4
gencecik yönetmenimiz xavier dolan'ın anne-oğul ilişkileriyle alakalı ikinci ve çok içten, çok tatlı filmi. puan 4.5/5
detaylı yorumum için:
-- spoiler için tıkla -- şimdi en sevdiğim sahneden başlayayım: steve, kyla ve die'ın dans edip eğlendiği sahne benim içime işledi. böyle serin bir yaz akşamı aile dost toplanıp dertlenmişiz de sonra coşup amann be deyip oynamışız gibi. tabii bizim versiyon da oryantik ve roman havasına kaçsa da, bu hoş duyguların benzeri bu filmin tamamına yayılmıştı. ve böylece ne kadar evrensel bir şey olduğunu anladım behzat ç. 79. bölüm'ün. (bkz:
bu kadar soru yeter behzat ç. 79.bölüm)
onun dışında, yani hayatın bayağı içindendi bu film. genelde bu ecnebi filmleri bir soğuk olur hayata. dışarıdan sembolik, temsili anlatımlar verir. bu böyle değildi işte. die'ın dilemaları, kyla'nın dii tutulmamaları, steve'in sakınmayan ağzı bozukluğu.... hani mahallemde biri yaşamış da camdan izlemişim gibi hissettim ki aslında filmin çekimi de bu yöndeydi. bir caddenin karşılıklı komşuları, eski hayatlarından müstakil bir evde hayata yeniden başlamayı deniyorlar. önlerinde birkaç seçenek var... bu seçeneklerin sıkışmışlığını en iyi mommyde görüyoruz ama, beni daha derinden etkilen kyla'nınki idi aslında. onun kocasıyla olan muhtemel kavgaların, akşamları yaşadığı sıkıntıyı ve yine muhtemel steve'a olan aşkının verdiği acıyı çok göremedik. fakat göremeyişimiz daha bir güzellik kattı buna. daha çok hissettim bunu. özellikle die ile olan son konuşmalarında "ben ailemi terk edemem" deyişi, die'a bir gönderme değildi gibi geliyor. "ben sizinle olmak istiyorum aslında"nın sessiz haliydi.
steve'ın bir anda büyüdüğü, işe girip evlendiği sahnede kendimi kesecektim böyle bitiremezsin herhalde yönetmen bey diye. bir yandan da kreditlerin tahmini süresini kalan süreden çıkartıp yok ya falan diyorum. tam o sırada yıkık bir film olmadığını gösterdi bu filmin xavier (love u).
--
spoiler --