya'ya karşı savaşa katıldı: katılımların çoğunluğu sadece ismen olan katılımlardı.

  10. 19
    Rusya'nin Almanya'yı işgal ettiği 6 yılda çıkan birkaç ufak tefek surtusmenin meydana getirdiği savaş.
  11. 18
    sanılanın aksine sadece hitler başlatmamıştır.

    stalin, hitler, mussolini, hirohito müttefiki oluşmuş, avrupayı hitler ve mussolini, ortadoğu akdenizi stalin, asyayı imparator hirohito yönetecek idi.

    İlk başta polon askerleri görünümünde olan hitler ajanları alman bir radyoyu basıp bir kaç sivili darp etmiş esir almıştır. İlk iş hitler polonyaya girmiş, stalin ile beraber işgal etmiştir. japonya çin’e saldırmış, italya da kara-yakalılar yahudileri toplamaya başlamıştır.

    stalin hitler’i durdurdu diye stalin’i anti-emperyalist sanan ve bunu savunmaya çalışan kekolar var bi de.
    • nat geo’nun apocalypse diye bir serisi var izlemeni tavsiye ederim. Orada olan müttefik ibaresi, savaşın başlangıcı planlı bir şekilde ikisinin hareketleri ile gerçekleşti. Hatta rus askerlerinin polonya işgalinde almanlarla buluşup kutlama yaptığı görüntüler var dediğim seri de.
    • ardından belli bir anlaşmalar ile polonya ikiye bölünüyor, stalin ve hitler bölgesi diye. Ardından hitler stalin’in bölgelerini işgal etmeye başlıyor. Ondan sonra kıyamet kopuyor
    • almanlarla beraber ruslar katliam yaptı demedim ki? Sadece buluştukları zaman kutlama propagandaları yaptılar.

      müttefik ibaresini resmi müttefiklikten öte saldırmazlık paktı’nı aşan planlardan dolayı söyledim.
    • i.hizliresim.com/...

      1939/polonya alman ve sovyet subayları el sıkışıyor. Sence bu sadece saldırmazlık paktı mı yoksa müttefiklik mi? kaynak: euromaidanpress.com/...
  12. 17
    alman afrika kolordusunun çölleri ingilizler'e dar ettiği, adeta çılgın attığı savaş olmuştur.

    (bkz: erwin rommel)
    • intihar etmişti yanlış hatırlamıyorsam, öldürmüşler miydi yoksa?
    • evet şimdi hatırladım, o bombalı suikasttı herhalde. filmi de çekilmişti
  13. 16
    almanlar'ın emperyal devlet olma hayallerini amerikalılara kaptırdığı bir savaştır. dünya hep büyük bir beladan kurtulmuş olarak anlatılsa da hikayesi, aslında dünya başka bir bela ile karşı karşıya kalmıştır sonuç itibariyle.
  14. 15
    dünyanın anasını ağlatan savaş. türkiye'nin şu anki nüfusunun yarısından daha fazla insan ölmüş. ölümü kayıtlara geçmeyenler, ağır yaralanan ve hayatının geri kalanını yaşamamış sayanlar, ülkesini terk etmek zorunda kalanlar, psikolojisini yitirenler falan diye uzatırsan dünya nüfusunun çoğunun bu savaştan etkilendiğini söyleyebilirsin. mesela biz baş aktörlerinden biri olduğumuz için birinci dünya savaşını daha ön planda tutarız her zaman ama dünyanın geneli için ikinci dünya savaşı daha önemlidir. mesela ikinci dünya savaşı üzerine 20 film varsa birinci dünya savaşı üzerine 1 film vardır. tabi bunda sinema sektörünü abd'nin yönlendirmesi ve abd'nin ikinci dünya savaşında daha aktif bir rol oynaması önemli.
  15. 14
    hakkında birçok film, belgesel izledim. hala da izlemek istiyorum. belki bunu sebebi küresel çapta gerçekleşen son savaş olması.
  16. 13
    www.youtube.com/...
  17. 12
    savaşların bilimsel araştırmalar üzerindeki etkisine en güzel örnekler bu savaş esnasında yapılan deneylerdir. hem psikolojik, hem fizyolojik, hem de askeri alanlarda ciddi araştırmalar yapılmıştır. deneklere uygulanan teknikler elbette insani değildi, ancak insanı anlamak, sorgulamak için ne yazık ki sınırları zorlamak gerekirdi ve o sınırlar da fazlasıyla zorlandı. savaş gibi acımasız bir ortamda insancıl duygularla eylemlerde bulunulması elbette beklenemezdi. benzer şekilde japonya da savaş döneminde insanı en ince ayrıntısına kadar inceledi ve barış dönemine kadar geçen sürece klanlar bu sayede birbirleri üzerinde üstünlük kurdu.

    hayatta kalma içgüdüsüne sahip her canlı gibi insan da savaşlardan galip çıkabilmek için düşmanını tanımaya odaklı stratejiler izledi. bu durum günümüz savaşlarında da aynı aslında. ortadoğu'da yaşananlar öncekiler kadar acımasız, gelecekte yaşanacaklar da şimdikiler kadar acımasız olacak hatta belki de dozu daha da artacak.

    insan denilen canlı her yüzyılda içindeki canavarı gösterecek. gelişen insan beyni ve algısı her ne kadar teknoloji, bilim gibi alanların da gelişimini eklese bile, insanın içindeki ilkel güdüler aynı kalacak.

  18. 11
    benim için bu kadar çekici olmasının sebebi kesinlikle ideoloji karmaşası olmasıdır.
    time dergisine kapak olacak kadar masumane şekilde halkıyla gönül bağı kurmaya çalışıp devlet başkanı olan, ama maskesinin altında vahşi bi insan yatan bir faşistin, aşağı yukarı osmanlı kadar şartları aynı olan ateşkes antlaşmasını beğenmeyip bütün avrupa'ya savaş açması. bu korkunç faşisti durdurabilmek için kapitalizmin babası olan abd, sömürgeciler kralı ingiltere ve komunist sovyetlerin el ele vermesi. japonların çin'e saldırması da cabası. neticede ölen 45 milyon insan oldu.
  19. 10
    sinema sektörünün çok ekmeğini yediği savaş.
  20. 9
    Dünyanın nazi toplama kamplarından kurtulup kapitalizmin toplama kamplarında * * (bkz: avm) köleleşme sürecini başlatan savaştır.
  21. 8
    modern dünyayı var eden olay.
  22. 7
    dünyanın, nazi emperyalizminden kurtulup abd emperyalizmine köle olmasıyla sonuçlanan savaş.
  23. 6
    Almanlar yenilince bizim de yenilmiş olduğumuz savaş.
  24. 5
    1. olamadığı için üzülen savaştır.
  25. 4
    (1939-1945)

    Dünya çapında yaklaşık 45 milyon insanın öldüğü kanlı savaş.

    1 eylül 1939'da wehrmacht'ın Polonya'yı işgali fiilen başladı savaş.
    Türkiye'nin tarafsız kaldığı(son iki hafta göstermelik katıldı sadece) bu savaşa aşama aşama birçok devlet dahil oldu. Barbarossa harekatı sonrası sovyetlerin hamlesi ve abd'nin kıta Avrupa'sına müdahalesi sonucu mihver devletler mağlubiyete uğradı. En son 2 atom bombası ile Japon imparatorluğu saf dışı bırakıldı (1945)