frederic chopin
- 1* *
herhangi bir gün herhangi bir anda piyanonun başına oturup ruh haline göre, sadece bir notayı büyüterek en ünlü parçalarını bestelediğini okumuştum bir kitapta. ve yaşadıklarını en çok müzikle anlattığını. çok sevdiği ülkesinden mecburen ayrılışını, başka acılarını. aslında hem çok garip hem de çok anlamlı, kendini dünyada başka insanların eğitimi olmadan anlayabileceği en zor şekilde ifade etmiş. lakin yine de belki bir parça anlayabiliriz ruhunun parçalarını.
aslında bir kaç dinlemişliğim ve bir kaç albümü vardı arada bir dinliyordum fakat son günlerde uyuyamadığımdan geceleri belki bir yararı olur diye yeniden ve sürekli biçimde dinlemeye başladım. ve resmen takıldım kaldım, her gece yatmadan muhakkak dinliyorum. karanlıkta başka hiçbir şey düşünmezken dikkatinizi tümüyle tınılara, tonlara ve notalar arasındaki sürelere onların anlamlarına verebiliyorsunuz.
chopin'in müziği üzerine konuşmak pek haddime değil elbette, ama her dinlediğimde iyi ki bir zamanlar bu dünyada var olmuş, iyi ki yaşamış ve müzisyenmiş diyorum kendime. onu anlamaya çalışmak veya anladığını sanmak bile ayrı bir zevk veriyor insana. her parçasının bir hikayesi var sanki, onun parçalarını dinlerken gözümde hep bir hikaye, bir olgu, insanlar ve duygular beliriyor, kalp atışlarım hızlanıyor ya da çok yavaşlıyor birden artıyor yeniden. bir hikaye başlıyor, düğümleniyor, çözülüyor ve bitiyor, sanki chopin karşınızda durmuş gözleriyle size bir şeyler anlatıyor gibi.
keşke diyorum, chopin'in parmaklarının piyanoya değebildiğini bir kez olsun görebilseydim. kanlı canlı karşımda çalabilseydi, o her bir notaya dokunduğunda yüzünden anlamaya çalışsaydım ne düşündüğünü, ne hissettiğini. hayali bile güzel. - 2Nocturne in E Flat Major en bilinen eserlerinden biridir...
www.youtube.com/... - 3dinlenmesi gereklidir efendim.
- 4romantik dönemin Polonyalı piyanist ve bestecisidir.
Babası Fransız, annesi Polonyalı olup ömrünün büyük kısmını şöhretini kazandığı Paris'te geçirmesine ve klasik müzik literatüründe Fransız ismiyle anılmasına rağmen gönlü her zaman o dönem Rus işgali altındaki vatanı Polonya'da olmuştur. Bu durumu ile Chopin devrinin önemli karakterlerindendir. Milli sınırların üzerinde bir müzisyendi denebilir. Zaten 19.yyda ortaya çıkan yeni tip bir sanatkarın veya dahi virtüozların hali milli bir sanatkar olmaktan çok evrensel bir sanatkar olmaktır.
Chopin, tam anlamıyla romantik bir sanatkar, fakat yine yaratılış bakımından bambaşka bir şahsiyetti. Besteciliği bunu en açık şekilde gösterir. Pek az eseri istisna edilirse besteciliği tamamen piyanoya vurmuştur. Piyanodan kendini gösteren yeni tınlama imkânları çıkarmış, ayrıca devrinin henüz ulaşamadığı tınıları bile keşfetmiştir. Bununla birlikte armonilerinin geniş ve zengin ifade sahası, çok farklı üstünlüğünü, bu melodiler ve onların ortaya konuşunda beliren ritimlerin özel bir serbestlikle düzenlenişi ve sonunda lirik şiire has bir tattan gelişerek yükselen ifade yeteneği gibi nitelikleriyle, Chopin?in Fransız müziğinin ancak çok daha sonra varabildiği özelliklerin ilk hatlarını tespit etmek mümkündür.
Ne kadar uzakta yaşasa da derin bir hisle vatanına daima bağlı kalmıştır. Kendisinden önce konser salonlarında görülen mazurka ve polonezleri folklör statüsünden çıkarıp sanat seviyesine yükselten odur.
Eugène Delacroix'ın fırçasından Frédéric-François Chopin, 1838.
Gerçekte, yeteneği küçük yaşta beliren ve genç yaşta olgunlaşan bu müzisyen de çalışma yolunu tutmak zorunda kaldı. Beethoven?in öldüğü sene Joseph Elsner?in öğrencisi olarak Varşova?da genel dikkat ve ilgiyi üzerine çekti. Viyana?da kaldıktan sonra Temmuz Devrimi sırasında Paris?e geldi. Orada piyanist olarak ünlendi ve adı Avrupa'nın her tarafına yayıldı. Besteciliği de orada gelişti ve yükseldi. 1837-1847 arasında Fransız yazar George Sand (Barones Dudevant) ile inişli çıkışlı bir ilişki yaşadı. Ömrü boyunca kırılgan ve zayıf olan bedeni 1849'da tüberküloza yenik düştü. Cenazesinde kendi bestelediği Marche Funébre-Cenaze Marşının (2.Piyano Sonatı-3.Bölüm) değil Mozart'ın Requiem'inin çalınmasını istedi. Paris'te Pére-Lachaise mezarlığında gömülüdür.
Sanatçının kalbi ise Varşova'da bir kilisede bulunmaktadır.
Chopin?in yeni bir fikri aristokrasisinin temsilcisi olarak gören Schumann genç besteciyi sonsuz takdir ifade eden şu sözlerle alenen selamlıyordu: ?Şapkalarınızı çıkarın baylar, bir dahi geliyor. Şair olmak için kocaman ciltler doldurmak gerekmez; bir iki şiirle bu ünvana layık olabilirsin. Chopin de böyle şiirler yazmıştır?.
Impromptu (1991) isimli film kendisi ile George Sand'in tanışmasını konu almaktadır. Filmde Chopin'i BAFTA ve Altın Küre ödüllü aktör Hugh Grant canlandırmıştır. Filmde Judy Davis (George Sand) ve Emma Thompson da rol almıştır.
(link: >> : tr.wikipedia.org/...) - 5oldukten sonra vasiyeti uzerine kalbi, dogdugu sehir olan varsova'ya goturulup, burada bir kilisede tutulmaktadir.
- 6piyanist filminin sonunda szpilman'ın alman komutana çaldığı (bkz: nocturne op 9 no 2) parçası ile tanıştım chopin ile ya da polonyalı'ların değimi ile szopen ile.
"sadece chopin'e ihanet edebilirsiniz" sözünün anlamı bence onun bestelerinde* melodinin iskeletini çok yalın tutması ve üstüne harmoni yerleştirmiş olmasından kaynaklanıyor. öyle yalın ki, en ufak bir değişimde beste anlamını kaybediyor. diğer tüm besteciler* bestelerini sanki kendi enkripsiyonlarıyla kitlerler, başkası çalarken değişim yapsa bile anlamlarını yitirmez, ama chopin sanki zırhsızsızdır. çok kırılgandır besteleri, bunu her icracının yorumundaki devasa ötesi farktan anlayabilirsiniz.*
ona ihanet etmek çok kolaydır, sadece yarım ölçü daha hızlı çalın bakın neler oluyor. sanki size çok fazla güvenen bir küçük çocuk gibi, en ufak hareketiniz ihanet. beyninizde seslendirirken bile. - 7(bkz: Amadeus)
- 8reyisin tek fotoğrafı buymuş. upload.wikimedia.org/...
bunu da ölmeden bir hafta önce çektirmiş. - 10piyano sonatları dinlediğim en "güzel" şeylerden biri. hatta bu güzellikte başka bir şey dinlediğimi zannetmiyorum.
www.youtube.com/... - 11şu müziğin verdiği huzur. teşekkürler chopin.
www.youtube.com/... - ufacık bir düzeltme yapacağım :) eser aslında paul de senneville tarafından bestelemiş ve parçanın esas ismi mariage d'amour. manası ise aşk evliliği.
- o zaman teşekkürler paul :)
- 12tanrının kitabı var, müziği de var.
- 13(bkz: nocturne op.9 no.2)
(bkz: minute waltz) - 14tarihin önemli keriz silkeleyicilerinden biridir.
sırf yapacak daha önemli bir işi yok diye insanları salonlara doldurup tuhaf sesler çıkararak silkelemek.. herkes beceremez bunu.
alkolik olduğu için erken gitmiş. paraları tam ezemeden. dolandırıcı bile olsa insan üzülüyor. insan sonuçta o da hepimiz gibi. eğer hayat onu buralara sürüklemese belki o da adam akıllı bir işi olsun, bir yuva kursun isterdi. alkolik bir gay olmak kendi seçimi değildi. ne diyelim. kınamamak lazım. çoluğumuz çocuğumuz var. - 15kalbinin polonyada gömülü iken bedeninin fransada gömülü olmasıyla akıllarda kalan ünlü besteci.