kayıt

kutup itiraf

  1. 1420
    ciddi ciddi hayatımda kafayı yedirten bi konudur. siktir lan diyecek varsa hür iradesidir.

    bundan 4-5 sene önce ilk çalıştığım yerin arka tarafında bulunan ev yemekleri restoranında her gün öğlen yemeğimi yerdim. gel zaman git zaman gözüme sürekli o bölgede takılan bir adam ilişmişti. ama adam klasik şarapçı, allahı kaymış, pis paçavra bi herif. ağız göz leş, üst baş desen öyle. saç sakal böcek tutmuş vs. standart homeless guy der dururduk.

    neyse, yine bi gün restoranda yemek yiyoruz, bu adam da çıktı geldi. gayet normal bir müşteri gibi, masaya oturdu. o restoranın sahibi (ki kendisi yarı italyandır, anasından dolayı) altuğ abi, buyrun dediğinde, inanılmaz düzgün türkçesi ve naifliği ile, "sizden menü rica edebilir miyim?" tarzı bi ifade ile menü rica etti. biz de gülüyoruz falan, kamera şakası gibi herif. ya da birileri bizi kekliyor falan. neyse karar verdi ne yiyeceğine, siparişini altuğ abi getirdi kendisinin, ki para alacağına değil sevaptandır diyerek ama tabi adama baştan bunu söylemeyecekti, adam inanılmaz bir sofra adabı ile yemeğini yedi, ve hesap rica edebilir miyim lütfen dedi. biz tabi kopucaz, ama kopamıyoruz haliyle herifin yanında.

    neyse altuğ abi adamı para almayacağını bildiğimden yine de sınama amaçlı x lira dedi, adam cebine elini bi attı hayatımda öyle tomar para görmedim. dedik ki bu adam ne ayak? hırsız falan mı vs? ben ücret talep etmiyorum denmesine rağmen ısrarla hesabı ödemek istedi ve ödedi. tam çıkacak dedik ki, abi sen bi dur.

    türkçen, hitabın, sofra adabın, bunca paran? sen ne ayaksın abi? dedik.

    işte hikaye burada başlıyor. bu adam zamanında amerikada yaşayan ve orada aşırı derece zenginleşmiş, zincir şirketler kurmuş, vergi listelerine girmiş bi herifmiş. tam hatırlayamıyorum ama sanırım tavukçulukla ilgili bi işi varmış. neyse her şey süper, para mara, amerika, eş çocuk vs. sonra amerikalı bazı mafyaların tehditlerini almaya başlamış, ismi duyulmaya başlanınca oralarda. ciddiye almamış pek. bi gün adamın çocuğunu kaçırıp kafasını koparmışlar ve karısını da tecavüz edip öldürmüşler. bu adam da kafayı kırmış oralarda elde ne varsa, ama ne varsa alayını satmış. bu tabi özet, daha başka şeyler de anlatmıştı.

    ha diyeceksin ki madem sattı onca para burada kral gibi yaşar tekrar, kardeşim adam akli dengesini sıyırmış! hayatında görmeyeceğin tomarla parayla gezen adam sokaklarda homeless guy olmuş. neden çünkü sıyırmış herif. ingilizce desen, bizim neredeyse native'im ben yeaa yavşaklığımızı götümüze sokacak düzeyde zaten.

    tam bir benim için, "önyargı" konusunun dr.a tezidir bu herif.

    Edit: fahri sözlük modları yazar arkadaşların tepkileri nedeni ile girdi minimal kutup roman başlığından buraya bizzat tarafımca taşınmıştır.
  2. 1421
    ben ibneyim.
    • Adamlıkta bugün.
    • Ahahahah reis sen nerelerdesin be amkajsha
  3. 1422
    2005 senesi. orta 2'ye gidiyorum. o gün okula aşıcıların geleceğini öğrendim. hiç sevmem hatta diyebilirim ki o yaşlardaki en büyük korkularımı sıralasam ilk üçe rahatlıkla girer.

    neyse dersin ortasındayız kapı çaldı baktık bunlar beyaz beyaz önlükleriyle girmeye başladı içeri. bunların önlükleri beyaz diyorum ama benim suratın da o önlüklerin renginden çok bir farkı yok.

    sıra sıra olmaya başladık. ilk sırada olduğum için ilk bana yaptılar. zaten her zaman böyle olmuştur. bütün korku aşıyı yiyene kadar.

    neyse bütün sınıfın aşısı tamamlandı derken bi baktık bizim alper aşı olduktan sonra garip garip bakıyor etrafa. düştü düşücek demeye kalmadan adama baygınlık geldi sıraya zor attı kendini. hayır her sınıfta aşıcıların geleceğini öğrenince 'sen korkuyor musun yoksa ben hiç korkmam' diyen bir özgüven dolması vardır ya. o da bunlardan biriydi esasen.

    bütün sınıf başına toplandık ama çocuğun durum felaket. gözler kızarmış, titriyor amk. arkadan hoca dürttü beni dedi git tuzlu bişeyler al çocuğa tansiyonu düştü heralde. ben de ne bileyim gittim bi sade crax aldım geldim.

    sınıfa girer girmez alper'in yanına gittim biraz daha iyi gibi ama halen tam kendine gelmemiş. bıyık yerlerinde boncuk boncuk ter damlacıkları oluşmuş felan. crax paketini açtım bir tane uzattım içerisinden.

    bir an elini kaldırdı ben sandım kendini yelliyor, serinlemeye çalışıyor. yok beni çağırıyormuş meğerse. usulca yaklaştım, kulak deliğimi ağzının dibine kadar sokuşturdum ve bana duyunca dumura uğradığım o tılsımlı cümleyi kurdu alper.

    "baharatlısı yok muydu amına koyduğum?"

    bozuntuya vermedim. gözlerimi yerden ayırmadan sağ elimle omzuna iki kez yavaşça vurdum. iyi olacaksın anlamında bir vuruştu bu. etrafımdakiler allah razı olsun dediğini sandılar.

    daha sonra bu olaydan kimseye bahsetmedim. alacağın olsun alper. kadir kıymet bilmez alper.
  4. 1423
    azar işitmeye oldukça alıştığım bir dönemdeyim. ikaz edilirken, içimden ritimli bir şekilde siktir pezevenk diyorum dışımdan da haklısın abi. geçen gün karıştıracak gibi oldum başımdan kaynar sular döküldü.
    • Dostum yeni mi atıldık iş hayatına yoksa biraz dalgın mıyız
    • yeni atıldık ve bir miktar dalgınlık....
    • Ümstad siktir et o yeni başladığın için öyle bende 3 senedir farklı piyasalardayım fakat aynı ruh halindeuiz birimizden birisi bu ruh halinden çıkarsa bilgilendirsin öptüm ...
    • güzel anlaşma ben de öbdüm
  5. 1424
    Bir insanla konuşmak istemediğim zaman ben uyuyorum diyip uyumam.
  6. 1425
    dün öğlen saatlerinden beri ölü gibiyim. ne yediğim içtiğimden ne uykumdan ne başka bir şeyden zevk alıyorum. zaten 4 saat falan uyudum dün gece. ve bugün çok yorulmama rağmen çok kısa süre uyudum eve gelince.

    üniversite hayatım boyunca her dönem bütünlemelerim oldu, alttan derslerim falan oldu ama hiçbir zaman okulu uzatma gibi bir ihtimali göz önüne getirmedim. ilk iki sene büte kalırdım ama bütte geçerdim dersleri. yatay geçişten sonra çok zorlandım. orada büte kaldığınız zaman %90 geçiyordunuz. burada baktım ki durum tam tersi. büte kaldıysan bütte de kalıyorsun. yine de fena atlatmadım. geçen seneden toplam 3 dersim kaldı bu seneye. bu sene dönem dersleriyle birlikte alttan olan 2 dersimi de sorunsuz verdim. bok gibi bir sene geçirdim. haftanın 4 günü üniversiteye, 3 günü dershaneye gittim. bunun yanında üniversiteye gittiğim günlerden birinin yarısında staja gittim. staj için her hafta hazırlık yapıp rapor yazdım. dershane o 3 günümün tamamını alıyordu zaten. evden kampüse gidip gelmem 2 saatimi alıyor. yani tüm senem dershanede, kampüste, yollarda falan geçti. dershaneye gittim ama evde hiç çalışamadığım için kpss'ye çalışamadım. evde kalan kısa zamanımı üniversite derslerine harcadım. ha yine de iyi değerlendiremedim zamanımı. sözlükte falan çok vakit geçirdim ara sıra. sonra öylesine girdiğim ales'ten 90 puan geldi, yine ümitsiz girdiğim kpss'den 82 puan geldi. bok gibi bir sene geçirdim ama sonu güzel oluyor herhalde dedim. dedim de...

    şu alttan olan derslerimden birinin finaline çalışamadım, yapamadım ve bütünlemeye kaldım. zaten final sınavı başladıktan dakikalar sonra anlamıştım büte kaldığımı. zoruma gitmedi o yüzden. yalnız hafiften tırsmaya başladım. son sınıfım sonuçta. seneye alma şansım yok. okul uzayacak ciddi ciddi. daha önce hiç bu kadar ciddi gelmemişti. bütünlemeye çalıştım. sınav da beklediğimden kolay geldi. yaptım. hoca çok insafsız davranmazsa geçerim diyordum. hoca sınavı hemen sonraki gün açıklandı. işte o notu gördüğümden beri kendimde değilim. 1 puanla kaldım. 1 puan ya. tek 1 puan. inanamıyorum. ve biz bütünleme sınavından sonra hocayla konuşmaya gittik benim gibi tek bir dersi kalan arkadaşlarla. durumumuzu izah ettik. ben elimden geleni yapacağım falan dedi. 5-10 puan eksik olduğunda ben tamamlıyorum dedi. ve beni 1 puanla bıraktı. inanamıyorum. hâlâ düşününce elim ayağım titriyor. beynim durdu. düşünemiyorum. yarın mezuniyet törenim var ama bir gram istek yok içimde. tek bir sınava kaldı kaderim. ve o sınavın barajı daha yüksek. bütünlemede beni 1 puanla bırakan insan tek ders sınavında o notu verir mi bilmiyorum. ve şöyle bir şey var ki neredeyse 3 hafta sonra (tek ders sınavından 1 hafta sonra) öğretmenlik alan bilgisi sınavım var. benim yemeden içmeden ona çalışmam gerekiyor. hatta bu dersin bütünlemesinden çıkıp kütüphaneye test çözmeye gittim ben. bugün hocayla görüşmek için 5 kez ayrı saatlerde odasına gittim. dershanem ve mezuniyet provam vardı. aralarda kaçıp kaçıp odasına gittim. 17 kilometre yol yürümüşsün yazıyor telefonumda. 4 saat uyudum ve oruçluydum. güneşte yürüdüğüm için şu an suratım kıpkırmızı. ve her gittiğimde hocanın kapısı kilitliydi. konuşsam da fayda etmeyecek ama konuşmazsam içimde kalacak. şimdi millet yarın ne giysem diye düşünürken ben hocayı nasıl yakalarım da konuşurum diye düşünüyorum. ales puanımı, kpss puanımı, yatay geçişle geldiğimi, her şeyi söylemek istiyorum sözlük. bir şey değişmeyecek ama söylemek istiyorum.

    şimdi ben tek ders sınavından da kalırsam nasıl kaldıracağım bunu ya? bu sene yollarda geçen zamanımı, dershaneye harcadığım parayı, güneşte yürümekten oluşan amele yanıklarımı, ales'ten aldığım o puana rağmen yüksek lisansa başvuramamış olmamı düşünüp nasıl kahrolmayacağım? ben atanamasam bile ücretli öğretmenlik, özel okul falan diyordum. mezun olamamak demek bunların hepsinin yatmsası demek. ben 4 sene öğrenim kredimle geçinmeye çalıştım aileme yük olmamak için. hiçbir gelirim olmadan nasıl geçireceğim aylarımı? tek ders sınavına çalışacağım ama bu ders, bu hoca sadece çalışmakla geçilebilecek şeyler değil. bütünleme sınavında gerçekten yapabileceğimin en iyisini yaptım. ve şimdi tek ders sınavına çalışıp alan sınavını bırakmak demek atanma şansını kaybetmek demek. çok kritik bir dönemdeyim o sınav için. kafayı yiyeceğim ya. nasıl çıkacağım bu işin içinden? buraya yazmazsam rahatlamayacakmışım gibi hissediyorum. sizin elinizden bir şey gelmeyeceğini biliyorum ama dökmek istiyorum içim işte. affedin.
    • Reis bu birden karşıma çıktı hayırlısıyla bitti mi merak ettim
  7. 1426
    İkinci itirafım...
    Kendi evimde ve kendi yatağımda aldatıldığım gün tam 4 saat bekledim uyanmalarını sevgilim ve en yakın! arkadaşım benim yatağımda fosur fosur uyurken sarmaş dolaş yatağın ayak ucunda ki koltukta tam dört saat iki paket sigara bitirmek suretiyle gıkım dahi çıkmadan oturdum.. Saldırmak ve uyandırmak bi alternatif değildi.. 4 saatin sonun da gözlerini açtıkları anda benim acım sinirim ve öfkem ve aşkım bitmişti.. Tabi ki kafalarına benden bir iz bırakmadan çıkmadım.. Birine bardak birine küllük fırlattım.. O Zaman'dan sonra da hep kolay insan kırabilen insanlardan kolay vazgeçebilen biri oldum.. Ondandır bu kanı bozukluğum kimselere güvenmeyişim.. Zaman Zaman tehlikeli oluşum hep böyle insanlar yüzünden..
  8. 1427
    "Kendimi uzun yol şoförü gibi hissediyorum. Geri dönesim var, yolu yarılamışım. Şarampole yuvarlanasım var, araç benim değil."
  9. 1428
    tarih 02.04.2013

    sevgili ev arkadaşım* ile birlikte felekten bir gece çalmak üzere alkol almaya karar verdik. bir süre bira ve şarap arasında ikilemde kaldık ve sonunda tercihimizi şaraptan yana kullandık. lakin sevip sevmeyeceğimiz konusunda şüpheliydik. zira ben hayatımda yalnızca bir kez içmiş* , arkadaşım ise hiç denememişti bu şarap denen içkiyi.

    velhasıl, tam 31 lira verip bir üzüm şarabı aldık. sonradan malamat* olmamak için bir de tirbüşon aldık. ilk yudumu ev arkadaşım aldı. fekat beğenmeyerek, bardağı kenara itti. ben ise verdiğimiz paranın ziyan olmamasından yanaydım. kararlıydım. o şişe o gün bitecekti. ilk bardağı, tadı bana biraz nahoş da gelse içmeyi başardım.

    sonra dedim ki, madem içiyorum kafam az dumanlansın da bir anlamı olsun. bir bardak daha içtim. halen amacıma ulaşmadığımı düşünerek bir bardak daha doldurdum. bu seferkinin tadı nedense gayet hoş gelmişti bana. "kafası yokmuş la bunun" diyerek bir bardak daha içtim. şişe bitmişti. fakat bir süre sonra ev arkadaşımın bir kenara ittiği şarap geldi aklıma. içmeliydim. gittim ve onu da dikledim. evet. başarmıştım. şarap tamamen bitmişti.

    amacıma ulaşmanın mutluluğuyla haxball oynamaya başladım. bir an odaya göz gezdirdim. o da ne? odadaki tüm eşyalar dönüyordu. hem de pervasızca. o an dedim ki: "şarap çarptı aq". o gece söylediğim tek mantıklı söz buydu belki de.

    birden içimde uyanan dışarı çıkma hissi ise, ev arkadaşım tarafından etkisiz hale getirildi. sonra yatmaya karar verdim. bir süre sonra çişimin geldiğini hissettim. aniden ayağa kalkmamla dengemi kaybederek yatağa düşmem bir oldu. tam o anda "pat" diye bir ses duydum. aynı anda da birden yatakta garip bir şekle büründüm. sırtım aşağı indi, götüm yukarda kaldı falan...

    galiba yatak çökmüştü. lakin o an sikimde bile değildi. bir kez daha kalktım ve çişimi yapmayı başardım. artık uyumaya hazırdım. ama nafile. uykum gelsin diye tenten serimin "tenten ve pikarolar" adlı bölümünü açtım. fakat hiç bi bok anlamadım. sert bir şekilde kapağı kapattım ve bilgisayarı yere koydum. sonrasını hatırlamıyorum. uyudum galiba.

    kıssadan hisse: yiyiniz, içiniz lakin bokunu çıkarmayınız.

  10. 1429
    kendimden ümidi öylesine kestim ki içimde bulunduğum durum acı bile vermiyor. kendimi hep çok rahat yükseltebilirken, ilk defa yükseltmek istemiyorum. neşem yok, pozitifliği de tükettim; büyük bir depresyona ilerliyorum. belki son 5 senedir maksimum 3 saatliğine girdiğim bu duygu durumunu nasıl atlatacağım, bilmiyorum. yıllar boyu sabredip beklerken, zaman bana değmeden geçti. ıska geçti sözlük.
  11. 1430
    Babamın akciğer kanseri olduğunu öğreneli 5 saat oluyor. Hatta 5 dakika kadar geçiyor. Bunu bilen iki kişiden sadece biriyim ve diğeri üvey annem. Zaten onlar da babamla ayrılar. Üvey annemden olan kardeşim intihara girişmiş. Sebebi ise babamın tehditleri.
    Karahindiba en sevdiğim çiçeklerden biridir. Babam delidir biraz. Karahindiba çiçeğinin tohumunun suyunu içtiğini iddia ederek kendini tedavi etmeye çalıştığını, hatta kanserdeki ilerlemeyi durdurduğunu ve gerilemeye başladığını söyledi.
    Babama inanmıyorum. Bu benim için büyük bir hadise.
    Sebebi ise babamın dile kolay 18-19 yıldır her zaman bu şekilde davranarak insanları kendine acındırmaya çalışması. Bana göre, sözde kanser olduğunu söylüyor ve insanları kendine acındırıyor. Aynı zamanda hastalığın tedavisini bulduğunu söyleyerek zamanla iyileştiğini söylemesindeki sebep ise; önce insanların kendisi için üzülmesi daha sonra da bu süre zarfında onların iyi niyetini kullanabilmek.
    Bilmiyorum sözlük, neredeyse hiç iyiliğini görmediğim gibi, aksine kötülüğünü gördüm hep.
    Borçluları beni ararken, eve ben de evde olduğum halde kadın atarken, onun yüzünden tanıdığım herkese boyun bükmek zorunda kalırken, bana "annenle beraber sen de ölseydin, sana vereceğim parayı kendim yerdim" derken hiç üzülmeyen babama karşı bu durumda ne hissetmem gerektiğini bilmiyorum. Taş çatlasın annemin mezarına da 5 kez anca gidebilmişimdir.
    Üzülmem mi gerekiyor, sevinmem mi yoksa şaşırmam mı bilemiyorum.
    Allah'ın takdiri ilahisi mi bilmiyorum.
    Sadece uzun bir süre uyumak, depresyona girmek, insanlarla konuşmamak, onlara bana nasılsın diye sorduklarında "iyiyim" dememek istiyorum.
    Kafamın içi her zamanki gibi karışık bir dosyalar arşivi gibi.
    İçim daralıyor. Bunalıyorum. Sakin kalmayı, yalnız kalmayı, kafamı düzene sokmayı seviyorum ama bu kez yapamıyor gibiyim.
    Beynimin içindeki dosyaları tıpkı portföylerimizde bulunan arkası boş, ne yapılacağı bilinmeyen kağıtlar arasına itiyor gibi hissediyorum. Sınava 70 günden az bir zaman kalmışken ne kadar yolumda gideceğim bilmiyorum.
    Şu an beraber kaldığım amcam, yengem ve babaannem ile aramız pek iyi değil.
    Amcam başka bölüm kazanırsan sana destek vermeyeceğim diyor.
    Para durumum çok iyi olmadığı için bugün yetim aylığı başvurusuna gittim. Gittim fakat, görevli eve giren maaş miktarını söylediğinde utancımdan yerin dibine girdim.
    Evimize ayda 11 bin lira para giriyor. Küsüratsız bu şekilde. Kaba taslak toplamı yani.
    Kayıtlı bir araba var, evimiz babaannem üzerinde, doğalgazlı.
    Bu zamana kadar böyle bir şeyden hiç haberim olmamıştı.
    Adam tamamen iyi niyetle yaklaşıp bana yardım etmeye çalışsa da o bilgileri kağıda aktarırken yazdıklarını okumak beni yerden yere vurdu.
    İşlem gerekliliği olarak evde bulunan mülkü yazmak zorundaydı ve adam her yeni satıra geçtiğinde kalem sanki kafama vuruyor gibiydi.
    Çok utandım sözlük.
    Benden daha çok ihtiyacı olan kimselerin alması daha normal.
    O kadar istemedim ki o bursu. Bin pişman oldum. Bir hışımla kendimi kurtarmak, geleceğime dokunmak için burs almak amacıyla çıktığım eve dönene kadar hangi sokaktan geçsem ağaçlar, çiçekler kınadı beni sanki.
    Kafamın ağırlığı altında ezildim. Eziliyorum.
    Zorlanıyorum. Ağlamak istiyorum fakat başaramıyorum. Bayılmak istiyorum. Uyandığımda hatırlamamak hiçbir şeyi.
    İyi geceler sözlük.

  12. 1431
    Küçükken yani bi 6-7 yıl önce bu metin2 falan tutulduğu sıralar bir komşunun evinde bir oyuna kaydoldum.
    Sonra o komşunun veledi gelip de bu oyun paralıydı, arkadaşımdan 400 lira istediler falan demişti.
    Hayatımda bu kadar yoğun korku hissettiğim çok az olay var.
    Ödüm kopmuştu, sevmediğimi iddia ettiğim fakat daima suç ortağım olan kardeşime anlatabilmiştim sadece.
    Babam öğrenirse beni keserdi, en iyi ihtimalle.
    Sonra allaha dua edip o oyun benden para istemesin diye 1 ay boyunca bildiğim tüm duaları okuyacağımı söyledim.
    Öyle bildiğim tüm dualar da 9 tane falan olooom!
    Her neyse okudum da çünkü allahla şaka olmaz, para mara da istemediler, şükür.
    Yani o zaman çok korkmuştum, hala o korkuyu hatırlıyorum.
    Bu ödlekliğimi paylaşmak istedim sizinle. Birçok anımı itina ile hafızamın en derinliklerine yollarken bunda başarısız oldum, unutamadıklarımdandır.
  13. 1432
    Size birtakım itiraflarda bulunacaktım ama vazgeçtim. Belki daha sonra.

    Her neyse şimdi en sevdiğim konu yani benden bahsedelim, mesela mükemmelliğimden mesela yüce allahın muhteşem güzelliğini bana yansıtırkenki cömertliğinden...

    Şaka bir yana belirtmek isterim ki, bana hiçbir şeyi sevme hakkı vermediler ben de kendimi sevdim. İncir reçeli benim.

    Psikolojik buhranlardayım yine. Fakirliğim sağlığımı, psikolojimi, her şeyi etkiliyor ve kendimi sürekli fütursuzca para harcarken buluyorum.

    Neden bu kadar net geçişler yaptım bilmiyorum ama Muazzam gündüz uykumdan ziraat bankasının mesajıyla uyanmam bende afet etkisi yarattı. Evet afet hoca.

    Havalar da soğudu zaten, Erzincan'ın ayazı da fena. Evi falan da özledim. Evet, evi; evimizin tuvaletini bile özledim.

    Gidip burç yorumu falan okuyayım da hayata karşı umut dolayım, hiç derdim yokmuş gibi.

    Neyse mübarek cumanızı kutlarım. Evet, Afrika da dahil.
    • ya muazzam entiry olmuş bu. bazı yerlerde "aha lan benim gibi" dedim. en çok da 2. paragrafta dedim bunu ltövotöhpröfm
  14. 1433
    kitapçıya her gittiğimde pucca ve elif şafak kitaplarından birkaçının sayfalarını yırtıp öyle çıkıyorum.
  15. 1434
    benim bir yiğenim var, allah bağışlasın dünya tatlısı 7 yaşında bir kız çocuğu.

    geçenlerde abi beni bakkala götürür müsün çikolata alacağım dedi, kıramadım tuttum elinden götürdüm bakkala.

    hangisinden istiyorsun dedim, attı elini aldı çikolatayı. 90 kuruştu çikolatanın fiyatı. 1 lira verdim eline, hadi ver parasını da gidelim dedim. uzattı bakkalın sahibine, elinden tuttum hadi gidelim dedim. bir dakika abi para üstünü vermedi dedi. bakkal hemen atladı tabi ordan, 10 kuruş için mi bekliyorsun diye. yeğenimin verdiği cevap aynen şu şekildeydi; amca benim 10 kuruşum eksik olsa sen bana bu çikolatayı vermeyecektin, neden para üstünü isteyince şaşırdın ki?

    evet arkadaşlar, insan bazen kendini olduğundan daha büyük görebiliyor gerçekten. ancak gerçek şu ki, 7 yaşında bir kız çocuğundan bile öğrenecek çok şeyimiz var hala.
  16. 1435
    forum bornova'ya gittim, arabayı park edecek yer bulamadım. derken bir baktım tam iki hayvani arabanın arasında boş bir yer var. herhalde arabaları çizmekten korkup park etmemiş kimse. hemen gittim park ettim. arabadan çıkmak için kapıyı açmadan önce telefonda bildirimlere bakayım dedim. tam o sırada araba kaymaya başladı. el freni çekik, ne yapsam bilemedim.

    sikeyim. beni "90 ile gittikleri trafik"ten ayıran tek şey; iki metre genişliğinde çim alan. hemen telefonu fırlattım , el frenini bilmem neyi kontrol ediyorum, freni deniyorum, direksiyonu kırmaya çalışıyorum falan. eğer başarılı olamazsam diye yoldan geçenleri uyarayım diye de kornaya asıldım. kapıyı hafiften açtım eğer yola girerse araba son anda kaçayım diye. beni o şekilde hayal edin.

    detaylı anlattığıma bakmayın tüm bunlar 4-5 saniye içerisinde oldu. sonra araba durdu tekrar. ben neye uğradığını şaşırmış şekilde etrafa bakarken olup biteni anlamam için 5 saniye daha geçmesi gerekti. arabamın iki yanındaki arabalar aynı anda park yerinden çıkmaya başlayınca benim araba ileri gidiyormuş gibi gelmiş. arabasını park ettikten sonra kornaya basıp deli gibi hareketler eden şahsımı görenler ne düşündüler kim bilir?
    • yahu arkadaş, gece gece hiç gülesim yoktu. bu sınav stresinde ilaç gibi geldin ya. allah senden razı olsun :) fıkra diye anlatsan kimse garipsemez.
  17. 1436
    odadaki kara sinek çıksın diye camı açtım odaya 2 karasinek daha girdi. beyin mi hayır kullanmıyorum..
  18. 1437
    şantiyede sahada çalışıyorum işim gereği.

    beton dökülürken üzerine işemeye bayılıyorum. çıkardığı buhar çok estetik oluyor.

    altımda çalışan odtü mezunu mühendise sırf ayar olduğum için ara ara cumartesi geceleri nöbet yazıyorum. gecenin bir yarısı ben eğlenirken piçliğine 'nasıl gidiyor' diye telefon açıyorum.

    yıllardır şantiyelerde o kadar erkek arasında çalışmaktan dolayı kadınlıktan çıkmış meslektaşımı her gördüğümde tokatlayasım geliyor ama nasılsın nesrincim derken buluyorum kendimi.

    ben toz çamur içinde sahada dolanırken ofiste bilgisayar başında kahvesini yudumlayan mimarlardan nefret ediyorum. ibneliğine sürekli projeleri revizeye götürmek için pislik yapıyorum.

    hakedişe imza için gelen zengin taşeronları sırf gıcıklık için süründürüyorum. iki beton döküp benim bir yılda kazandığımı 2 ayda kazanıyorlar.

    laf söz dinlemeyen dinozor meslektaşlarıma arkalarından ağız dolusu sövüyorum sonra da oturup karşılıklı çay içiyorum.

    • aferin amına koduğum
  19. 1438
    adım soyadım maalesef afili yalnızlık, soğuk odalar vs. . zamanında elin profesörü bile bunun taşağını geçti. onu geçtim kaba eti sandalyeye yapışmış somurtkan memurun bile suratı değişti.

    belki bir gün özlersin amk.
  20. 1439
    bugün cafede kahvaltımızı yaptıktan sonra kahve içerken anlamına vakıf olamadığım şeyler anlatan yanımda ki hatun kişiye;

    -yahu ne anlatıyorsun amk ? diye sorasım var ama çok tatlı duruyorsun..

    dedim. dürüst olduğumun her zaman farkındaydım ama bu kadar romantik olduğumu bilmiyordum sözlük.*
  21. 1440
    Yaklaşık üç hafta önce bir arkadaş ile pes oynamak için bir mekana gittik, oyuna başladık oynuyoruz. Ben etkili ataklarımla rakibi bunaltıyor gol üstüne gol atıp bir çok pozisyon kaçırıyordum her maç galibiyetle bir sonraki maçları finanse ediyordum, afedersiniz ama zikim taşşağıma denkti, bulutların üstündeydim derken bacak bacak üstüne attığımdan bacağımda bir karıncalanma hissettim ve normal pozisyona geçmek için bir metre kırkbeş santimlik bacağımı kaldırırken ayağımdaki kaba botlar ile play stationa bir koydum tepiği şaaaak diye alet yere kapaklandı, ulan buz kestim. O beş saniye boyunca arkadaş ile bakıştık sonrasında mekanı işletenin bizi görüp görmediğini kestik, fakat oyun devam ediyordu sonra aleti kaldırdık yerine koyduk oyun dondu. Adam pcde takılıyordu biz de hemen hesabı ödedik kaçtık, dışarıda üç tane arka arkaya sigara içtim uzun zamandır böyle bir heyecan yaşamamıştım, ertesi gün keşif için mekana gittik her şey tıkırında aletin akıyor olduğunu görünce ferahladım. Arada bir göt atmak herşeye rağmen güzeldir.
  22. 1441
    Baykuşların kafasının 360 derece değil 270 derece döndüğünü, evcil baykuşumun kafasını 360 derece döndürüp, öldüğünde deneyimledim.
  23. 1442
    kilo almış bir kadına kilo mu verdin sen demek her zaman iş yapar. her zaman da bu taktiği kullanırım. kadın da bunun mutluluğu ve getirisi olan samimiyet ile yok ya aksine aldım der. hem duymak ve demek istediğinizi duyarsınız, hem kalp kırmazsınız hem de laf yemezsiniz.

    kadın bug'u gibi itiraf.

    kadın budu da olur.

    *
  24. 1443
    bi keresinde taksi parası 7 lira tutmuştu ben 10 lira vermiştim taksici bozuk yok helal et deyince 3 liralık daha sürdürüp ilerde inmiştim.

    (bkz: sarhoşken yapılan mantıklı hareketler)

    fakiriz ama saf değiliz çok şükür.
  25. 1444
    yeğenimin oyuncak tabancasını bu sana göre değil deyip sakladım deminden beri oynuyorum aq. meğerse bana göreymiş.