kayıt

sylvia plath

  1. 1
    * *

    abd'li şair ve yazardır.

    trajik yaşamı ve intiharıyla tanınan plath, aynı zamanda yarı otobiyografik bir roman olan ve depresyonu üzerine ayrıntılı bilgiler veren sırça fanus kitabının yazarı olarak bilinir.
  2. 2
    sırça fanus adlı kitabının yeni basımlarında biyofrafisine de yer verilen yazardır.nilgün marmara nın şiirlerinden ve hayatının her evresinden etkilenmiştir ve sylvia plath gibi intihar etmiştir.

    kendisinden karanlığın ve ölümün şairi diyerek de bahsedilir.

  3. 3
    kafasını fırının içine sokarak intihar eden kadın yazar. bunu yapmadan önce de çocuklarının odasına süt ve kurabiye bırakmış.
    her ne kadar sansasyonel intiharı ve trajik hayatından daha çok bahsediliyor olsa da sırça fanus gibi harika bir eseri ve bir çok şiiri vardır.
  4. 4
    bu günlerde, genişletilerek yeniden yayımlanmış olan güncelerini okumakta olduğum yazar. melankolisini ve karamsarlığını enfes bir biçimde anlatır kendileri.
  5. 5
    .....Şimdilik, hava akımının istencine boyun eğmişim, sinekler ırzına geçerken uzantılarımın,
    sürdürüyorum dansımı bu dikey tabut içre, günden geceye, geceden güne, ben tümünü ezip
    geçinceye ve 'Bana doğru giden kim? ' in yatay bilgisine ulaşıncaya dek!

    bu dizelerin sahibinin esinlendiği yazardır.
    (bkz: nilgün marmara )
  6. 6
    bolca sevgili yapmış olan yazardır. zira üstlerdeki girimde de dediğim gibi, yeni basılmış olan, genişletilmiş günlüklerinin dipnotunda bir çok not var: ''plath'in 1950'lerde çıktığı cocuk'', ''...1953'te takıldığı eski sevgilisi'', ''üniversiteden sevgilisi'' vesaire vesaire diye. boş olduğum zamanda sylvia palth'in çıktığı çocuklar listesi yapmayı dahi düşünüyorum. her yirmi sayfadan birinde eski sevgili dipnotu var neredeyse. otuzu aşacağını düşünüyorum listenin.
  7. 7
    manik- depresif bozukluk sebebiyle ölene dek depresyon ataklarıyla boğuşmak zorunda kalmış yazardır. ilk intihar denemelerinde başarısız olmuştur. hastalığı ve kişiliği de göz önüne alınınca bu denemelerin ilgi çekmek maksadıyla mahsustan yapıldığı göze çarpıyor. zira kendi yazdıklarını hiç beğenmeyen, kendisini daima yetersiz hisseden birisidir. bu yapısı, ingiliz şair ted hughes'la evlendikten sonra daha çok kendisini göstermiş, dengesiz davranışları ve manik depresif atakları artmaya başlamıştır. ölümünü gerçekleştiren intiharı, ted hughes'la arasının bozulduğu bir dönemde, çocuklarının okuldan eve gelişine 20 dakika kala yapılması yine ilgi odaklı bir intihar olduğu izlenimi veriyor. ancak bu sefer yetişilememesi, yazarın hazin sonunu getirmiş haliyle. tabi olayın iç yüzünü asla bilemeyeceğiz. edebiyatımızda ise, yine kendisi gibi intiharla yaşamına son veren şair nilgün marmara üstünde derin izler bırakmıştır.
  8. 8
    "Şimdi gündüz, şimdi gece, başucunda, yanında, ayakucunda,
    Nöbet tutuyorlar taştan cüppelerle,
    Yüzleri doğduğum günkü kadar ifadesiz,
    Gölgeleri gün batımında upuzun
    Güneş asla daha fazla parlamıyor,
    Asla batmıyor.

    İşte beni doğurarak getirdiğin krallık bu,
    Anne, anne. Ama kaşlarımı istediğim kadar çatayım.
    Yanımdakini ele vermeyeceğim."
  9. 9
    ben bir dahiyim temalı söylemleriyle antipatimi kazanmış overrated yahudi yazar.
    • Overratedmiş, hadi ordan
  10. 10
    öncelikle her ne kadar kendisi the bell jar isimli romanı ile ünlü olsa da esasen kendisini şair olarak tanımlamaktadır. yazı yazmaya da şiir yazarak başlamıştır. bazı insanlar yapısı gereği melankolik olurlar, hayatın getirdikleri ile birlikte bu melankoli bazen azalır bazen de yaşamaya engel olacak kadar artar. ne yazık ki sylvia plath'de ikinci ihtimal gerçekleşmiş. otobiyografik özellikteki romanından anlayacağımız üzere, sylvia aşırı benmerkezci ve hayatını kendi keyfine göre yönlendirmek isteyen bir kadın. ancak gerçek hayata baktığımızda çok kısa süre içinde kendini zorla olsa da olmasa da evlenmiş ve 3 çocuk yapmış konumda bulmuştur. bu noktadan sonra hayatında kendi etkisinin çok azaldığını görmüş ve bunu kendine yedirememiştir. böyle işte bazı insanlar her şartta mutlu olacak bir şeyler bulurken bazıları da kendi sırça fanusu içinde mutluluklara göğüs gererek yaşarlar. bu durumu kendisinin lady lazarus isimli şiirinden alıntı yaparak açıklayayım:

    Dying
    is an art, like everything else.
    i do it exceptionally well.

    i do it so it feels like hell.
    i do it so it feels real.
    i guess you could say i’ve a call.

    kimsenin kalkıp bu kadını eleştirmeye hakkı olduğunu düşünmüyorum. sırça fanus'taki en önemli alıntıyı ben size söyleyeyim "i am, i am, i am." kadın tek başına durup kendini dinlediği zaman bu sesi duyuyor. kaldı ki bana sorarsanız sylvia plath sırça fanus'ta sadece kendisini anlatmamış, tüm kadınların olması gerektiği formu anlatmış. bazı konularda ısrarcı ve kararlı. aynı zamanda kendinden beklentisi aşırı yüksek. fark yaratmak ve dünyayı değiştirmek istiyor. bunları isteyen ve çok fazla isteyen birine evde çocuk baktıramazdınız.
  11. 11
    "şayet ay gülümseseydi, sana benzerdi.
    ikiniz de güzel fakat yıkıcı bir şeyin intibasını uyandırıyorsunuz."
  12. 12
    Ocaktaki gaz ile ya da fırın ile intihar ediyordu sanırım.
  13. 13
    İntihar muazzam olur mu ? Sylvia’nın ki oluyor. Hayatı boyunca hep aldatılan, farkındalık seviyesi başkalarınca düşürülen iç dünyasına ve ruhsal boğuşmalarına terkedilen kadındır.

    Her şeyden vazgeçerken bile anne olduğunu unutmamış belki de omzundaki dayanılmaz yük bunu göz ardı etmesini sağlamıştır.

    Her geçen olduğu gibi çocuğuna süt ben kurabiyesini bırakmış sonrasında odasının kapısını kapatmış ve etrafını bantlamıştır. Sonrasında ise gaz ile intihar etmiştir.