kayıt

kutup itiraf

  1. 26
    hep çişim geliyo ve hep gelen çişimi illa 2 saat tuttuktan sonra tuvalete gidiyorum çok üşengecim lanet olsun. böyle yapınca kendimden nefret ediyorum.
  2. 27
    odamda rulo kağıt ve tuvalet kağıdı barındırıyorum.
  3. 28
    ben o başlıkları ukde olarak vermiştim yahu... sizin hemen açmanızı beklemiyordum... hayır ben de açardım ama sol frame cünüp olsun istememiştim neyse bir kısmını indirdik başlıkları da tazeledik oh mis...

    ayrıca şunu fark ettim ki dışarı çıkınca muazzam başlıklar geliyor aklıma... iyi bir gözlemciyim ve bunları hafızada da tutabiliyorum demek ki... halbuki ezberimi iyi bilmezdim...
  4. 29
    bazen içimdeki kötüyü ortaya çıkarmak istiyorum. içimdeki nefreti kusmak, intikam almak...

    sonra durup düşünüyorum...

    geçiyor.
  5. 30
    bacağımı kırdıktan bir daha halı saha maçı yapabileceğimi sanmıyorum... geçen bir arkadaş çağırdı da bu yaşımda annemden izin istedim gideyim mi diye? hayır istesem giderim biliyorum ama istedim ki o hayır çeksin ve gitmeyeyim... harbiden o sahneden sonra bir daha o yeşillikleri görebileceğimi sanmıyorum... bunu kabul etmek gerek bence...

    ama pes oynarım :D
  6. 31
    bazen oluyor bir anda, sebepsiz belki de sebepli ama önemsiz şeyler, yüzünden hayattan tamamen soğuyorum. yine o dönemlerden birindeyim. her şey anlamsız, gereksiz. ben değersiz, önemsiz. hiçbir şey yapmadan , kimseyi görmeden, dışarıya çıkmadan evimde oturmak, saat kurmadan uyumak istiyorum ama mümkün değil tabi. ben en neşeli anımda bile hayata tam bağlı olamadım o da ayrı bir durum ya. ne itiraf edeceğimi bilmiyorum aslında. sırf yazmış olmak için yazıyorum. öylesine. belki iyi gelir umuduyla.
  7. 32
    2 ay 19. gün bugün ve benim hala canım yanıyor. beni çoktan unuttuğuna dair içimde en ufak bile şüphe olmayan; ama yine de bir ümit" belki o da özlüyordur" dediğim adam için her an ağlıyorum. çok özledim, çok.
    yapma dedim, fevri davranıyorsun dedim.
    peşinden de gittim.
    daha ne yapsaydım ki? sen ne yaptın da sevdim ki ben?

    bu acı geçiyor mu sahi?
    hem yok mu bi' haber alan, gören, duyan falan?
  8. 33
    webcam'de hatunla konuşurken boş bulunup burnumu hatur hutur karıştırmışlığım vardı.
  9. 34
    işsizlik kötü şey. çalışacak iş bulamama durumu da kötü ama ondan bahsetmiyorum burada. işim gücüm yok lan. sabah kahvaltı, akşam yemek dışında düzenli yaptığım bir şey de yok. internet hariç tabi ki. o değil de hep orta çağ strateji nereye kadar dedim 2 gündür hearts of iron 2'ye sardım. rumeli'den bir girdim taa manş kanalı'na kadar yolu var. ama hile yapmadığın sürece türkiye'yle denge politikası dışında yapılacak bir şeyin yok. burada hile yaptığım çok belli oldu ama neyse. yıl 1936* ege'de akdeniz'de uçak gemileri geziyor milletin. sıkıyorsa katıl mihvere. kıta sahanlığı diye bir şey yok sanki. zaten denizlerin kıyısı açığı olayı yok oyunda ama ya boğazlar ne. montrö sözleşmesi var ama önüne gelen geçiyor. uçak uçuruyorlar bir de. oyun da hile yapıyor sanırım. yıl 1938 almanya'nın tümen sayısı 50'yi bulmuyor. yıl 1939 savaş başlamış 200-300 tümeni var. bu ne hız. almanya'yla oynamadım belki gerçekten oluyordur. medieval 2'de moğolları çok abartı yapmışlar lan. 10 tam ordu üstelik yeniçerili, okçulu falan, 1 ordularını zor yeniyor. adamlar 10 orduyla gelse 100 yapar. gavur milletlerle oynayınca da papa karışıp duruyor her halta. kardinal yetiştirip papa yapıyorum ama papa olunca unutuyor bizi pezevenk. bir de prensesler var. unutursan kıyıda köşede yaşı geçti evde kaldı diye mesaj geliyor. üzülüyorum. son kayda geri dönüyorum falan. kitap mı okusam bilmiyorum ki. televizyondaki gibi yatmadan önce 20 sayfa olayı olmuyor ama bende. ne lan öyle 20 sayfa. tadımlık bile değil. koklamalık. bir kitaba başladığımda diğer tüm işleri askıya almalıyım ben. sayfa sayısına göre belirlidir bitmesi gereken gün sayısı. günde 15 saatten hesaplanır. itirafa dair pek bir şey gibi. ama zorlarsam bulurum bir tane. dizüstü bilgisayarım çok eskidi.
  10. 35
    diyecek cok sey var, yazacak nice cumle, arkasindan "gitme" denilmis sevgili. siktir git demeseydim iyiydi.
  11. 36
    işsiz olduğum günleri çaresizce özlüyorum sözlük. ama "seve seve" çalışacağım.

    insan uzun bir dönem yatınca evde artık kalkması gereken dönemde zor adapte oluyor zaten yorucu olan iş temposuna. insanlarla ilişkide sorun yaşamıyorum iyi ki diyorum. yoksa halim hal değildi şu an.
  12. 37
    size itiraf edeceğim pek bir şey yoktur.

    tekerlek sayısı arttıça taşıtlardan korkum artar. bu yeter.
  13. 38
    yazdıklarımı ben yazmasam, kendime troll derdim. ama bunu kabul etmiyorum. istemeden trollüyorum her şeyi, herkesi. trollük içime işlemiş artık. kopamıyorum ki...
  14. 39
    bir keresinde kör kütük sarhoşken şahin k'nın temizlikçi karıyla olan bir filmine bakıp asılmıştım lan! temizlikçi karıyı oynayan kadın okşan okşar diye biriydi. taş gibi kadındı da.
  15. 40
    deli gibi sarhoş olup altıma işemişliğim, ağlamışlığım ve ardından bana sarılmaya çalışanlara da ''sarılmayın beeğ iğrenç kokuyorum ühühü'' gibi tepkiler vermişliğim vardır.
  16. 41
    çok yorgunum sözlük... hayatımın en işli haftası bitmek üzere ve hala işlerim var beklettiğim... görünüşe göre sadece okuluna gitmeyen bir üniversiteliyim ancak o kadar kolay değil... orada almadığım sorumluluğu kat be kat başka yerlerden yüklüyor...

    sözlük keyifle aldığım bir sorumluluk ancak günlük yapılması gereken o kadar çok iş var ki ve bu işlerin kafada planı, onları verirken kullanılması gereken üslup bunlara rağmen beni makine zanneden insanlar falan... hayat bazen haddinden fazla garip...

    son olarak az önce yeşil yol izledim sanırım 7. kez ve john coffey'in idamında ağlayarak aylar sonra gözyaşı dökmüş olabilirim... sanırım insan olduğumu sözlük açıldığından beri ilk kez az önce anladım... bazen sadece ağlarsın :'(
  17. 42
    ben bir malım.
  18. 43
    doğum gününü kutlamaya bile gerek duymadığım facebook arkadaşlarım var... onları o özel günlerinde temizliyorum... benim de doğum günü hediyem o oluyor onlara...
  19. 44
    yuh resmen hiçbir şey itiraf etmemişiim.
  20. 45
    tarih 02.04.2013

    sevgili ev arkadaşım* ile birlikte felekten bir gece çalmak üzere alkol almaya karar verdik. bir süre bira ve şarap arasında ikilemde kaldık ve sonunda tercihimizi şaraptan yana kullandık. lakin sevip sevmeyeceğimiz konusunda şüpheliydik. zira ben hayatımda yalnızca bir kez içmiş* , arkadaşım ise hiç denememişti bu şarap denen içkiyi.

    velhasıl, tam 31 lira verip bir üzüm şarabı aldık. sonradan malamat* olmamak için bir de tirbüşon aldık. ilk yudumu ev arkadaşım aldı. fekat beğenmeyerek, bardağı kenara itti. ben ise verdiğimiz paranın ziyan olmamasından yanaydım. kararlıydım. o şişe o gün bitecekti. ilk bardağı, tadı bana biraz nahoş da gelse içmeyi başardım.

    sonra dedim ki, madem içiyorum kafam az dumanlansın da bir anlamı olsun. bir bardak daha içtim. halen amacıma ulaşmadığımı düşünerek bir bardak daha doldurdum. bu seferkinin tadı nedense gayet hoş gelmişti bana. "kafası yokmuş la bunun" diyerek bir bardak daha içtim. şişe bitmişti. fakat bir süre sonra ev arkadaşımın bir kenara ittiği şarap geldi aklıma. içmeliydim. gittim ve onu da dikledim. evet. başarmıştım. şarap tamamen bitmişti.

    amacıma ulaşmanın mutluluğuyla haxball oynamaya başladım. bir an odaya göz gezdirdim. o da ne? odadaki tüm eşyalar dönüyordu. hem de pervasızca. o an dedim ki: "şarap çarptı aq". o gece söylediğim tek mantıklı söz buydu belki de.

    birden içimde uyanan dışarı çıkma hissi ise, ev arkadaşım tarafından etkisiz hale getirildi. sonra yatmaya karar verdim. bir süre sonra çişimin geldiğini hissettim. aniden ayağa kalkmamla dengemi kaybederek yatağa düşmem bir oldu. tam o anda "pat" diye bir ses duydum. aynı anda da birden yatakta garip bir şekle büründüm. sırtım aşağı indi, götüm yukarda kaldı falan...

    galiba yatak çökmüştü. lakin o an sikimde bile değildi. bir kez daha kalktım ve çişimi yapmayı başardım. artık uyumaya hazırdım. ama nafile. uykum gelsin diye tenten serimin "tenten ve pikarolar" adlı bölümünü açtım. fakat hiç bi bok anlamadım. sert bir şekilde kapağı kapattım ve bilgisayarı yere koydum. sonrasını hatırlamıyorum. uyudum galiba.

    kıssadan hisse: yiyiniz, içiniz lakin bokunu çıkarmayınız.

  21. 46
    en sevdiklerimi üzen şeyler yapıyorum bazen ve sonrasında çok istesem de özür dileyemiyorum. üstelik suçlu ben olsam da küsen ve konuşmayan da ben oluyorum. bunu yapmak istemiyorum ama düzeltmek elimden gelmiyor.
  22. 47
    eskiye bir not daha düşeyim. uyuyamadım zaten amına koyayım. neyse ne diyeceğim az önce arif in mençıstır a salladığı füzeyi arıyordum lise arkadaşlarımın profiline ulaştım. arkadaş dediysem de beş para değer verdiğim adamlar da değildi hani. liseyi düşündükçe diyorum hadi ben çocuktum da ailemin kafasını sikeyim diyorum. evet doğru tahmin, geliri sadece maaşa bağlı olan insanlar olarak beni özel liseye gönderdiler. şimdilerde diyorum ne kadar 16-17 yaşında olsam da o dönemler bazı şeyleri net göremiyormuşum. şimdi biraz daha net görebiliyorum. çok güzel lan. benim gelecek kaygısını deli gibi yaşadığım şu günlerde adamların istisnasız hepsi ya yurtiçinde ya yurtdışında taşak kebabı yapıyor. hayat bazısına daha adil galiba amk. hele bu günlerde en ufak bir şeye patlamaya hazır olan ben, yediremiyorum kendime amk. düşünüyorum düşündükçe saç dökmek ve uyuyamamak dışında da bir şey yapamıyorum. bir yandan içim içimi kemiriyor bunlarla aynı ortama giremedim ben. aynı ortamların adamı olamadım. belki aşağılık kompleksi hakikaten tam emin değilim ama kıskandım lan. vallahi yaşam tarzlarını kıskandım. bir de adamlar birbirleriyle iletişim halindeler. çoğu öyle yani. neyse sikeyim böyle facebook un ızdırabını, böyle ülkenin de amına koyayım. adamlar sıkıntıdan ak parti gençlik kollarına üye olmuşlar. italya senin viyana benim geziyorlar. ben sıkıntıdan vücudumu sikiyorum. önüme gelene patlıyorum. ne bok olacağım bile belli değil. nasıl hayat kuracağım. şu 1-2 sene o kadar belirsiz ki her an götümü sikebilirim.

    edit: çok karışık bir girdi olmuş. neyse onun da amk. uykum var yatıyorum ben.
  23. 48
    öyle deli bir perşembe gecesi ve cuma günü yaşadım ki hala etkisinden kurtulamadım.

    yaşadıklarımı yazamıyorum toparlayamıyorum kafamda.
  24. 49
    atalarımızın bozkır kökenli olması bazen gerçekten medeniyet konusunda beni dehşete düşürüyor...

    az önce dolmuşla buraya geliyordum ve bir alman aile bindi dolmuşa... ücretini uzatırken 6 kişi lütfen diye rica etti, inerken de müsait bir yerde lütfen ile bu isteğini iletip finalde de teşekkür ederimi ihmal etmedi...

    bu kulaklar ki ''incek var'', ''kaptan kapıyı aç'' gibi muhteşem cümleler duyduktan sonra gerçekten muasır medeniyetler seviyesinin ne kadar hayal olduğunun farkına vardı...

    sonuçta adamların bu dilde öğrendiği ilk üç kelime ''lütfen, teşekkür ederim'' iken biz küfürleri öğreniyoruz genellikle... daha adam gibi ingilizce teşekkür bile edemiyoruz lan... tenk yu diyoruz odun gibi fenk yu diyecekken... ama onların dilinde de ü diye bir ses yokken teşekkür ediyorlar... çok garip işte bunlar...

    neyse sığır geldik fileto gidecez yapacak bişi yok...
  25. 50
    sene lise son. gözümde dünyanın en güzeli en tatlısı olan bir hatun var çevremde. derslerde ara sıra sol arkaya dönüyor ve göz göze geliyoruz, gülümsüyorum, gülümsüyor. yıl boyu devam ediyor bu davranışlarımız. bahar geliyor. öğlen halasının yaptığı keklerden ikram ediyor, yiyoruz. sonrasında okulda kalmak istemiyoruz atıyoruz kendimizi çarşıya. sırtımızda çantalar geziyoruz. incik boncuğa meraklıymış hatun. ama incik boncuğu alıp kendi takısını kendi yapıyormuş. hayatımda o kadar çok boncuğu bir arada onunla gezerken gördüm. neyse, bu heyecanla anlatıyor bana aldıklarıyla neler yapacağını. yarına kadar yetiştircem diyor, okulda gösteririm. varsayılan cevap olarak tamam diyorum. 1,2,3,4,5 saat amk. saymaya kalksam daha uzun sürer ama yaşanırken çabucak geçiyor. eve gitme vakti geliyor, evine doğru yürüyoruz. apartmanın önünde biraz daha sohbet ediyoruz. gözleri çimen yeşili. dış kapıyı açıp içeri giriyor, ben izliyorum. kapı kapanıyor biraz daha bakıyorum. kapının arkasında yaslanıp bir bacağını dizden kıvırıp aşık olmuş kız davranışı- hehe ne bileyim lan ben kapı tamamen opak amk. neyse şehrin daha önce sadece okul servisiyle geçtiğim bir caddesindeyim. aslında merkezi bir yer ama işi düşmeyince insanın bilinmiyor işte. kız caddeden geçen minibüsün benim evimin oraya gittiğini söyledi konuşmanın bir yerinde ama mecnunun bir kulağından girdi diğerinden çıktı. mecnun da iyice ayağa düştü amk önüne gelen mecnunum diyor. o zamanlar leyla ile mecnun yok tabi. neyse evimdeyim, akşam 1-2 mesaj atma oluyor. kız takıları tamamlamış onu haber veriyor. ertesi gün oluyor okuldayım. amk servisi kuşluk vaktinde geldiği için okulu biz açıyoruz. yarım kalan uyku sırada tamamlanıyor, duvar kenarındaki sıra. derken kız içeri giriyor, ilk baktığı yer benim olduğum taraf. yüzünde müthiş bir gülümseme. ben de gülümsüyorum. çıkıyorum ders öncesi bir el yüz yıkamaya doğru tuvalete. iyice uyanmak lazım. uyanmış olsam tuvalette işim ne amk önceki günü hatırlar ve kızın yanında olurdum. ama yok. olmayınca olmuyor benim saksı duruyor. incik boncuk muhabbeti benim aklıma 4. dersin girişinde geliyor. vay amk. bu saatten sonra gidip sorsan ne sormasan ne diye düşünüyorum. ya hep ya hiççiyiz ya kafama sokayım. neyse yanına gitmiyorum işin kısası. dersler bitiyor servislere gidiyoruz yanıma geliyor, bileğini gösteriyor, dün gece yaptıkları görüyorum. dokunuyorum. çok güzel. kızın teni çok güzel, boncuklardan banane amk tüm gün hayatımda bir şeylerin kayışını hissetmişim. çok beğendim. gerçekten güzel olmuş ama odunluk işte, unutmuşum bir kere. olması gereken tepkiyi veremiyorum. sözün kısası allah kimseye odunluk vermesin. çok kötü lan. şu an nişanlı. gece gece birden aklıma geldi işte. aslında gündüz geldi yazdım kaydettim de neyse işte şimdi geldi farz edelim.