kayıt

diş ağrısı

  1. 1
    çeken kişiyi şekilden şekile sokan acı çeşidi.

    düşmanımın başına bi şey gelmesini istesem, dişi ağrısın derim. o derece etkili çünkü.
  2. 2
    (bkz: düşman dişine)
  3. 3
    dişinol ile geçici olarak dindirilebilir.

    www.ilacprospektusu.com/...
  4. 4
    hayatımda hiiç ama hiç yaşamadığım ağrıdır. dedim ya yarın diş ağrısı tutar. hayatımda demişken kaç yıllık hayatım var ki ıbk.
  5. 5
    evlerden ırak dedirten, en pis ağrıdır. çekmeyen bilemez. tasavvur bile edemez.
  6. 6
    insanı hayattan soğutan ağrıdır. dişinin yanına kuyruk sokumuna kadar yayılabilen bir ağrıdır. şu an çekiyorum.
  7. 7
    böbrek ağrısı ile birlikte en pislik ağrılardan birisidir. apranax forte en büyük ilacıdır. tabi 3-4 saatliğine.
  8. 8
    berbat bir ağrıdır kesin çözüm diş hekimine gitmek olsa da benim gibi çantada maxicaine (lokal anestezik) taşıyanlar da vardır.tavsiye de edilir.
  9. 9
    Ilaç içmeden geçmeyen, agriyi çekenin adeta sabrini sinayan agri.
  10. 10
    dişçi korkusunu da beraberinde getirir.
  11. 11
    en acı veren ağrılar sıralamasında şüphesiz ilk sırayı alacak olan ağrıdır. yok böyle bir şey.

    ikinci sırada ise kulak ağrısını bilirim.
  12. 12
    çözümü dişçiye gidene dek anestezi yapmaktan geçer.
  13. 13
    Rakı basmanın iyi geldiğine inanılır.
  14. 14
    1. nesil kutup sözlük yazarı... hoş gelmiş...
  15. 15
    o yirmilik diş ağrısı ki, ağrıların içinde en şerefsizi .
    diş ağrısının daha kötüsü ,en kötüsü olur mu demeyin diş hekiminden de korkmayın,zaten korkmuyorsanız da nasıl korkmadığınızı anlatın bir dengeye oturtalım şu korku meselesini artık, kazık kadar olmak açısından zor oluyor böyle.
  16. 16
    barkın bulutbeyaz'ın tanrı ayyaşları korusun isimli öyküsüne konu olmuş ağrıdır. müdahale şansınızın kısıtlı olması iç sıkıntısını da beraberinde getirir.

    Dişim ağrıyordu. Banyoya gidip aynada incelemeye karar verdim dişimi. Aynaya yaklaştım fakat çok gerilerde ve ışığın ulaşmadığı noktadaydı ağrıyan dişim. Ağzımı olabildiğince açıp ışığı sokmaya çalıştım içeri. Sonunda görmüştüm küçük piçi. Görünürde bir şey yoktu, fakat her nefes alışımda sanki biri o dişimin ortasından çene kemiğime kadar uzun bir çivi sokuyor ve nefesi verişimde geri çıkarıyormuş gibi hissediyordum. Nefesimi burnumdan da alamıyordum, hastaydım. Lavabonun kenarındaki kağıt havludan bir parça koparıp yuvarladım ve akan burun deliğime tıkadım. Burun akıntısını çözmüştüm sırada diş olayını çözmek vardı ve kolay çözüleceğe benzemiyordu. Boş bulunup bir anda esnedim. 'Siktir!' diye çığlığı bastım. Olduğum yerde dönerek küfür saydırıyordum ağrıyan dişime. Sabahtan beri başıma geleceği bildiğim için esnemeyip tutuyordum kendimi. Aklıma gelen her küfrü icra ettikten sonra bana acı veren dişimi çektirmeye karar verdim. Henüz ayın başı gelmemişti. Cebimde beş kuruş para yoktu. Yani dişçiye gidemezdim bu yüzden çektirme planımdan vazgeçtim. Salona geçip televizyonu açtım. Burnumdaki peçeteden dolayı kulağımda basınç oluşmaya başlamıştı. Çıkardım. Yerine yenisini taktım. Televizyonda dizi tekrarları ve yeşilçam sinemasından seçmeler vardı. İkiside beni sarmadı. Belki dışarı çıkarsam ağrısını unuturum diye düşündüm. Çünkü elimde ne kadar ağrı kesici varsa yutup zehirlenmekten korkuyordum. Geceden bu yana sekizi bulmuştu aldığım ağrı kesici sayısı. Üstüme kahverengi kabanımı alıp dışarı çıktım.

    Saat sabahın dördüydü. Bu saatte bizim orada bir sürü ayyaş ve tinerci bulunurdu. Fakat kendimi oyalamam gerekiyordu. Evden çıkıp hızlı adımlarla sokakta yürümeye başladım. Geceye ait olmadığım tüm gerçekliğiyle belli oluyordu. Geçtiğim her çöp kutusu için tanrıya şükrediyordum bana bu saatte dışarıya çıkmam için verdiği cesaretten dolayı.'Hey!' dedi biri bana. Gözlerimi kapatıp hayal kırıklığıyla arkama döndüm. Yeşil paltosu ve yeşilli beyazlı kirli beresiyle karşımda sakallı ve oldukça yaşlı bir ayyaş vardı. Bana doğru dengesiz adımlarla yürüdü. Her adımda ?Aha düştü!? diye iç geçiriyordum. Yanıma geldiğinde tüm benliğimle hissettim şarap kokusunu. 'Bir beşliğin var mı?' dedi. 'Üstümde hiç para yok öylece çıktım' dedim. 'Yalan söyleme vardır sende birşeyler' dedi. Ellerimi iki yana açarak 'Cidden hiç param yok' dedim. O sırada sağ tarafımdan hızlıca gelen siyah bir şey gördüm.

    Sabah ağzımda kurumuş kan tadıyla uyandım. Ağzımı biraz şapırdattım ve tükürüğün tüm ağzımda yeniden gezinmesini sağladım. Üşüdüğümden anlamıştım ki kabanım ve ayakkabılarım gitmişti. Büyük ihtimalle ayyaş pezevenkler çalmışlardı. Kısık sesle annelerine ve ablalarına sövdükten sonra gözümü açtım. İki tane azı dişim biraz kurumuş kanla beraber kaldırımda duruyordu. Çenem biraz ağrıyordu fakat dişin verdiği acıdan çok daha katlanılabilirdi. Yavaşça doğruldum bir iki adım sonra ayyaşlara dua ederek evin yolunu tuttum.
  17. 17
    insanı hiç olmayacak işleri yapmaya zorlayandır. gerçek bir imtihan denebilir.

    ilk okul 6. sınıfta iken, sabahtan tuttu bu ağrı. o gün de beden dersimiz var. nşa'da* beden derslerinde çılgınlar gibi koşuşturan ben, diş ağrısından duramıyorum. ne yapsam bilemiyorum, neredeyse ağlayacağım. sonunda hocanın yanına gidip bir ağrı kesici istemeyi akıl edebildim. o da bana daha önceden bilmediğim bir yöntem sundu: eline bir adet pet bardak aldı, şu arkadaşlarla kola çekirdek yaparken kolayı koyduklarımızdan, sonra da onun içine 1.5 parmak yüksekliğinde tuz koyup, suyla tamamladı. "bununla ağzını çalkala" deyip verdi elime.

    allah'ım, o ne rezil bir tat! ama işe de yarıyor yani, ne kadar iğrenç de olsa o tat, dişimin müthiş sancısından evladır deyip alıyordum ağzıma, dişim uyuşana kadar tutup tükürüyordum. etkisi geçici olsa da.

    neyse, bununla idare edecektim o günün sonuna kadar. sonra da babamla dişçiye gidecektik, ağrı ciddi idi çünkü. fakat tuzlu suyun uyuşturucu etkisi azalmaya başlamıştı. daha sık çalkalamam gerekmeye başlamaıştı, yoksa ağrı dinmiyordu.

    derste hocadan izin alıp çıkıp girmeye başladım. bir, iki derken ben utandım, izin almaya. (çocukluk işte, girmesene derse) hem utandığım, hem de acıya dayanamadığım için, tuzlu suyu, ağzımda çevirdikten sonra yutmaya başladım. işte o anlar gerçekten zorlu dakikalardı. dersin sonu hiç gelmemişti sanki. ondan sonra da tuzlu suyun olduğu gibi tiksindim. o zamandan beri denize girmedim ama girsem ne olur hiç kestiremiyorum, o ayrı.

    okul bitince, dişçiye gittik, ya çekildi, ya da dolgu yapıldı, hatırlamıyorum. ama çektiğim acı pek unutulacak gibi değil.
  18. 18
    Gecenin bir yarısı başlayınca bahçede kaç tur attığımı unutturan ağrıdır(sanki yürüyünce geçecek).Ağrı kesici alırsın geçmez iğne olursun geçmez. Tek çaresi acilen bir dişçiye gitmektir. Dişleriniz benimkiler gibi zor uyuşan cinstense vay halinize.
  19. 19
    sabaha kadar evin içinde dolandıran ağrıdır (geceleri daha bi ağrır). uyumaya çalışınca nükseder. uyuyamayınca ağlatır. ağlayınca da hiç uyunmaz zaten. gün ışıyınca biraz yorulup içiniz geçer ama o ağrı geçmez. biraz sakinleşmenizi ve duvara kafa atmamanızı öneririm, yoksa bi'de kafanızın ağrısı çekersiniz.
  20. 20
    kafayı yedirtir.
    cinnetin eşiğine getirir.

    ağlıyorum sözlük.
  21. 21
    eskilerin pamuğa rakı damlatıp bastırarak geçirmeye çalıştığı ağrıdır. çok fena can sıkar.
  22. 22
    cehennem azaplarından biri olduğu söylenen müthiş ağrı.
  23. 23
    aklıma geldikçe bile içimi yakan ağrı, ben hayatımda böyle bir ağrı görmedim.. geldiği an beni tinerciye çeviren ağrı.
  24. 24
    bağzı insanları anlatmak için kullanılan tabir.

    ''bazı insanlar diş ağrısı gibidir; çektirmedikçe acısından kurtulamazsınız.''
  25. 25
    insanı insanlıktan çıkarır.delirtir adeta.birde bunun kardeşi vardır.kulak ağrısı bunların ikisi aynı anda olursa insanı intihara dek sürükler.