kayıt

ankara

  1. 5
    her taşında toplanabilecek anılarımın olduğu şehir.
    sokak sokak gezdiğim, yeri geldiğinde herhangi bir sokağında ağladığım yeri geldiğinde yolun ortasında kahkahalara boğulduğum.

    kim ne derse desin, benim için en yaşanılası şehir...
    kötü anılarıyla da, iyi anılarıyla da.
    zaten her şey iyi olursa da sevilmez ki. tuz biber olacak bir yerde bir şeyler.
  2. 6
    an itibari ile çok güzel yağmur yağan canım şehrim.^^
    • inşallah doluya vurmaz kız. buğdaylarım var valla. araba alcam ben onlarla.
    • vurmaz ya, hava sıcak.^^
    • yorumu girdim alt entryi gördüm. ulan ya jkfgdjg
    • pardon meteoroloji genel müdürü ile mi görüşüyorum?
    • ahahahahahah ben de şimdi gördüm
  3. 7
    iki gündür aşırı soğuk olan, montsuz dışarı çıkmamıza izin vermeyen şehir, ayıbtır günahtır.
  4. 8
    Alıntı
    Istanbul'da gün boyu dolaşırken dünyanın haline üzüldüm.Ankara da insan sadece Ankara nın haline üzülüyor.
    Alıntı
  5. 9
    kış ama ankara gitmiyorum kışları ankaraya giderken caddede üşütmemek için çok önemli bir mecburluk olmadıkça ankaraya gitmeyeyim.
    • Gizemabla seni çok seviyorum.
      -ciddi
    • winter but i dont go ankara in winters. when i go ankara, for dont cold in street unless most important things being i dont go ankara
  6. 10
    bir an önce bu sıcakların son bulup kuru ayazını çekmek istediğim şehir.
    • seni yazları püfür püfur esen evime davet ediyorum. Mum ışığında çay içeriz. Bazenleri cennet mahallesi izleriz...
    • koşarak geliyorum
  7. 11
    yılmaz erdoğan şiiridir.



    "ankara'ya öyle yakışırdı ki kar...

    asfaltlar ışıldar, buz tutardı resmi yalanlar."
  8. 12
    daha evvelden kiralık formasını giymiştim fakat ekim ayından itibaren bonservisimle beraber taşınmayı düşündüğüm il. bana daha önceden iş, aşk, sinir krizleri getirmişti bu sefer hepsinin daha farklı daha iyi olmasını umuyorum :p
    • Hımmmmmmm.
    • hmmmm yok bize yayin ac hüğ
    • Gel gel :)
    • Yayın mı? kimse dinlemez diye açmıyorum. angel
  9. 13
    zamanında "asla ankaraya gelmem" şeklinde büyük konuşup üniversite için paşa paşa gelip yaşadığım şehir.
    çok sevdiğim ama aslında sevmek için hiçbir sebebimin olmadığı şehir.
    beni kendisine bağlayacak herhangibir şeyin veya kişinin olmadığı şehir. ben yine durup dururken bağlanmışım sanırım ya.
    kışın uzun süre eksilerde seyreden sıcaklıklardan sonra 0°yi gördüğümde sevinçten beni kısa kolluyla dışarı çıkartan şehir.
    ilk zamanlarımda sürekli kaybolduğum sonrasında metroyla ulaşımın olmadığı yerlere gitmeyerek kaybolma sorunumu çözdüğüm şehir.
    geçen seneki 3 patlamaya da yakın yerlerde bulunmam sonucu beni "korkunun ecele faydası yok" kafasına sokmuş olan şehir.
    istisnasız herkesin birbirine "hocam" diye hitap ettiği şehir.
    doğal bitki örtüsü kartvizitler olan şehir. (evet cebeci sıhhiye taraflarında yaşıyorum)
    her ne kadar gri şehir olarak tanımlansa da aslında kafa dinleyecek yeşillikleri hatta mavilikleri de olan şehir. yeşillik konusunda botanik parkı favorim. bi de mogan gölüne tekne turu falan yapmışlar. gördüğümde epey gülmüştüm. ankarada deniz yok ama tekne turu var annneeeeğ
    ankara kalesini her gün uzaktan görebilecek mesafede olmama rağmen bir kez bile çıkma tenezzülünde bulunmadığım şehir. ne zaman konusu geçse "50. yıl parkında da aynı ankara manzarası var zaten kaleye çıkmaya kim uğraşacak" diyip bi anda kendimi 50. yılda bulduğum şehir.
    geceleri okul-yurt arasında yürürken (yürüme mesafesi 15 dakika olmasına rağmen) 3 adet pavyonun önünden geçtiğim şehir.
    her köşe başında "ankara simitçisi" temalı yerlerin olduğu ama asla simitinin extra ne özelliği olduğunu anlayamadığım şehir.
    aspava kültürüne sahip şehir. balgattaydı sanırım bir aspava var. mükemmel mezeleri ve içinde şeftalinin dahi olduğu kocaman bir salatası var. düşünün et yemediğim zamanlarda bile iskender söyleyip sadece iskenderin pidelerini ve mezeleri yiyerek tıka basa doyuyordum.
    diğer büyük şehirlerden tek eksiği deniz olan şehir ya. artılarıysa çok fazla. bi kere istanbulun iğrenç kalabalığı ve sürekli trafiği yok ya. mis gibi şehir. CANIM ANKARA.
  10. 14
    Ankara'nın bir burcu olsaydı kesinlikle ikizler olurdu. Az önce kıyamet kopuyordu şimdi ise güneş açmış. Yeter be azcık tutarlı ol!
  11. 15
    %90’ının ankara sayılmadığı başkent. nereyi sorsam, “orası ankara değil yav” diyorlar... çok ilginç gerçekten...
  12. 16
    sabahları soğuktan dişlerinizin birbirine vuracağı günler geçireceğiniz, sakin insanları olan, anıtkabir başta olmak üzere; çeşitli parklarla, meydanlarla ve müzelerle taçlandırılmış bir memur şehridir.
  13. 17
    genellikle nefret ettiğim ama bazen de çok sevdiğim şehir. bu şehrin en sevdiğim yanıysa tek yüzlü olması. hangi mevsim, hangi ay olursa olsun bu şehirde yapacak şeyler değişmiyor. bir kış günü pamuk sabahlığınız ve yün patiklerinizle gri bulutların agresifliğine kapılmış kitap okuyabilir ya da tek başınıza kalabalık bir caddeye bakan küçük bir kafede kuşburnu yudumlayabilirsiniz.


    yazları mı? çok şaşıracaksınız ama yine aynı şeyleri yapabilirsiniz. ben bunun yerine evimde akşam olmasını bekliyorum. bütün perdeleri çekiyorum, camları kapatıyorum. biraz nemli alnım ve sırtıma aldırmadan basıyorum ikinci el kadife abajurumun anahtarına. eski müzik çalarıma erik satie'nin cd'sini takıyorum. evet hala evde kaset veya radyo dinleyenlerdenim. çubuk tarçınlı ıhlamur pişiriyorum, içine bir dilim limon. hayattaki bok çukurlarının tam tespitlerini içeren karamsar kitaplarımdan birinin kelimelerini yalıyorum uykusuzluktan ölene kadar.


    insanlardan uzakta olmak rahatlatıyor. bir erkeğin göğüslerinizde açtığı çürük mor mahremiyet yaralarını ruhunuzdan aldırmanız için başka yol yok bu şehirde. başka nefesler, kuaför makasları, ünlü marka poşetleri ve klimaların soğuttuğu parlak granitli ortamlardaki ayakkabı izlerinizde geçirmiyor vicdan muhsabenizi. kendinizden kaçmamanızın tek yolu kendinize hapis olduğunuzu farketmenizden geçiyor. benim tek yaptığım şey bu şehirde kendimi aramak.


    bir istanbul ya da izmir de olsam eminim bunun yerine göğüs boşluğumdaki adrenalin ve seratonin hormonunun atışıyla ve göz makyajımın o gün ki güzelliğiyle ilgilenirdim. oysa ben bu şehirde böyle olamıyorum. aynı barış bıçakçı'nın da dediği gibi: lise yıllarında dostoyevski okumuş bir çocuk daha nasıl iflah olsun? bu insanın mutlu olma ihtimali afrikadaki aç ve sıtma çocuklardan daha az. onlar için her gün biraz daha seviniyorum aslında. çünkü orada olan vahşi bir açlık ama burada olan tokluk her türlü açlıktan daha mide bulandırıcı. bu sebepten ömür boyu oruç bile tutabilirim. insanın gözünden ziyade midesinin aç olması dünyanın en namuslu halidir bence.



    biliyorum söyleyeceklerim aslında ankara ile ilgiliydi evet. ankara böyle işte. sürekli bir sorgu, yalnızlık ve çarpan omuzlardan başka bir bokun olmadığı kendini yüksek sanan akılsız devlet binaları topluluğu ve takım elbiseli, kumaş etekli solarite sevenlerin yatarak para kazanma sığınağı bir şehir. o kadar. eğer eski bir abajurunuz ve mahalle arasında ki bir apartmanda minibüs motorlarının patlak sesleri ve kamyonların kornolarıyla titreyen duvarlarınız olsun istiyorsanız, bir paket sigara ve bir iki kitap alıp gelebilirsiniz yanınıza. ve tabii kaçak çayınız varsa ne ala.
  14. 18
    ankara diğer şehirler gibi değildir kendini sevdirmek için uğraşmaz. sevme nedeni olarak görebileceğiniz denize çıkan sevimli sokakları yoktur mesela.. kendisine anlam yüklemenize izin verir yani.. bu yüzden seviyorum bu şehri kimseye eyvallah demez benim gözümde..
  15. 19
    Fırtınaya bak, dışarı çıksam kızılay'a kadar sürükler beni.
    (bkz: ankara'da her yolun kızılay'a çıkması)
  16. 20
    1-2 ay sonra birkaç günlüğüne meskenim olacak şehir.
  17. 21
    şu an kum fırtınasına tanıklık eden şehir. toz duman oldu ortalık, evde durmanız için bi' işaret olabilir...
  18. 22
    06 plaka kodlu ilimiz.
  19. 23
    ayazı donduran şehir. ama türkiye'nin en güzel şehridir. "denizi yok ama ya." diye şikayet edenler ise adriana lima'ya çirkin diyenlerle aynı kişilerdir.
  20. 24
    "ama bu şehirde deniz yok yeaaa" diyen insanlara karşı inatla sevdiğim şehir. sanki haritada denize kıyısı var gibi gözüküyordu da geldiğinizde olmadığını gördünüz amına koyim. he, biz sizi kandırdık, daha çok insan gelsin diye deniz varmış gibi gösterdik haritada, 4 tarafı denizlerle çevrili dedik.
  21. 25
    her köşesinde muhteşem anılarımı barındıran şehir. 7. caddenin kafelerinden taşan şen şakrak insan sesleri, kızılay' ın sokaklarındaki çalgıcıları, konur sokakta bir sanatçı dosta rastlama ihtimali ile arsızca dolaşmayı, sevgili ile gidilen eskiyenide geçmişi yad ettikten sonra Mithatpaşa çorbacısında geceyi sonlandırmayı, hafta sonları sırf kokoreç yemek için Atatürk orman çiftliğine gitmeyi, arkadaşlarla sinemadan sonra dedikodu için tunalı' da mekan arayışı...

    uzar gider bu liste ankara' yı sevmek düzeni sevmektir. ankaray'ı sevmek dostlukları, sevgiliyi, kalabalığın içindeki yalnızlığını sevmektir. nefes alabildiğimi, yaşadığımı hissettiğim tek şehirdir. tekrar dönmek umudu ile özlemle anılır senelerdir.
  22. 26
    nasıl desem ismi melihland olarak değişmeli. daha ingiliççe olur hem. turist falan.
  23. 27
    nedendir bilinmez,çok seviyorum bu şehri.ayrı bir samimi geliyor bana.kim ne derse desin ayazını da seviyorum,griliğini de.
  24. 28
    13.15 itibari ile hava güneşli, sıcak diye aldanmayın hala donuyoruz!!!
  25. 29
    pbs.twimg.com/...

    yılbaşına erken başlamış başkent.