kayıt

tutunamayanlar

  1. 1
    oğuz atay'ın 1971 yılında yayımlanan ilk kitabı.

    okuduktan sonra uzun süre kendinize gelemediğiniz, hayatı ve kendinizi sorguladığınız, gerçek bir şaheser, türk edebiyatının başyapıtlarından.
  2. 2
    james joyce'un ulysses'inin ardından okumadan ölünmemesi gereken kitaplar sıralamasında 2. sırada yer bulmaktadır bu kitap.
  3. 3
    yıllar öncesinde var olduğunda hiç kimsenin almadığı öylece duran kitap.fiyatı 30 liradan aşağı değildir.
    son dönemde entel sohbetler sayesinde popi oldu yoksa yerinde sayardı.
  4. 4
    (bkz: olric)
  5. 5
    bitirdiğim lisenin kütüphanesinden çalamadığım kitap.

    bende vardı bu kitap zaten.

    ama milletin diline düştüğü için okumuyorum. okumak istemiyorum.

    daha geride kalanı için (bkz: korkuyu beklerken)
  6. 6
    büyük bi hevesle aldığım bu yaz okuyacağım kitap.
  7. 7
    sanılanın aksine ne kült, ne de özgün olan romandır.

    hakkında öyle yorumlar yapılmış ve yapılagelmektedir ki bu romanı okumak için ilk elime aldığımda, romandan çok büyük beklentilerim vardı. sonra okudum; yalnız kanımca ilk okumalar hep olay örgüsünü anlamak içindir, o yüzden esas önemli olan ikinci okumadır şöyle altını çize çize, temasına, motifine, contextine, sembolüne, climaxine, anlatım tekniğine baka baka, şöyle herkesin bilmediği türden. ilk okuma bittiğinde bu romandaki bir şeyler bana başka "aynı bir şeyleri" hatırlatıyor dedim. ikinci okuma esnasında Vladimir Nabokov adındaki "russian-american" yazarın kütüphanemdeki "pale fire" adlı romanına ilişti gözüm; kalkıp kitabı aldım ve tekrar şöyle bir karıştırdım. gördüğüm şey oğuz Atay'ın pale fire'ın çözüm bölümünü bayağı anlamda "araklamış" olduğuydu. sonra kalktım, tutunamayanları kütüphanemin en üst rafına kaldırdım. tekrar ihtiyacım olacağını sanmıyorum. O gün-bugündür, Türk edebiyatı ile ilgili hayallerim de umutlarım da "tutunamadılar".

    illa post-modern roman okumaksa derdiniz; alın bir Italo Calvino, Umberto Eco okuyun efendim. böyle arakla falan olmaz bu işler.

  8. 8
    10 yil arayla iki kere baslayip bitiremedigim kitap. iki denememde 200 kusuruncu sayfalardan sonra okuma gucunu kendimde bulamadim.
  9. 9
    postmodern romanın en önemli örneğidir, cumhuriyet döneminde.
  10. 10
    böyle harika bir yazıyı içinde bulunduran kitap.

    "yaşasın papatyalar! canım papatyalar, seviyorum sizleri. sizler ki bütün kış toprağın altında, yalnız bizi düşünürsünüz ve ilkbaharda hemen seriliverirsiniz ayaklarımızın altına. canımlarım benim. seviyorum sizleri insan kardeşlerim. durup dururken seviyorum işte, sevip duruyorum.
    kollarımı açıp bütün insanlığı kucaklıyorum, papatyalar gibi sizi koparıp göğsümde tutmak istiyorum."
    s.39
  11. 11
    Tutunamayanlar Türk romancılığının önemli kilometre taşı olmayı içinde barındırdığı derin mesajlarla hak etmiş bir romandır. Burjuva toplumuna ayak uyduramayan Selim'in öyküsünü Turgut üzerinden bizlere sunan Atay derin yapıda pek çok toplumsal açmaza değinmiş ama taraf olmamış salt Türk aydının cumhuriyet sonrası yaşadığı kültürel bunalıma dem vurmuştur. Eserinde post-modernist Nabokov , Joyce , Dostoyevski'den etkilenen yazar bu yazarlardan öğrendiklerini kendi eklemeleriyle beslediği için her ne kadar eser tıkış tıkış olsa da yine de başarılı olmuştur diyebiliriz. Eserde Cumhuriyet sonrası ulus yaratma kaygısı ile Osmanlıya sırt çeviren kemalist ideolojinin tarihsel köklerini Orta Asya'da arayan turancıların eleştirisi bizleri gülümseten bir üslup ile kurmaca bir öykü üzerinden yapılır. Böylelikle Atay belli ki 60'lı yıllarda Türkiye'de yükselen marksist ancak batı taklitçisi olup elitizm ile birleşen solcuları eleştirme imkanını yakalar. solculuğu kişisel hazlarının gerisinde kalan ve yanlış algılayan Türk aydının durumunu gözler önüne serer.
    Zaten yazar bu romanıyla sıkışmış bir Türk aydını olan Selim Işık 'ın burjuva zevklerine ve topluma tutunamayışını uyum problemini anlatır. Türk aydının ikilemini bu şekilde Selim ve Turgut karşılaştırması ile vermeye çalışan Atay Cumhuriyet sonrası kuru bir batıcılık ile toplumuna yabancılaşan ve onu fetişizmi olarak gösteren Türk aydınını yargılar Turgut''un evi üzerinden yapılan bu eleştiri önemlidir.
    Ayrıca Türk tarih tezini alaya alan Atay ithaf ve mukaddime bölümlerinde Orta Asya'daki Türkoloji araştırmalarını komik bir şekilde anlatır ve Bilig Tenüz isimli ansiklopedi ile Orhun kitabelerine gönderme yapar. Böylece cumhuriyetle beraber Osmanlı kültür mirasına sırtını dönen Türk aydını komik duruma düşürülmüştür.

    İdeolojik açından değerlendirdiğim esere bugün farklı açılardan bakmaya devam edeceğim. Tutunamayanlar Türk aydının içinde yaşadığı durumu gözler önüne sererken burjuvaların kendi kültüründen kopan batı hayranı yaşamını da gözler önüne sorar. Turgut ile Selim arasında geçen bir sohbet esnasında Selim'in Turgut'a '' bana anlayış göstereceğine büfeyi gösterdin'' ve '' evde hiç Türkçe eşya kalmamış ''sözü ile Türk aydınının eşya fetişizmi gözler önüne serilmiştir.
    Bir başka açıdan da bakacak olursak eserin yazılışında Çernişevski'nin ''Nasıl Yapmalı''sının etkisi olduğu düşünülmektedir. Ayrıca Turgut Oblomov'un etkisi ile harekete geçmiş ve ''Benim Üniversitelerim '' adlı eserinden yana tavır almıştır. Ali İhsan Kolcu Turgut'u marksist bir karakter olarak tanımlar. Ancak romanın içinde her ne kadar Türk aydını ve burjuvazi eleştirilse de Turgut için marksist bir karakter diyemeyiz çünkü politik bir bayraktarlık peşinde değildir Turgut.
    Tutunan bir karakter olan Turgut eserde tutunmuş yaşamına ilk başkaldırısını genelev ve meyhaneye giderek yapar. Çünkü buralara gitmek burjuva ahlakına bir başkaldırıdır. İç beni olan Olric'in de buradan sonra sahne alması da Turgut'da değişimin başlamasının ilk işaretidir
    Eserin mitik yönü ve teknik yönüne değineceğim. Oğuz Atay'a ilham veren yazarlardan olan Joyce Ulysses adlı eserinde Odeysseus mitosundan yararlanmıştır. Büyük ihtimalle bunun da etkisinde kalan Atay eserinde kaybeden olarak nitelediği İsa peygamber Mitosunu eserine eklemekten ve onu insanlığa kurtarıcı olarak göstermekten geri durmamıştır. Bildiğiniz gibi İsa yaşadığı toplumda horlanmış ve yaşadığı toplumu terk etmek zorunda kalmıştır. Bu hali ile düşündüğümüzde tutunamayanların arketipidir.
  12. 12
    Bir gecede bitirdiğim oğuz Atay romanı.

    " – daha kaç kez ıskalayacağız hayatı olric?
    + oklarımız bitene kadar efendimiz..."
  13. 13
    www.exkutupsozluk.com/...
  14. 14
    bir zamanların "kürk mantolu madonna"sı.
    modaydı arkadaşlar. elinde tutunamayanlar olmayanı toplu taşımaya almıyorlardı adeta.
    ama yemedi. o kadar kalındı ki beceremediler. azalarak bitti.
    yahu her şeyin bir vakti var. tutunmayanlar'ı ben kaç yaşında,kaç okumadan sonra anlamışım. sen kim köpeksin de iki tane olricli feysbuk iletisinden sonra modernist roman okuyacaksın?
  15. 15
    (bkz: tutturamayanlar)

    tek maç ağabeyler tek maç...
  16. 16
    türk romancılığının sınırlarını genişleten eser...
  17. 17
    bi kere ara verilince bir daha devam edilemeyen kitap. yani devam etsen de bir şey anlamıyorsun ki.
  18. 18
    tesirsiz parçalar'ı bitirince başlayacağım kitap. vakti gelince editlerim belki ahahahhshs.
  19. 19
    i.hizliresim.com/...

    tutunamayanlarda bugün.
  20. 20
    türk edebiyatının en önemli eserlerinden biridir.bu devrim niteliğindeki başkaldırıda kitabın üstüne kurgulandığı ana tema tutunamayanların öyküsüdür.romanın türünü psikolojik olarak belirlemek sanırım yanlış olmaz.oğuz atay yaşadığı zamanın türkiye’sini çok iyi bir şekilde gözlemlemiş ve hayat gayesi sadece yaşayabilmek olan insanların sıkıştığı sosyal normlar romanında önemli bir yer tutmuştur.entelektüel kültürü oldukça üst seviyede olan yazar yer yer bilimsel kuramları hayata serpişmiştir buradan çarpıcı çıkarımlara yönelmiştir.kurgu 28 yaşındaki genç bir mühendisin kendisini öldürmesiyle arkada bıraktığı ,yazara göre, en önemli insan olan yakın arkadaşının bir şeylerin yanlış olduğunu sorgulamasıyla başlar.yazar okuyucuya; ana karakterin gözünden kurgunun dünyası yansıtmış ,karakterin kendi yorumlarıyla ve olaylara olan yaklaşımlarıyla okuyucuyu kurgunun içine çekmeye çalışmıştır.romanın büyük bir yüzdesi karakterin; kendisiyle,kaybettiği arkadaşıyla ve bilinçsizce yarattığı hayali yoldaşıyla girdiği monologlardan oluşmaktadır.bu sebeple bu romanın kısa bir özetini geçmek kurguya büyük bir hakaret niteliğindedir.çok konuşmayı seven karakterler yaratan oğuz atay karakterlerin büründüğü ruhsal çöküntüleri kendi ağızlarıyla okuyucuya anlatmalarını sağlamıştır.uzun durum tahlillerinin arasına kısa monologlar,uzun monologların arasına kısa somut kuramsal bilgiler,uzun bilimsel bilgiler arasına kısa durum tahlilleri ekmiştir.bu dairesel yapı romanın temelini oluşturmuş kurgunun devamında gelecek olan konunun yönünü belirlemiş, tekdüzeliği yok etmiştir.

    ana karakterleri için:
    (bkz: selim ışık)
    (bkz: turgut özben)
  21. 21
    "Beni bir gün unutacaksan bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma derdi boş yere mağaramdan çıkarma beni alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna tedirgin etme beni bu sefer geride bir şey bırakmadım tasımı tarağımı topladım geldim neyim var neyim yoksa ortaya döktüm beni bırakırsan sudan çıkmış balığa dönerim."
  22. 22
    (bkz: yeraltı edebiyatına giriş 101) bu aşamadan sonra (bkz: kayra ve kinyas) ardından "kadıköy sokakta şarap" seviyeleri var
  23. 23
    'Bir gün bütün değer yargıları değişecek ve yargılananlar yargıç, eziyet edenler de suçlu sandalyesine oturacaklardır ve onlar o kadar utanacaklardır, o kadar utanacaklardır ki utançlarının ve suçlarının ağırlığı yüzünden ayağa kalkamayacaklardır.'
  24. 24
    Kalabalık bir otobüste, sıkış tepiş ayakta giden insanlara ithafen yazılan kitap
  25. 25
    bir tutturamayanlar değil.