milliyetçilik

atatürk'ün ne mutlu türk'üm sözüyle anlattığı kimilerinin faşizm dediği bir çeşit sevgi türüdür.

faşizm diyneler gitsin hitlerinkiyle oynasınlar.

milletlere, uluslara bölünmüş insanlığın bir bölümünün, bu bölünmüşlüğün nasıl, ne zaman ve ne için olduğunu unutarak veya hiç bilmeyerek savunduğu fikirsel olarak kısır bir düşünce biçimidir. Milliyetçilik, milliyetçi histeri, milliyetçi linç, milliyetçi boşalma gibi reaksiyonlara gebedir. biraz derininde, insanın doğasında varolan aidiyet duygularını, ait olma isteğini bulabilirsiniz. milliyetçilik sadece uluslar için oluşturulmuş bir söylem değildir.

milliyetçilik, ait olarak taraf tutmaktır ki, bu karşıdakini ötekileştirir. ötekileşen birey saldırganlaşır, saldırganlaşan bireye verilen tepki etki-tepki kuralları dahilinde gayet normal bir şekilde saldırganlaşır ve şiddete yönelir. milliyetçilik işte böyle şiddeti doğurur. savunan insanlar şiddeti de savunmuş olurlar.

belki bilirsiniz, 1-3 yaş arası çocuklara televizyonu göremediğiniz için "televizyonun önünden çekil göremiyorum" derseniz, çocuk, televizyonu kendi daha iyi görebileceği bir yere geçer. çünkü dünyayı sadece kendi gözünden görmektedir.

milliyetçi kimseler yukarıda söz ettiğim 1-3 yaş zeka seviyelerine pek bir şey ekleyememiştir ve ölene kadar ekleyemeyecektir. çünkü bu milliyetçilik öyle bir örümcek ağıdır ki, bir kere sizi etkisi altına aldığında bir daha ömür billah kurtulamazsınız. tedavisi olmayan tek hastalıktır. dersim, sivas, kahramanmaraş... bu hastalığın yarattığı büyük yaralardır ki, bu yaralar milliyetçi zihinler tarafından görmezden gelinir.

bir çoğu cahildir. yazık.

histeriğin adı değil, türk milliyetçiliğinin adıdır.
milliyetçi kimseler 1-3 aralığında diyenler asıl hastadır ağır tedaviye ihtiyaçları vardır
başta da belirttiğmiz gibi sevgidir.
sevginin adı da böyle karalanamaz!!!

(bkz: cahillik)

gereksizdir. insanlığa hiç bir faydası yoktur. tarih boyu akan kanların çoğunun sebebidir. yıl 2012 hala da akmakta.

entel geçinen bazılarının anlayamadığı kavram,iktidar sahiplerinin maşası her yöne oynayanlar,kıvraklar,bu kavramın içini boşaltmak ve bunu faşizan bir unsur olarak değerlendirmek isteyenler,bölücülük olarak gördükleri bu kavram üstünden kendileri bölücülük yapıp ülkenin temel devrimine dinamit koymaktadır.

ülkenin kuruluş felsefesindeki altı ilkeden biridir,buna ihanet vatana ihanetle eştir.
problem?

-ırkçılık
-milliyetçilik
-vatanseverlik
-yurtseverlik
hepsi arasında uçurumlar vardır

ve de atatürk milliyetçiliğini bağlamaz cahillik tüm bu sözler bizim mustafa kemal atatürkümüz ''yurtta sulh cihanda sulh dedi''

kim ne derse desin bunun haricinde türk milliyetçiyiz!

bunun dışında gereklidr.

azı karar çoğu zarardır. bu gözle bakarım milliyetçiliğe ve milli duygulara sahip olmayan insan da robotlaşmış bir insandır. her milletin ortak hedefleri olmalı, bu ortak hedeflerin farkına da insanlar ancak milliyetçilikle varabilirler.

--! spoiler !--

Biz Açıkça Milliyetçiyiz. .. Ve Milliyetçilik Bizim Yegane Birlik Unsurumuzdur. Türk Ekseriyetinde Diğer Unsurların Hiçbir Etkisi Yoktur. Vazifemiz Türk Vatanı Içinde Türklüğü Yaşatmaktır. Türkleri Ve Türklüğe Muhalefet Edecek Öğeleri Kestirip Atacağız. Ülkeye Hizmet Edeceklerde Her Şeyin Üstünde Aradığımız Türk Olmalarıdır.

--! spoiler !--
ismet inönü paşa.

milli kültüre ve şuura sahip olmaktır.
bazı cahiller ve hainler, bunu sürekli bir ırkçılıkmış gibi lanse etse de, asla ırkçılık değildir.

özü itibarı ile vatana, bayrağa, kültüre ve milliyete sahip çıkmak ve saygı duymaktır.

yurttaşlığa dayalı olanı her insanda biraz olan, insanın doğasında yaşayan görüş. etnik kimliğe dayalı milliyetçilik ise saçmalıktır, ergen eğlencesidir.

neden insan doğasında vardır? bu gibi kavramlardan bihaber olan 7 yaşındaki çocuklar bile bir arada olduğu insana karşısındakinden daha çok önem verir. bölgenin güneyinde yaşıyorsa insan, güneyde ve kuzeyde yaşayan iki insanın kavgasında ister istemez taraf tutacaktır. ülkelerin kuruluşu da ayakta kalması da buna bağlıdır. birisi kardeşinizi dövdüğünde ilk düşündüğünüz şey "kim haklı" olmaz, "kim lan o orospu çocuğu" olur. yurttaşlığa dayalı milliyetçiliğin temelinde de bu yatar, herkes kendi çocuğunu komşunun çocuğundan çok sever.

insanların doğduğundan beri; bir yere ya da bir topluluğa ait olma içgüdüsü sonucu oluşan düşünceler bütünü. insanlar; okumasıyla(boşuna kitap okuyun demiyoruz!), gözlemiyle , muhakeme yeteneğiyle , çevresiyle , idolleriyle vb. birçok vasıta ile bu, buna benzer , bununla alakası olmayan ve tam tersi düşüncelere mensup olabilir. özelde oluşmuş bir durumu, genele indirgemek bence yanlıştır.bu tüm düşünceler için geçerlidir. bence ne mi olmalı? herkes önce insan olmalı! erdemli toplum gibi bir ütopyaya inanıyorum. insan, önce insan ve insanlık nedir öğrenirse zaten ne bir düşünceye veya topluluğa ait olma ve birbirini karalama çabasına düşmez. siyasi partiler ve/veya rantlar olmaz. insanın içgüdüsü erdemli olmaya yönlenir. dediğim gibi bu bir ütopya ama ben bu ütopyaya uygun yaşamaya çalışıyorum. bence insanlar da buna uygun yaşamaya çalışarak-inanarak başarının yarısına ulaşmış olurlar. insanlık yanına kar kalır.

'yazar(ben); herhangi bir siyasi fikre, düşünsel topluluğa, düşünsel akıma, siyasi partiye bağlı değildir. yine yazar(ben);burada mesaj kaygısı değil, öz düşüncelerini algılatma kaygısı taşımaktadır.'

tr.wikipedia.org/...)

gördüğüm kadarı ile kutup sözlükte bolca destekçisi olan düşünce. keşke alem sözlük günlerinde de bu kadar çok olsaydık da tek başıma götümü yırtmak zorunda kalmasaydım.

1789.. soğuk bir yıl.. frenk denen millette sular fokurdamakta. bir kaltak var sarayda türlü kevaşelikler yapmakta. buna karşı olanlar da sokakta verip veriştiriyorlar bu orospuya. (ki haklılar)
güzel kardeşim senin bugün milliyetinden övünmen işte bu orospu yüzünden. ulusları bir arada tutmanın tek yolu sen frenksin sen almansın sen türksün sen kürtsün demek. milliyeti için ölen kerizler bulmak kolaylarına gelmiş yani. kullanılıyorsun evladım yapma.

Bir toprağı vatan yapan düşünce. Milliyetçi temellere dayanmayan toplumların yaşam süresini görebiliyoruz.
Şeytanlık değildir, yeryüzünde ki cennette değildir. Milletini sevmektir, fazlası değil.

idealist düşüncenin bir ürünüdür. biz idealist düşüncenin temelini, düşüncenin maddeyi yarattığı yanılgısı olarak kabul etsek de bu aynı zamanda bağıntılarından kopuk düşünce anlamına gelir ve tüm düşünce alanlarına yayılır.

milliyetçilikte idealizm nerede ortaya çıkıyor? kültürel olgu ve olayların, insan kişiliğinin doğuştan, genlerle geldiği düşüncesi milliyetçiliğin esas yanılgısıdır.

genlerden yalnız içgüdüler gelebilir. bu içgüdüler insanda içtepi halinde bulunur. bundan daha önce bahsetmiştim. insana dair olan bütün kültürel birikim doğduktan sonra öğrenilmektedir. hiçbiri insanda hazır halde bulunamaz. düşüncenin nasıl öncül olarak alındığını burada görebiliriz.

daha önce şöyle yazmıştım başka bir sözlükte:

"dünya neden ülkeler halinde yaşıyor? ülkeler tam olarak ne işe yarıyor? peki ülkeleri tamamen ortadan kaldırsak ne olur?

kültür farklılığından çok bir şey değişmez aslında. demek ki farklılık ülke sınırlarından değil kültür farklılığından kaynaklı. bu da yaşanılan yere göre değişiyor.

ilkel insanın daha bir kaç kilometre ötesinden haberi yoktu. antik mısırdakiler nil ve çevresini tüm dünya zannediyorlardı. gökyüzünün iki taraftaki dağların üzerine oturtulmuş kubbe olduğuna inanıyorlardı. yeni bir kavim ile ilk tanıştıklarında, onların insan olmadığını düşündüler.

onların tüm dünyası bir nehirden ibaretti.

daha sonra toplum ilerledikçe, teknik ilerledikçe, insanlar yeni topluluklarla tanıştılar. yeni kültürler yeni diller gördüler. denizlere açıldılar.

onların dünyası da denizler kadardı.

sonra binlerce yıl geçti. insanlık yine ilerledi. sonunda dünya'nın dört bir yanını keşfe çıktılar. yeni kıtalar yeni kara parçaları keşfettiler.

onların da dünyası okyanuslar kadardı.

sonra insanlık yine ilerlemeye devam etti. insanlık büyüdükçe büyüdü. dünya dar gelmeye başladı. insan aya çıktı.

gördüğünüz gibi insan gelişiyor, insan geliştikçe dünyası büyüyor, aynı zamanda dünyamız küçülüyor. insan toplumsal bir canlı. iletişim onun için temel bir gereksinim. dünyamız genişledikçe, dünya küçülüyor, çünkü insan iletişim yöntemlerini de sürekli geliştiriyor, çünkü buna ihtiyaç duyuyor.

artık insanlık bir insanın yaşamına sığmayacak kadar büyük. ama bir insan onlarca dil bilebilir. bir sürü kültürü öğrenebilir. binlerce yıllık tarihi öğrenebilir. kitaplardan, geçmiş insanların deneyimlerine ulaşabilir. insan insanlığını öğrenebilir. insan doğayı, evreni öğrenebilir.

kültürel farklılıklar farklı doğal koşullarından kaynaklanıyordu. sonraları kültürel farklılıklara farklı toplumsal koşullar da kaynak olmaya başladı. ama insan hem doğayı hem toplumu düzenleyebilir. üretebilir çünkü.

bir kutup ayısı yalnız kutuplarda yaşar. bir deve yalnız çölde yaşar. çünkü doğal koşullara uyum sağlarlar.

insan emeği ile her yerde yaşar. kutuplara gidip ayının postunu sırtına geçirir. ya da klima taktırır.

aynı şekilde toplumsal koşulları da üretme gücü insandadır. tabii bu üretimi başkalarına bırakmayıp, rüzgarda kendini salınmaya bırakmayıp, ipleri eline alan ve bilinçli yaşayan insan.

bu koşullar altında kültürel farklılıklar ortadan yavaş yavaş kalkacak. insan bilimin ışığında yaşamaya başlayacak. insan zaten beraberce yaşamakta. kapitalizm tüm dünyayı sömürme hırsıyla bizi birleştiriyor. dilimiz zaten başka dillerden bir sürü kelime içeriyor. kavramlarımız, fikirlerimiz, en basitinden antik yunana dayanan bir çok şey içeriyor. ki arap bilimi de antik yunandan çok esinlenmiştir. sonra avrupa araplardan antik yunanı yeniden öğrenmiştir.

şu anda hala bu farklılıkların bu seviyede bulunmasının esas sebebi kapitalizmdir. dünya insanlarının sömürülebilmesi, birbirlerinden ayrı kalmalarına bağlıdır. sen zannediyorsun ki bütün diğer halklar senin düşmanın. ülkendeki problemlere millet ayrımından bakıyorsun. o yüzden göremiyorsun ki esas problem kapitalizm. ermenisi de eziliyor yunanı da türkü de kürtü de amerikalısı da avrupalısı da. ezen ve ezilenden başka ayrım yok.

önce sınıflar kalkacak bence ortadan.

yani sınıflar ortadan kalktıktan sonra bir gün ne millet, ne ülke, ne devlet farkı kalacak. insan eşit ve beraberce yaşayacak. bu bir ütopya değil zaman meselesi. bazı şeyler bin yıl sürebilir. insan hayatı böyle şeyler için çok kısa."

milliyetçiliğin karşıtının yanlış algılandığı da bir gerçektir. bütün milletlerin kültürlerine tamamen karşı çıkmak üzerinden işlemez milliyetçilik karşıtlığı. benim örneğin türk kültüründe sevdiğim bir çok unsur vardır. bu kültürün içerisinde yaşadığım için de kişiliğimin büyük kısmı bu kültüre göre şekillenmiştir. bu kültürler ileride kaynaşıp birleşse dahi tarihi olarak milletlerin kültürel değerleri önemli kalacaktır. bize düşen bu kültürler içerisinde doğru ve yanlışları ayırt edebilmektir.

milletler arası görebildiğimiz tüm farklılıklar temelde kültür farklarıdır. genlerle alakası yoktur, doğuştan gelmez. bir ermeni bebeğini alıp türk gibi yetiştirirseniz ve ona ermeni olduğundan hiç bahsetmez, hatta ermeni kültürüne dair hiçbir şey öğretmezseniz, ermenilerin varlığından bile habersiz yaşayabilir.

kendi milletinin kültürünü sevmek, kendi ülkenin insanlarını sevmek milliyetçilik değildir. bu da yanlış bir algıdır. zira milliyetçilikte sevilen şey milliyetin, mesela "türk" olmanın ve "türk" lerin kendisidir. bu derece bir soyutlama, bu derece bir idealizmdir milliyetçilik.

Çoğu kez ırk, dil ve din üzerinden temeli atılan, bence bu haliyle dünyanın en siktiri boktan ideolojisidir, ki ideoloji olmadığını savunanlar da vardır.

Bu konuya kafa yoranlara, Ernest Renan'ın What is a Nation (Millet Nedir) adlı makalesini okumalarını tavsiye ederim, internette İngilizce'sini de Türkçe'sini de bulmanız mümkün.

Yine millet düşmanına dert olmuştur. Bir şeyin ne olduğunu anlamadan "siktiri boktan" diye tabir etmek nasıl bir mallık ürünü, böyle bir zeka hangi genetik miras ile oluşmuş, yoksa bir mutasyon ile mi meydana gelmiş anlamak güç.
Daha dini ideolojiler ile milliyetçiliği bir tutup burada konuşmakta harika bir kafa.

ad hominemlere başvurulmadan tartışılması gereken milyarlarca trilyonlarca konudan sadece bir tanesidir.
Yani diğer türlü en az savunduğunuz şey kadar siktiri boktan bir hal alıyorsunuz, insan sikmeye kıyamıyor savunduklarınızı.

her türlüsünden kaçınılması gereken algıdır.

milliyetçilik osuruk gibidir, herkes kendisininkinin daha güzel koktuğunu düşünür. (link: bakınız>> : scontent-a-fra.xx.fbcdn.net/...)
*George Bernard Shaw

sabah akşam kötülenen, durmaksızın yapısına sallanan bir dünya görüşü.

evet tü kaka. çok pis.

hadi biraz daha üstüne gidelim.

Irkçılık olmadığı sürece, Safiyane duygular dahilinde temiz bir duygudur. Insanları birleştirir. Fakat kendi ırkını üstün görmek, başka ırkları düşmanlaştırmak, kindarlaşmak, kendi eksikliklerini görmezden gelmek gibi hasletler hastalıklıdır.

tümünü gör

↑