11
büyük eğitimcidir. ışıklar içinde uyusun.
10
Zırt pırt pez*venk iddiaları ile yerilen ve üzerinde kötü sözler söylenen şahıs.
Bakın, bu adamın eleştirilmesi bir nebze olsun anlaşılabilir. hatta sevmeyeni bile çoktur. fakat günümüz hedonistlerinin(ki çoğu insan, yaklaşık nüfusun yüzde 87.92'si, bireyciliğin peşi sıra hazcılık akımına da tutunmuştur) bunu yapması kadar da komik bir şey yoktur. kendine itiraf dahi edemesen de bu vakitlerde haz her daim ön plandadır. çilecilik bitti yani.
ki bu marki de kendi çapında hedonizm savunucusudur. psikolojik hazcılık kavramını da sonuna kadar yaşamış, icraate geçirmiştir. kimilerine göre yanlış hatta sapıkça olan şeyler, bu şahsın yanında sadece mutluluk aracıdır. bazısı hazzı çikolatanın kakaosunda, bazısı çileğin tohumunda, bazısı da örnekte görüldüğü gibi sadizm ve mazoşizm de arar.
bu koşullar altında da epikuros‘un en baba öğrencisi aha bu marki’dir. hatta erasmus’un din temelli hazcılığını da buna temel alırsak, tanrı marki’nin bu şekilde zevk almasını istemiştir ve bu buyruktur. Buradan da inananları ellemiş olduk.
hadi gel şimdi işin içinden çık.
8
Aykırı yazıları yüzünden onlarca kez tutuklanan, gözaltına alınan ve akıl hastanesine kapatılan, aynı zamanda yeraltı edebiyatına büyük eserler kazandıran yazar.
5
kişsel olarak ayağa düşmemesi gerektiğini düşündüğüm ve sevdiğim bir yazardır. kitaplarında kendini ve dönem toplumunu çok iyi tarif eden yeraltı edebiyatının ilk temsilcisi ve filozof. her kitabında mutlaka alınacak bolca mesaj vardır. yazdığı kitaplara sadistçe veya mide bulandırıcı diyenler her gün aynı sahneleri sabah programlarında, brezilya dizilerinde zevkle takip eden insanlar olduğundan boş konuşmaktadırlar. Öyle ki yatak odasında felsefe kitabı "imha ve müsadere" cezası dahi almıştır.
kendisi kadın düşmanı falan da değildir. kadınlara uygulanan her işkence de, her tecavüz yazımlamalarında toplumun alması gereken bir mesaj vardır; bir kadına bir erkek veya tek bir erkeğe bir kadın sahip olamaz. bu oluşan sapkın hadiselerin temelinde " bu mülk edinme" sorunu yatar.
"İnsanların gözünün açılacağını, herkese özgürlük sağlanacağını, zavallı kızların kaderinin unutulmayacağını umalım; ama onlar kendilerini unutturmayacak kadar şikayet ederlerse, kendilerini geleneğin ve önyargının üstüne yerleştirirlerse, onları köleleştirdiği varsayılan utanç verici prangaları ayakları altında cesurca çiğnerlerse; ancak o zaman, gelenek ve kamu karşısında zafer kazanırlar; daha özgür olacağı için daha akıllı olacak erkek, kadınları küçümseyişindeki adaletsizliği hissedecektir. tutsak bir halkın suç olarak gördüğü doğanın itkilerine kendini bırakma edimini özgür bir halk suç olarak görmez."
"özgür bir varlık asla mülk edinilemez; bir kadına tek başına sahip olmak kölelere sahip olmak kadar haksız bir şeydir; bütün insanlar özgür doğar, hepsi hukuken eşittir: bu ilkeleri asla gözden kaçırmayalım; buna göre, bir cinsin diğerine tekelci biçimde sahip çıkma hakkı kesinlikle meşru bir hak olarak görülemez ve cinsiyetlerden ya da sınıflardan biri diğerine asla keyfi olarak sahip olamaz."
Marquis de Sade - Yatak Odasında Felsefe
4
Şeytan Sade'nin bedeninde düello eder:
Marquis de Sade bilindiği gibi uzun yıllar boyunca hapse mahkum edilmiştir. Mahkumiyetinin sebebi de normal hayattaki sapkınlıkları ve ahlaksızlık diye tabir ettikleri yazılı ve yazısız normlardır. Sade mahkum edildiği için tepkili ya da kindar değildir. Aksine içten içe sevinir kendince ve şunu der; beni mahkum ederek ruhumun daha çok coşmasına vesile oldunuz. İşte böyle bir ruha sahip Sade.
''Erdem ahlaksızlıktır, ahlaksızlık ise erdem.'' Marquis de Sade'in felsefesinin temeli, işte bu cümlede yatıyor.
İnsanı insan yapan en önemli özelliklerden biri, esiri olduğu sivil toplumun zincirlerinden kurtulmayı başarabilmesidir. Toplum, doğası gereği kolay yıkılmayan, varlığını uzun süre sürdüren sosyal yapılar kurar. Bu yapılar, nesilden nesle devam eder ve değişime karşı direnir. Ancak bu, Sade'ye göre, doğaya aykırıdır. Çünkü doğa, yapısı gereği yıkıcıdır ve Sade'nin sapkınlık ve haz arasında kurduğu ilişki, işte buradan gelir.
Sade'ye göre insandaki insansal olan tek şey doğaysa, doğrudan doğa nedenselliği insan türünün yapıp etmelerini, davranışlarını belirliyorsa, insan olmak cani olmayı beraberinde doğal olarak taşır. Eserlerinde ahlaksal eylemin belirleyicisi olarak etik değerleri değil de, içgüdüleri kullanır. Yani Sade insanın tüm çıplaklığıyla doğayla örtüştüğünü yaptığı davranışların doğadan bağımsız ve olmadığını dile getirir.
Sade'nin eserlerindeki kurbanlar genelde dejenere olmuş, bağnaz ve dinsel doğmalara sahip kişilerdir. Sade bu kurbanlara acımaktadır. Lakin bu acının altında tiksinti vardır. Kurbanlarının ahmaklığını es geçmeyerek ve uyanmaları gereken derin, sahte rüyadan bir türlü uyanmadıkları için onlara cezayı hor görmez ve onları kırbaca layık görür. Sadistik eylemleri de bundan ötürüdür.
Son olarak kurbanları için şunu dile getirir: ''Yazık, böylesi bir ıssızlıkta ne kural ne de din tanımayan, suçla eğlenen ve tutkulardan başka kaygısı olmayan ve iğrenç şehvet oyunlarının imparatorluk yasalarından başka ölçü tanımayan bir şehvet düşkününün insafına kalan bahtsıza bin kere yazık.''
Kötülüğün ve kırbacın tanrısı Sade'ye selam olsun.
not: Ju'dan alıntıdır.
3
"ölüme alışmak için onu haz düşkünü bir düşünceyle birleştirmekten daha iyi bir yol yoktur."
2
yazdığı hiç bir aşırılığı uygulamadığını öne süren,zaten kitaplarının yazım zamanı bir çoğunda hapishanede olduğu için söylediğini destekleyip kanıtlayan yazardır. hayal gücüne ket vurulamayacağının en güzel örneğidir.
benim yazdıklarımı uygulamaya çalışanlar beni okumasınlar demiştir. (bunu galiba korkudan söyledi ama bilemiyorum tabi), sonra ne olmuştur ? gelsin doggy style lar gitsin işemeli sıçmalı ayinler. her bildiğin yapılmaz.
(bkz: kalın bağırsak önemlidir götçüler)
1
sadizmin filozofudur, babasidir, sadizm ismini ondan almistir.
1740-1814 yillari arasinda fransa'da yasamistir. erotik edebiyatin onemli yazarlarindandir. eger hala bir kitabini okumadiysaniz, cidden cok sey kaciriyorsunuz.
yasadigi donemde onun bir deli olduguna inanilmis, hayatini hapishanelerde ve akil hastahanelerinde gecirmistir. yazdigi notlarin cogunu saklamak zorunda kalmis, notlar bulundugunda basilip cogaltilmistir. basilmamis musvetteler de olumunden sonra oglu tarafindan toplanip yakilmistir. ornegin sodom'un 120 günü'nu, ki sanirim en sevdigim kitabidir, hapishane'de gizli gizli yazmistir, kitap bitemeden notlarini hucresine saklamak zorunda kalmistir. notlar hapishane restore edilirken bulunmus, basilmistir. ama malesef yine de kitap tam degildir.
savundugu felsefe cok ilginctir. yani cok delicedir, ama o oyle bir temellendirir ki, mantikli gelir. sonuc olarak her biri delicedir ama muthistir.
↑