146
zordur. acımasızdır. vahşi doğadır. doğa, hayatta kalman için senden herşeyi bekler, dostoyevski'nin dediği gibi bir ruh kendinden daha güçlü bir doğayla mücadele edemiyorsa ne yapsın? bu sebeple bizler her zaman zorlanırız. sonra silik bir şekilde bir köşede ölür gideriz. bizim hikayemiz işte bu kadar kısadır.
145
60 yaşına kadar gece gündüz çalışıp ev geçindirmeye veya para biriktirip kutu gibi bir ev sahibi olmaya; emekli olunca da kıt-kanaat geçinip sağlık sorunlarıyla boğuşmaya çalışıyor ve buna hayat diyoruz. bu hayat değil trajedidir, modern köleliktir ve biraz bu bizim coğrafyaya hastır.
144
insanların duygularını tamamen hissederek nasıl idame ettirdiğini düşündüğüm şey.
olm benim yaşadığım hayat robot hayatı galiba ya...
143
her zamanki sikkoluğuyla akmakta. Zamanın önüne geçme derdim yok artık. Koy götüne rahvan gitsin düşüncesindeydim. Mutluluk, mutsuzluk falan nedir bilmiyorum; umrumda da değil. Nefes alıyorum ya o bana yetiyor. Hayatı rastgele yaşıyorum ama huzurum var. Daha doğrusu huzursuzluğum yok. Sonra işte… yeter, artık anlatamayacağımı anladım. Ne olduğu malum ya da değil.
142
evet, halâ facebook kullanıyorum. kullanmasını biline gayet de yararlı olduğunu düşünüyorum. daha doğrusu, yalnızca teyze/amcaların allı gülü cuma mesajları paylaştığı platform olarak algılanmasını doğru bulmuyorum. twitter'dan leş olamaz üstelik.
yine bir gün fütursuzca facebook'ta dolaşırken hayat üstüne kaleme alınan şu yazıyı görmüştüm. bu yazıyı paylaşan kişi de paylaştıktan birkaç gün sonra vefat etmişti. arkadaşları paylaşım yaparak önüme düşürdü. hissikablelvuku mu denir bilemiyorum. çok hoşuma gitmişti içeriği. basit gibi geliyor ancak bazı basit cümleleri kurmak, cümlenin kendisinden zor oluyor.
HAYAT DEDİĞİMİZ NEDİR?
"Bundan 100 yıl sonra bugün hayatta olan hemen hemen kimsenin hayatta olmayacağı, 150 yıl sonraysa bugün hayatta olanları hatırlayan kimsenin bile hayatta olmayacağı, çoğumuzun toprağın altında kemik yığını olarak sessiz sakin yatarken her türlü anımızın, hatıramızın, öğrendiklerimizin, yaşadıklarımızdan geriye hiçbir şey kalmayacak."
"Hayatın biz olmadan da aynen devam edeceği gerçeği, acımasız bir gerçek.
Sabah akşam kitap okuyarak, belgesel izleyerek, özene bezene öğrendiğimiz o güzel bilgiler çoktan unutulmuş olacak. sanki hiç yaşamamış gibi olacağız."
"Yaşadığımız iyi, kötü anılar, bizi güldüren, ağlatan, gurur duyduran, utandıran, yüzümüzü gülümseten anılardan geriye hiçbir şey kalmayacak. o anıları hatırlayan hiç kimse hayatta olmayacak. çocukluğumuz, gençliğimiz, yaşlılığımız, izlenen diziler, filmler, dinlenen şarkılar, incelenen sanat eserleri ve o eserlerin bizde yarattığı her türlü etki çoktan ortadan kalkmış olacak."
"Gezdiğimiz yerler, topladığımız anılar, hatıralar, tanıştığımız, tartıştığımız, kavga ettiğimiz, seviştiğimiz, sarıldığımız, öpüştüğümüz insanlar ortadan kalkmış olacak. onları hatırlayan insanlar bile ortadan kalkmış olacak. okunan okullar, alınan diplomalar, edinilen tecrübeler, öğrenilen yabancı diller, teknik bilgiler hepsi anlamsız olacak."
"Beynimizdeki 100 milyar nörondan geriye bir tanesi bile kalmayacak. her şeye sonsuza kadar format atılacak.
bundan 300-400 sene önce yaşayıp da çoktan ölmüş olan insanlaran %99,9'unun ismini, cismini, neye benzediğini, neden hoşlandığını, nelere güldüğünü, nelere ağladığını, geriye neler bıraktığını hiçbir şekilde bilmeyiz."
"Veba salgınında, ikinci dünya savaşı'nda, kızılderili soykırımında ölen milyonlarca insan sanki hiç yaşamamış gibi sadece bir istatistik olarak kalır. tarih boyunca yaşamış insanların %99,9'u geride kalıcı bir eser bırakmadıkları için hiçbir şekilde bilinmez ve hiç yaşamamış gibidir. biz de (%99,9'umuz) aynen öyle olacağız."
"Hayat bizsiz de devam edecek. insanlar doğacak, büyüyecek, kendi anılarını yaşayacak, gülecek, ağlayacak, evlenecek, çoğalacak, sevişecek, kavga edecek, ayrılacak, birbirine sarılacak, savaşacak, karnını doyuracak, yeni çıkan teknoloji ürünlerini satın alacak, gezecek, tozacak, nefes alıp verecek ve biz olmadan her şey aynen devam edecek."
"Sokaklardaki insanlar sanki önceki nesiller hiç gelip geçmemiş gibi günlük yaşamlarına devam edecekler, kendisi olmasa dünyanın dönmeyeceğini ve evrenin kendi etrafında döndüğünü sanan milyarlarca kemik yığını toprağın altında sessiz sedasız yatmaya devam edecek."
"Biz olsak da olmasak da güneş doğacak, batacak, sahillere dalgalar vuracak, rüzgar esecek, yağmur yağacak, baharda ağaçlar yeşillenecek, kışın yapraklar dökülecek, karlar yağacak, fırtınalar kopacak, havalar ısınacak, soğuyacak, gökyüzünde yıldızlar parlayacak, bulutlar savrulacak ve her şey aynen devam edecek. biz onları gözlemlemek için orada olmasak bile bütün bunlar olmaya devam edecek."
"Bizim olmadığımız bir dünyada insanlar sanki aynısı 100-200 yıl sonra kendi başlarına gelmeyecekmişçesine aşık olacaklar, günlük hayatın meşguliyetine takılacaklar, trafiğe küfür edecekler, birbirlerinin dedikodusunu yapacaklar, insanların kendi haklarında ne düşündüğü konusunda endişe edecekler.
bu dünyadan gelip geçen sonra da acısıyla tatlısıyla her şeyi geride bırakıp kemik yığınına dönüşen ve bundan 100 yıl sonra kimsenin ismini bile hatırlamayacağı insanlar olarak bugün insanların ne düşündüğünü, kimin ne diyeceğini neden takarız ki.?"
"Hadi diyelim en başarılı, en mutlu, en muhteşem insan sensin ve herkes bunu kabul etti. yüz yıl sonra sen de o insanlar da ortadan kalkmış olacak. ya sonra? seni de o insanları da kimse hatırlamayacak, hayat aynen devam edecek."
"O tasarım harikası muhteşem vücutlarımızdan geriye kemik yığını kalacak, belki o bile kalmayacak. İnstagram, facebook hiçbirinin hiçbir önemi kalmayacak. yediğimiz en lezzetli yemekten, dinlediğimiz en muhteşem şarkıdan, aşık olduğumuz en mükemmel insandan geriye hiçbir şey kalmayacak."
"Roma imparatorluğunun 2 bin yıl önce girdiği bir savaşta ölen 30 bin askerden geriye ne kaldıysa bizden geriye de o kalacak. avrupa'da veba salgınında, çin'de açlıktan, kuzey amerika'da sarılıktan ölen milyonlarca isimsiz ve cisimsiz insandan geriye ne kaldıysa bizden de geriye o kalacak"
"Hani bir söz vardır: 'mezarlıklar yerlerinin doldurulamayacağını düşünen milyarlarca insanla doludur' der. işte aynen öyle. bugün mezarlıklarda bekleyen milyonlarca insanın ziyaretçisi bile yok çünkü onları ziyaret edecek olan insanlar bile yüzlerce yıl önce kendi mezarlıklarına yerleştirilip kendi ziyaretçilerini beklemeye başlamışlar."
"Bundan bin yıl önce yaşamış insanların kaçının ismini hatırlıyoruz? bundan bin yol sonra da o kadarımızın ismi hatırlanacak (ki o bile şüpheli)."
"Bugün hayattaki en büyük derdiniz ne? düşünün.? işte o derdi çoktan unutmuş olacaksınız. o derdin zerresi bile kalmamış olacak. kendisinden kurtulmak, kaçmak istediğiniz sorunlar sizi çoktan terk etmiş olacak çünkü artık siz olmayacaksınız, biz olmayacağız. hayatta uğradığınız haksızlıklar, başınıza gelen musibetler, yaşadığınız kötü anılar, işten kovulmanız, terk edilmeniz, aldatılmanız, hiçbirini düşünecek vaktiniz olmayacak çünkü siz de olmayacaksınız. bugün hayattaki en büyük mutluluk kaynağınız ne? o da gitmiş olacak. siz artık yoksunuz, sizin için de hiçbir şey yok. evren için siz, sizin için evren artık yok. hiç olmadı, hiç de olmayacak. sizin için dünya, dünya için siz hiç olmadınız ve yoksunuz."
"Pazartesi sendromu da yok, tatil heyecanı da yok, bayram da yok, artık hiçbir şey yok. şu anda pencerenin kenarında durup içeri girmeye çalışan bir karınca veya meyve ağaçlarının üzerinde kanat çırpan bir arı dünyada ne kadar var olduysa, ne kadar yer kapladıysa, dünya için ne kadar önemliyse, dünyada ne kadar iz bıraktıysa biz de bundan."
"100 yıl sonra o kadar yer kaplayıp o kadar, belki de daha az, iz bırakmış olacağız.
Bugün mezarlıklarda yüzlerce, binlerce yıldır yatan insanların zamanında kim bilir ne dertler, ne hayalleri, ne umutları, ne korkuları vardı. hepsi yaşadığı dönemde o akşam ne yiyeceğini, o gün ne giyeceğini düşündü. hepsi günlük işlerle, borçla harçla ilgilendi ve meşgul oldu, sonunda hepsinden geriye bir yığın kemik dışında bir şey kalmadı. bizden geriye de bir şey kalmayacak."
"Bu yüzden hayatta belli başlı ayrıntılara takılıp insanlarla polemiğe girmek, saçma sapan şeylere üzülmek, eski şeylere takılmak bana boş geliyor. eninde sonunda bize ayrılan süre bitecek ve geride hiçbir şey bırakmadan sanki hiç yaşamamış gibi bu dünyadan göçüp gideceğiz işte."
141
O kadar zorlanıyorum ki her şey o kadar üstüme geliyor ki anlatamam son 4 yıldır yaşatmadığın şey kalmadı bana hani bu kadar kötü olamaz ben ne zaman oh diyeceğim ne zaman rahatlayacağım ne zaman artık mutlu olacağım yalnızlık çemberinde yıkılıyorum.
140
Ne zaman güzel olacaksın umudumu yitirmek üzereyim artık çok fazla geliyorsun üstüme
139
İş desen yok okul desen yok para desen yok ... küçük yaşlarda bu yaşlarımın bu kadar kötü olacağını hiç tahmin etmezdim. En azından yaşıyoruz o da bir şey :)
138
ve hayat herkes evindeyken dur dedi artık...
dünya'nın son durumu bu kadar iyi anlatılabilirdi bilmeden...
bir mor ve ötesi şarkısı.
www.youtube.com/...
137
Artık o kadar bunaldım o kadar sıkıldım ki hayatım ancak bu kadar kötü olur küçüklüğümde 19 20 yaşlarıma geleceğimi hiç düşünmezdim. zaman işte nasıl geçtiğini bile anlamadım. O kadar yoruldum o kadar sıkıldım ki yarın ölsem umrumda bile olmayacak hale geldim depresyon sigara kilolu olma durumu beni çok üzüyor ve yıpratıyor yaşıtlarıma bakıyorum ne kadar hayat dolular ne kadar sevinçliler hepsinin bir sevgilisi var ben ise evden çıkmıyorum söylenecek çok şey var ... çok zorluyorsun beni bu aralar biraz mutlu olsam keşke biraz biraz beni sevindirsen tek istediğim düzgün bir iş bir ev bir de adamakıllı bir eş zengin olmak dahi istemiyorum lütfen birazcık mutlu olayım çok da fazla bir şey istemiyorum.
136
Doğumdan ölüme kadar olan süre
-- spoiler için tıkla --
zaman.
135
içinde bulunduğum süre içinde dişe dokunur hiçbir iş becermemiş olduğum olgu.
134
Kısalığı konusunda artık daha da emin olduğum an’ların toplamı. Bugün çok sevdiğim bir arkadaşımın vefat haberi geldi. Bilmiyorum aşırı karmaşık duygular içersindeyim. Geçen hafta nişanı olmuştu. Nişana gelemedin ama düğünde karşılıklı oynucaz dedi en son. Dostumu arayamıyorum sabah konuştum sadece. Turta, gitti dedi yok artık dedi. Sadece bu kadar. Evet 12 senedir her şeyi olan insanı bugün toprağa verdi.canım arkadaşım sevdiği adamı toprağa verdi ben de arkadaşımı kaybettim. Üzgünüm.
başın sağolsun.
Sağ olun arkadaşlar.
132
bir çember olarak dizayn edilirse çemberin sınırlarında düşe yatmak olabilir oysa sınırların evrenselliğini düşe koymayı unutur insanoğlu.
çemberin içinde ya kaybolmalı ya da çemberin dışında zincirlerini kırmanın yüküyle yaşamalı. oysa bugün herkes hayatında manalı olan şeylerle sorguluyor beni. bizi bu manasızlığa çeken çemberin merkezi değil mi?
kutsallık. boynumuzda yük yapmayı bıraktı sanırsam. budur belki manasızlığın mana bulduğu gerçek.
131
kendini kanıtlayabilme potansiyelin olduğunu düşündüğüm hede. bir hayatın anlamı olması için illa kendini birilerine inandırmak zorundasın. inandıramadığın sürece anlamsız.
130
Çocuğum olursa koymayı düşündüğüm isim. Kız olursa kesin ama erkek olursa bir ihtimal değiştirebilirim
129
sanırım birilerinin ardından bakarken geçen zamandan ibaret olan bir şey.
128
"hayat, çoğalan bir yığın ıstırap, daima artan bir hızla sona, en korkunç ıstıraba doğru tepe taklak inmektedir. 'ben de iniyorum...' " * *
127
Hayat insana her an gülmüyor
Hemen bir sevgili vermiyor
youtu.be/...
126
beni yIldIran sey......
125
zaman kargaşası içerisinde umarsızca yaşanılan.
hayat nedense geleceğin umutlarından çok geçmişin yorgunluklarıyla insanı yaşamaya zorluyor. paslı bir çivinin tahta üzerinde bıraktığı iz gibi yakama yapışan yorgunluklarım en güzel kıyafetlerimle bile ilginin odağı oluyor. bakışlarımın keskinliği yitirip yavaş yavaş dalgınlıklarla eküri olduğu zamanların kuşluk vakti pek bir çekici gelmiyor. alınan her nefesin bile hesabını tutmak bünyemin zabıtalarının zoruna gidiyor. toprak kokusunun artık çekici gelmediği bir gerçeklikte yaşayan ruhum yeni dağlar, iklimler görmeye obir o kadar hevesli değil.
hayat.
yüklü bir bulutun gölgesinde dinlenmek kadar evhamlı.
122
gece geç uyu, sabah uyanmakta zorlan, ama zorunlulukların yüzünden ayakta kalmaya gayret et, kahve iç miden bulansın, aynaya bakma ayakkabılarını giy, sürekli kayı duy ve düşüncelere dal, sürekli bir yerlere bir şeylere çarp, onları düşür, sakatlanma tehlikesi yaşa, ölümden dön, gün boyu ne yaptığını anlamadığın, hatırlayamadığın yeri terk et, serviste uyu, yolda in, hamburger ye, eve giderken cips ve çikolata al, eve adımını at ve yatağa düş. tamamıyla sikilmişlik hissi.
↑