1
mor ve ötesi'nin 2001 yılında çıkardığı gül kendine albümünden bir parça.
2
Daha önceden kaydı yapılmamış, alıcıyla saptandığı anda dinleyiciye ya da izleyiciye ulaştırılan yayın türü.
5
Instagram, facebook gibi mecralarda yapanları görünce harbiden tav oluyorum.
Birader hikaye atıyorsun, video çekiyorsun, fotoğraf falan zaten tamam. Ulan arabayla giderken canlı yayın niye acar bir insan amk... ben nabiyorum diyeniniz yok mu?
6
medya devi erman yaşar'ın tweetiyle anımsadığım mor ve ötesi şarkısı. üzüyor efendim, durduramıyoruz.
www.youtube.com/...
Gördüm ben gördüm ben gördüm sen gitmeden önceki son sesini
Gördüm ben gördüm uyumadan söyledim ki kendime
Bu sözcükler var sadece elimde benim elimde
Git bunlardan kurtul mümkünse git ağla bir başka yüzle
Yeter dedim içimdeki sahte işkence sesine
Senin için ve sadece senindi anım
Sorma lütfen sorma bana ne kadar içtensin diye
Haykırdıkça gözlerinle utanırım olmaya
Bir sen vardın ben vardım biz vardık her birimiz vardık
Biz mi seçtik mahvolmayı, yok olmayı böyle
Anlamsız sözcükler gündem dışı sözler gerekmez şimdi
Biri bilmeli biri görmeli olup biteni
Eksik kaldı kapalı anlatımlarım artık
Biri gitmeli zehir birer birer alır
Alır düşleri alır gerçekleri alır her şeyi
Ve sizler ve onlar ve ötekiler hiç hissetmez mi
Canlı yayındaki yitmeyi
7
Ben geçen instagram'da olanına denk geldim bunun. Allah'ım bu nasıl bir azap yarabbim?
Ulen bildirim geldi. X canlı yayın açtı diye. Kaydırıp ekrandan yok edeyim derken basmış bulundum ve canlı yayına girdim. Çocuğu izleyen 2 kişi vardı. Benimle birlikte 3 oldu. Tam çıkacaktım "yırtık Bir afişte kalan adam abi hoşgeldin" dedi oğlan. Çıkamadım da. O yayından o 2 kişi gitti ben mal gibi kaldım. Yarım saat oğlan konuştu, şarkı türkü açtı. Ben ifade yolladım. Daha da basarsam elim kopsun bu neymiş ya!
8
belki de bu son yıllara kadar insanları en çok alıkoyan, ele geçiren yayın türüydü. resmen bir el uzaylı gibi tutuyordu herkesi kafalarından yakalayıp. kendi elleriyle geliyordu insanlar ekrana ya da frekansların başına ve maruz kalıyorlardı. şimdi ve birkaç yıldır; tıpkı fotoğrafın demokratikleşme süreçleri gibi her bireye ulaştı, birey seviyesine indi. artık bir arzu nesnesi değil. o tiyatrodaki sahnenin devleştiği noktanın en zıttında binlerce pencerelik bir bina ve bu binalardan yine binlercesi. fotoğraf aslında ne kadar biricik, değerli bir şeydi albümlerdeyken ama şimdi düşünmüyoruz bile. video da aynı yolda eridi gitti. tam bu noktada canlı yayında günün şartlarında eski kitlesel gücünü kaybetti. kat kat böldük insanları, grupları... o yüzden yine sesten, görüntüden kaçıp yazıya sığınıyoruz belki de... belki bir gün insanlar görüntüde' olandan bıkarlar.
↑