kayıt

kutup sözlük yazarlarının nick hikayeleri

  1. 1
    kullanılan nickler'in nasıl alındığı falan gibi hikayeler. afişe style.

    farz-ı misal; alexis;

    sene 2002 falan. futbolda ciddi anlamda iyiyim. muhteşem frikiklere imza atıyorum. lakabım del piero'nun kısaltması olan alex. ama nası top oynuyorum dillere destan. neyse; sonra fenere alex geldi. 2004 falandı heralde. lisedeydim. sınıftan elemanın biri " kardeşim sana alex diyoz da alex senin köpeğin olsun, sana bundan sonra alexis diyek" dedi. yapıştı kaldı. sonra texas'lar sanchez'ler türedi de bana mısın demedi.
  2. 2
    birbirinden farklı hikayelerdir.

    red john, peki ama neden red john?

    yıl 2011, the mentalist izliyordum o sıralar,hala izliyorum bilinmeyen bir adam, patrick jane'den daha zeki bir adam olan red john ile yıllardır kullandığım hermanubis nicki arasında gidip geldim. zeki olması yeterliydi benim için. ayrıca diziyi izlemeyenler bilmeyeckti red john'un ne demek olduğunu, benimle özdeşleşmişti. belki teklif gelir the mentalist'ten red john'u ben oynarım... rüyalar.swf.

    ben red john, kısaca red. iş arkadaşlarım bana seksiğ diyor...
  3. 3
    sözlük kariyerası boyuncu nicklerinin pek çoğu hayatı gibi repliklerden oluşmuş bir adamım...

    başlangıçta ilk adımı ekşi ile attım pek çoğu gibi ve orada en azindan benim icin'di nick zira en sevdiğim film olan organize işler'i hatırlatıyordu bana...

    sonrasındaki deneyimlerden sonra alem sözlük'te gora'dan esinlenip yuzuneneolmus nickiyle arz-ı endam ettim ve orada pitwsd* nickli yazar nicki uzun görüp yuno olarak kısalttı... o günden sonra ismimden çok yuno diye çağrıldığım da doğrudur... ilerleyen döndem aynı sözlükte yuno'nun ingilizce you know kelimesine benzerliğini fark edip yunow olarak entry koşturdum... ve bu sözlüğün kurucu ekibinden olurken iki ihtimal belirdi kafamda...

    uzun bir nick olarak yunow'u nasıl kullanacaktım? yunowimnogood amy winehousw'a olan saygımı şaaparken yunowwhatitis ise söylemesi güzel bir nick oluyordu...

    tercihim belli olduktan sonra aldım ve kullandım... saygılarımla xoxo yunow...
    • İyiymis
  4. 4
    izlediğim en iyi çizgi filmin en sevdiğim kahramanını aldım.

    charizard. güçlü, ateşli ama tembel ateş pokemonu. tam benim özelliklerim. hele ki sözlüğe gireceğiniz zaman yaşınız epey genç ise çizgi karakter almanız çok doğal olur. ama alınan pokemonun güçlü olması, sevilmesi önemlidir.

    ben de bu sözlükteki çoğu kişi gibi* alem sözlük'teki nickimi charizard diye aldım. herkes beni charizard diye tanıdı. gerçek ismimle değil bununla hitap ettiler. benim de hoşuma gitti bu durum.

    şimdi bana char diyorlar. bir sonraki sözlükte* char diye alacağım...
  5. 5
    Herşey bir dönem ekmek bulamayıp kendimi kahve ve kurabiyeye verdiğim dönemde oldu. Sabah uyan yemek yok, dayan kahveye. Akşam gel yemek yok, dayan kahveye. Bir süre sonra rengide hoş gelmeye başladı. Kutupla tanışıp nick alırken ne alsam ne etsem derken de kahvemi höpürdetiyordum. Aniden gelen aydınlanmayla yazdım neskaferengi'ni. Sonra dedim kafe olmasın biraz bizden olsun, ortaya bu çıktı.
  6. 6
    en sinirli olduğum zamanlarda bile sakinleşmeme yardımcı olduğu için müzik ruhun oksijeni olmalı yorumuyla alınmış bir nick. fonetik olsun dedik. o zamanlar(yıllardır) rock&metal dinliyorum. isyan, anarşizm, kimse gözlerimin içine bakamıyor. * rock kelimesi okunuşu ile birleşime çok uygun. bir iki söyledikten sonra baktık kulağada hoş geliyor. tamam dedik aranan nick bulundu.
  7. 7
    en sevdiğim grubun ismi. evet lan çok düz yazarım. geçen bir yazar yine nick altımda bunu söylemişti.
  8. 8
    en sevdiğim tanrıça. karakter meselesi. çok benziyoruz.
  9. 9
    star wars sevgisiyle özetlenebilecek hikayedir.
  10. 10
    olmayan hikayedir. mitoloji ile ilgilenmek olsa gerek.
  11. 11
    (#41313)
  12. 12
    yazarlarının sözlüklere üye olurken nick seçme sürecini içeren hikayelerdir.

    benim hikayem ; villagelife oynarken çocuğuma verdiğim isim çükübikti. buraya da nick alırken bir türlü fiyakalı bir şey bulamadım. dedim ola ola anne olurum ben falan ahanda böyle oldu.
  13. 13
    olmayan hikayedir benim adıma. kutup'un tersten yazılışı işte. 15 saniye düşündüm ve bu nicki aldım.
  14. 14
    biz eskiden su icerdik testiden

    orijinal nickim bu aslında ama sığmadı

    sözün geldiği yer aylin livanelinin bana müsade sana rast gelsin şarkısından bir kısım
  15. 15
    bazı nicklerin hikayeye ihtiyacı yoktur, onlar belli eder zaten kendi hikayelerini..
  16. 16
    en sevdiğim aktörlerden birinin adını aldım. bana göre gelmiş geçmiş en iyi erkek oyunculardan biridir...
  17. 17
    benim nickim tamamen tesadüfi idi.

    exa radyo var, bilenler bilir. hah, orada rastgele bir radyo açmış dinliyordum her zamanki gibi. aynı zamanda da haxball oynuyordum tabi. işte, odada bulunan bir hardpronun tavsiyesi ile sözlüğün kayıt sayfasına gittim. nick kısmında duraksadım. zira aklımda hiçbir isim yoktu. sonra radyoda çalan şarkıya kulak verdim:

    "fındık fıstık ooo sensin fıstık ooo"

    işte o an, "ulan fındıkfıstık olsun bari, hem şekil hem de öz türkçe" dedim. evet, böyle idi benim de hikayem...

    *
  18. 18
    3 sene önce tumblr kullanıyordum. o arada saçımı turuncuya boyattım ve tumblr'a fotoğraf yükledim. takipçilerimden biri ''url'ni otomatikmandalina yapmalısın'' demişti. tesadüf ki o ara en sevdiğim filmlerden biri otomatik portakaldı. öyle değiştirdim. 3 yıldır aynı nick ile dolanıyorum ortalarda.
  19. 19
    hastalıklı ruhumla dalga geçen arkaşlarım bana malign derler...
  20. 20
    tüm arkadaşlarım bana eskimo dediği için bu nicki tercih ettim.

    yok ebesinin kukusu. sözlüğün adıyla alakalı bir nick olsun diye aldım amk ne olacağdı başka...
  21. 21
    komikli nicklerden bunaldığım bir gün misyonlu bir nick alalım dedim. şimdiki aklım olsa tok evin aç kedisi gibi bir şey olurdu.
  22. 22
    bundan seneler evveldi daha önce başka bir sözlükte daha anlatmıştım bir kezde sizler için anlatayım

    bir sevgilim vardı adı elise. ismi gibi naifti, karşısında boncuk boncuk terlerdim hep. hayatımın erken dönemine damgasını vurmuş ikinci döneminin ise amına koymuş bir kadın. tam anlamıyla kadındı elise. ellerini tuttuğum an dünya duruyordu, ergenlik sivilcelerim azıyordu. aklımda hiç art niyet yoktu ona karşı. hatta o kadar ki bende kaldığı günler hep sarılıp uyumuşumdur. o amerikana sen benim helalimsin, düğün gecesine kadar dokunmayacağım mantığını öğretmiştim o zamanlar. velhasılı elise kadınımdı, ilk sevdiğim kızdı, daha sonrasında hiç kimseyi sevdirmeyendi elise.

    o dönemler çok fakirdim bakkala gittiğimde adam 5 centin yerine sakız verirken sakızı almazdım 5 centimi ver deyip adama küfrederdim. o para üstlerini böyle biriktirip bu kızla düğün hayalleri kurardım. fakirdim ama gönlüm gepgenişti, seviyordum ulan işte hem de ne seviyordum öyle böyle değil. mecnun elime su dökemez o derece.

    işte elise, ah elise neredesin şimdi, hangi yaban ellerdesin bilmem ki. benim gibi şişman, fakir bir çocukta ne bulmuştu çözememiştim o zamanlar. hani seviyordu beni öyle söyledi bana. yani tam olarak böyle değildi. biliyorsunuz bunlar çok zeki oluyor doğduktan sonra ana dilleri gibi ingilizce konuşuyorlar bana dönüp i love you fat man dedi. he he çok komikti ya, ne komikti o zamanlar. ben aşkımdan divane fakir tipsiz bir insan o ise benim biricik elisem.

    bu the cure var ya hani işte the cure'un solisti benim kankam olur. çok severdi beni eleman, konserlerinde hep en öndeydim vakt-i zamanında. bu elise bir gün zengin bir çocuğa aşık olup benden ayrıldı gitti. o güzel kız gitti arkasında bir enkaz bıraktı, hayatım bir anda ters yüz oldu. o ana dek zevkine intihar edecek olan ben o an ilaçlarla ayakta duruyor, kimseyle konuşmuyor, yemek yemiyordum. aslında iyiydi bu ama yemek yemediğim halde kilo veremedim. biraz düzelir gibi olunca oturup elise bir mektup yazdım. bir gün yine sahne öncesi kulisi temizlerken bu solist abi robert smith beni yanına çağırıp halimi görünce hayırdır ne oldu diye sordu. ben ise anlattım elimden yazdığım notu alıp onu uyarlayıp şarkı yaptı adı bilirsiniz a letter to elise. (şarkının linki: www.youtube.com/...)

    kısa keseyim demi. he işte ona mektup yazdım the cure salladım onlarda alıp şarkı yaptı. a letter to elise diye. aşkımı benim yerime anlattılar dünyaya. oye como va da tito puente'nin bir şarkısı dinleyip çılgın atardım o depresyon dönemlerimde. böyle hey adamım nasıl gidiyor hayat demek oluyor.

    sonra bu ikisini birleştirip başvurdum ve ismimi değiştirdim, şerefsiz nüfus müdürü ise her daim yaptığı ibneliği bana da yaptı ve yanlış yazdı adımı. oyecomova olan soyadımı oyecomeva diye kaydetti sırf bundan dolayı kendimi evlatlık hissediyorum kimi zaman.

    böyle işte dostlar acı dolu çocukluğumun emrah'tan kalır yanı yok.

    think about it:

    -elise
    +ben

    once upon a time in america:

    -i love u soooo much fat man.
    +me to me to he he he he.

    one year later:

    +i love you elise, honey honey money money.(fakir olduğum için her honey e bir money diyordum)
    -go away fat man. (üzgün smileyle)

    now

    -a letter to elise, fuck off, kiss my ass, te money money money the mighty dolla dolla


    benim özetim de bu işte.
  23. 23
    denizler hayatta en çok sevdiğim doğa harikalarından biridir. denizleri korumakla ilgili stk'larda gönüllü olarak görevde almışlığım vardır ki halen devam etmektedir. mitolojiye de ilgim olduğundan dolayı denizler tanrısı olan poseidon'u nick olarak seçtim.
  24. 24
    her mutsuz olduğum günün gecesine belki 30 kez dinlediğim bir Sigur Ros parçası.
  25. 25
    beni özetleyen bir nick.hayatım boyunca hep azınlık oldum,ezilen oldum,fenerbahçeli oldum şike operasayonu yaptılar,solcu oldum biber gazı yiyip coplandım,ateist oldum arkadaşlar ve akrabalar dışladı.bu nick de öyle bir şey.mizahi bir azınlık adam simgesi.başka bir hikayesi yok