kayıt

öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

  1. 26
    (bkz: Bilim)
  2. 27
    çay koyarken önce suyu koyup şekerle karıştırırsanız demi koyduğunuz zaman yoğunluk farkı nedeniyle birbirlerine karışmazlar.

    not: elinizi korkak alıştırmayın, şekeri bol koyun..
  3. 28
    (bkz: psikoloji)
  4. 29
    oo piti piti karamela sepetinin orijinal halinin "Oh pity pity, care'em all so pity, tear is the last thing, gymnastic." olmasıdır.
  5. 30
    alkolün eroinden daha fazla bağımlılık yaptığı.

    öğrenmez olaydım.
  6. 31
    hiçbir cümlenin tam olarak bize ait olmadığı. beni çok değiştirmişti şahsen bu.

    şimdi girilerimin yüzde doksanı malumun ilanı gibi geliyor biraz da öyle gerçekten. ama ben bunu ilk fark ettiğimde ufkum epey genişlemişti. hiç mi benim bir zamanlar düşündüğüm gibi düşünen yoktur aramızda? vardır herhalde.

    bize ait cümle yok mu? tabi her cümle bize ait. al bak malumun ilanı yine. ama bakış açımızda bir gariplik var genelde: bazı bilgiler öğrenilmiş, bazıları ise kendi buluşumuzmuş gibi geliyor.

    oysa çok basit bir şey var ki: hiçbir şey yoktan var olup, vardan yok olmaz. kendi cümlelerimiz ama, onları biz yaratmıyoruz.

    her fikrimizin her cümlemizin altında bir geçmiş, bir öğrenilmişlik var. ya başka bir insandan -kitaptan filan da olabilir yine insandan sayıyorum- ya da yaşantımızdan-doğadan deneyimlediklerimizden, hiçbir cümlemiz tamamen bize ait değil, hepsi öğrenilmiş.

    bunu fark etmenin en büyük faydası gerçekte bildiklerimizin yaşantımızın fikirlerimizin temellerini aramaya itiyor bizi. "yahu ben neden mercimek sevmiyorum" dan tut "ben neden sosyalist oldum da ne bileyim liberal filan olmadım?", ya da ne bileyim "ben neden kekeliyorum", ya da "ben neden kendimi bu kadar beğeniyorum" gibi, kendimize dair tüm soruların cevapları olduğunu öğreniyoruz. bunları yendikçe insan bilinçaltını, bilince taşıyor. kendini tanıyor, davranışlarının nedenlerini araştırdıkça yanlış bulduklarını değiştirecek gücü kazanıyor, kendi hayatına yön verebilecek hale geliyor. öte türlü etki-tepki zincirinden kurtulamıyor insan. hayatın rüzgarına kapılıp gidiyor. kendini oluşturan şeyden habersiz yaşıyor ki kendini yeniden üretebilecek güce sahip olamıyor doğal olarak.

    kendini bil lafı hep böyle dandik bir laf gibi gelmiştir. ama düşündükçe baya bildiğin kendini bilmek için aslında bilmen gereken o kadar çok şey var ki:

    (bkz: bağıntı)
  7. 32
    Söz uçar yazı kalır sözünün aslında, sözün uçması ve ulaşması gereken yerlere varması iken, yazının sadece olduğu yerde kaldığı şeklinde bir ifade olmasıymış. Aslında bilinenin aksine, burada pozitif betimleme yazıya değil, sözel ifadelerin daha rahat ve pratik aktarılabildiğine imiş. Her ne kadar yazının bu şekilde basite indirgenmesindeki ifadeye katılmıyor olsam da, yine de Haklı bir ifade midir, değişen çağ ve şartlar bakımından ele alırsak tartışılır.
  8. 33
    kelimelerin zamana, mekana ve kişilere bağlı anlam bulutları olması. hiçbir zaman aslında birebir aynı anlamların yüklenemeyecek ve aktarılamayacak oluşu.

    ayrıca yapılan bir deneyde yapay oluşturulan kelimelerdense bu yapay kelimeleri kişilerin hatırladığı kadarının diğer kişilerce daha kolay hatırlanabildiğinden yola çıkarak tüm dil oluşturma sürecinin bir nevi kulaktan kulağa oyunu gibi olduğu ve toptan koca bir yanlış anlaşılma yumağı olduğumuz gerçeği. *
  9. 34
    (bkz: c++)
    (bkz: assembly)
  10. 35
    #248812

    resssmen aydınlandım abi...
  11. 36
    Osmanlı'nın 1627 yılında 15 parçadan oluşan donanma ile izlanda'ya saldırması.

    tr.wikipedia.org/...
  12. 37
    ntv'nin açılımının nergis tv olması. *
  13. 38
    şortun iki yönlü olması.

    şimdi bende güzel bir şort var böyle siyah. kumaşı filan hoş. yatıyordum yatakta, paçasından içeri baktım tertemiz yazıyla adidas yazıyor. dedim bu yazının tersi olamaz. hemen kalkıp perdeleri çektim, şortu çıkarıp ters çevirip giydim. mis gibi. kırmızı bir rengi var ama çok hoş rengi. eski şorttan daha güzel resmen.

    iki şortum olmuş gibi oldu şimdi eheh. dikkat çekmek istemiyorsam siyah çıkarım, herkes bana baksın istiyorsam kırmızı giyer çıkarım. sanki iki farklı şortmuş gibi yıkamadan bir hafta ida..

    neyse orası sizi ilgilendirmez.
  14. 39
    (bkz: bağlama çalmak)
  15. 40
    istanbul avrupa yakasından anadolu yakasına vapurla geçerken vapurun sağ tarafına güneşin gelmemesi.
    bu muazzam bilgi sayesinde güneş ışınlarına maruz kalmadan seyahatinizi gerçekleştirebilirsiniz.
  16. 41
    kaplumbağalar kıçlarından da nefes alabilirlermiş. öğrenin istedim.
  17. 42
    pipi kelimesinin ingillizcedeki "pee" kelimesi, yani işemek anlamına gelen kelimenin ikilemesi ile türkçeleştirilmiş olduğunu ve,

    popo kelimesinin ise yine ingilizcedeki "poop" kelimesi, yani zıçmak anlamına gelen kelimeden türetildiğini,

    biliyor muydunuz?

    bu bilgi ile aydınlattığım tüm sözlük erbabı adına çok mutluyum. ne "bok"a yarayacaksa bu bilgi. *
  18. 43
    liseli kardeşlerime gelsin.

    twitter.com/...
  19. 44
    (bkz: laktasif etki)
  20. 45
    akünüz bittiği zaman bir tablet aspirini içine koyun. bi süre bekledikten sonra 2-3 marşlık bir enerjiniz olacak.
    ama akü bundan sonra kullanılamaz ona göre.
  21. 46
    (bkz: gökkuşağının bittiği yerde altınların olması)
  22. 47
    aşka inananlara gelsin,
    bir kadın ile bir erkek birbirlerine aşık olduklarında erkeğin libidosu gittikçe artar. yani ilişkinin başında libido düşükken, ileriki safhalarında libidosu daha da artar. kadının ise libidosu çoktan aza doğru ilerler.

    özetle, gerçekten birbirinize aşık olduğunuz bir sevgiliniz olduysa ve partnerinizle ilişkinin henüz başında sevişmişseniz bütün suç kadınındır. kadın sizden daha çok istediği için sevişmişsinizdir.
  23. 48
    ingilizce suikastçi demek olan assasin aslında haşhaşi kelimesinden türemiş.
  24. 49
    stajyer doktor olan stubbins ffirth sarı humma hastalığının bulaşıcı olmadığını kanıtlamak için denek olarak kendisini kullanmakla kalmayıp sınırlarını da biraz zorlamış. önce kendinde ufak çizik yaraları oluşturup hastaların kusmuklarını bu yaralara sürmüş. hasta olmayınca gözlerinin içine akıtmış, yine bir şey olmayınca kusmuğu ısıtıp buharını çekmiş. en son "ölümsüzüm lan ben!" triplerine girmiş olacak ki kusmuğu yiyivermiş. bunun dışında kan, idrar, tükürük gibi hastalardan aldığı vücut sıvılarını da muhtelif yerlerine yedirmiş. böylece hastalığın bulaşıcı olmadığını kanıtladığını düşünmüş. bütün bunlara rağmen hastalığa yakalanmamasının sebebi ffirth'in hastalığı atlatmış kişilerden örnekler alması imiş. bu durumda hastalık bulaşıcı olmuyormuş.
  25. 50
    yanlışlıkla bir sekmeyi kapatırsanız ctrl + shift + t yapınca o sekmenin geri gelmesi.

    + zbigniew, mağaradan bildirdi.