1
*
Musevilerin kaderi bir ev arayışıdır aslında fikrimce bu bir ideali yerine getirmek yolundaki mücadelenin sürgünüdür. Yaratılış anlatıları da bu tarz sürgünler üzerine kuruludur. En bilineni adem ve havva'nın cinselliklerini farketmeleri ve bundan utanmalarıyla gerçekleşen ki buna aslında estetize edilmeyen şeylerden kaçmak adına düşünce sistemini kurmak, bir çeşit aydınlanmayı sağlamak diyebiliriz ki burada önemli olan aydınlanmanın hakikaten bellediğimiz kadarıyla pozitif (ki bu da tartışılır) bir şey olmadığıdır. Faşizm de bu temeller üstüne kurulu bir tahakküm rejimidir. Belli bir dikotomiyi muhafaza eder ve acınası öncülünden sıyrılmaya çalışır, tıpkı odysseus'un sirenlere karşı kendini direğe bağlaması gibi bir çakallıktır. Neyse, faşizm tıpkı odysseus'ta olduğu gibi kulakları balmumuyla kaplı bir köle düzeni yaratır. Burada bahsettiğim oradaki niyetten farklı olarak kullanmak istenilen (kindar nesil) kesimin üzerinde tahakküm kurmaktır. Kindar nesil aslında muhafeletteki insanların ya da kendilerini kindar görmeyen -tırnak içinde- kişilerin düşmanı değil işbirliği yapmaları gereken yegane kesimdir. Polarizasyon belki bir miktar böylece rahatlayabilir.
↑