91
Defalarca Depremlerin savaşların yangınlarca sellerin çatışmAların kazaların intiharların tacizlerin cinayetlerin kavgaların yoksullukların hırsızlıkların ağlamaların kaybolmaların ayrılıkların boşanmaların tecavüzlerin borçların terörlerin uğursuzlukların alevlerin ateşlerin sefaletlerin dolandırıcılıkların şiddetlerin işsizliğin casusluğun açlığın susuzluğun elektriksizliğin sarhoşluğun gözyaşlarının lambasızlığın ışıksızlığın evsizliğin aldatmaların ihanetlerin savaşların çatışmaların patlamalarınn pis kirlerin pis kokuların çıplaklığın sapıklığın küfürlerin ahlaksızlıkların adiliklerin dinsizliğin körlüğün çığların kelliğin yaralanmaların düşmelerin virüslerin salgınların ruhsal bozuklukların isyankarlığın her türlü belaların olduğu bu dünyayı ateşle yakın.
90
Savaşların yaşandığı bu dünya 2000 ateşle yakılsın.
89
Savaşların yaşandığı bu dünyayı 2000 ateşle yakın.
88
Adıyamanda hatayda kahramanmaraşta istanbulda çeşitli şehirlerde depremlerin bitmediği türkiye nedeniyle bu dünya ateşle yakılsın.
87
Adıyamanda hatayda kahramanmaraşta malatyada izmirde vanda istanbulda erzincanda kayseride çeşitli şehirlerde depremlerin olduğu depremlerin bitmediği türkiye nedeniyle bu dünyayı ateşle yakın.
86
seyfi yerlikaya şarkısı.
ölüm olsan, zulüm olsan
ak gerdanlı gelin olsan
bitmeden hep sonum olsan
senin derdin hiç bitmiyor dünya
ne verdin ki ne alasın
hem yıkıla hem yanasın
sonsuza dek dert bulasın
senin derdin hiç bitmiyor dünya
sevilsen de sevmesen de
güldürsen de gülmesen de
yaşamadan öldürsen de
senin derdin hiç bitmiyor dünya
www.youtube.com/...
85
mavi nokta diye de tabir edilen gezegen. amatör eğlendiren cinsten.
84
şimdi hiç birinizin bilmediği bir bilgiyi vereceğim , çok şaşırabilirsiniz hazır olun :
üzerinde yaşadığımız gezegenin türkçe ismidir dünya
83
Yunus Emre için dünya Aldangaç manasını taşımaktaydı.
82
her dinleyişte ağlatmasa da, gözleri her defasında kızartan bir yavuz çetin, erkan oğur birlikteliğidir.. itirafım olsun bu da.
mk.
www.youtube.com/...
81
yuvarlak bile olmayı beceremeyen mekan. seviyoruz.
79
"mış gibi" yaşayanların altından girip üstünden çıktığı bu dünyada, "işte ben buyum" diyeceğim bir şehir, ülke, bir insan bulamayacağımı iyice anladığım için artık kaygı ve acı duymuyorum. ne halt edeceğini bilemeyenler... içiniz rahat olsun... sandığınızdan bir fazlasınız. tabi yalnız değilsiniz ancak bu kalabalıklar da kuru.
78
Yaşadığımız ve Güneş'e en olan yakın 3.gezendir.
77
müslüm gürses'in gitme albümünden bir parça. ali tekintüre-yavuz taner iş birliğiyle ortaya çıkan kaliteli işlerden.
www.youtube.com/...
76
"aman durma dünya kökünden sökül
Her gün ayrı ölüp her gün ayrı gömül"
Bir gezegen.
75
çoook çook eski yıllardan, mesajları gayet sağlam ve yerinde güzel bir nazan öncel şarkısıdır;
oku, oku, oku işçi ol, güzel bir günde niyazi ol...
alınma dünya, salınma dünya, elimde olsa gelmezdim dünya...
youtu.be/...
73
En güzel redd parçalarından
72
" ve allah dünyayı 4 aşamada yarattı."
--“Kul e inneküm le tekfürune billeziy halekal arda fiy yevmeyni” ya’nî “de ki: “gerçekten siz yeryüzünü iki “yevm” de hálk edeni mi inkâr ediyor sunuz” (Fussılet, 41/9) ; “Ve ceale fîhâ revâsiye min fevkıhâ ve bâreke fîhâ ve kaddere fîhâ akvâtehâ fî erbeati eyyâm” ya’nî “ve orada üzerinde sâbit dağlar oluşturdu ve orayı bereketli kıldı ve onların rızıklarını dört “yevm”de takdir etti” (Fussılet, 41/10); “Fe kadâhünne seb'a semâvâtin fî yevmeyni” ya’nî “Böylece onları iki “yevm”de yedi kat gök olarak tamamladı” (Fussılet, 41/12) ; “Allahullezî halakas semâvâti vel arda ve mâ beynehüma fî sitteti eyyâmin sümmestevâ alel arş” ya’nî “O Allah’ki gökleri ve yeri ve ikisinin arasındakileri altı “yevm”de hálk etti, sonra Arş’a istiva etti” (Secde, 32/4) , âyeti kerîmelerinde gerek yeryüzünün ve gerek yedi kat göklerin altı günde hálkedildiği beyân buyrulur. “Yevm” kelimesine “küllî devre” ma’nâsı verilmesi uygun olur. Çünkü “cüz’i devir”ler bir günün kısımları cinsinden olduğundan, bunlar dikkate alınmamıştır. Şu halde, yeryüzü ve gökler iki kül lî devrede hálk edilmiştir. Birinci küllî devre: “E ve lem yerellezîne keferu ennes semâvâti vel arda kânetâ retkan fe fetaknâhüma” ya’nî “İnkâr edenler semâvât ve arzın bitişik olduğunu görmediler mi? Sonra Biz o ikisini ayırdık.”(Enbiyâ, 21/30) âyeti kerîmesinde işâret edildiği üzere “bitişik devre”dir ki, bu devir amâ’ âlemi, ya’nî güneş sisteminin ilk maddesi olan nefesi rahmânî’nin parlak bulut hâ linde yoğunlaşmasıdır. Bu devrede gökler ve yeryüzü bitişiktir. İkinci küllî devre “ayrılma devresi” dir ki, bu devrede gökler ve yerler bi rer birer birbirinden ayrılıp, farklı oldular. Nitekim, daha önce îzâh edildi. “Ve ceale fîhâ revâsiye min fevkıhâ ve bâreke fîhâ ve kaddere fîhâ akvâtehâ fî erbeati eyyâm” ya’nî “ve orada üzerinde sâbit dağlar oluşturdu ve orayı bereketli kıldı ve onların rızıklarını dört “yevm”de takdir etti” (Fussılet, 41/10) ; âyeti kerîmesi gereğince de, bizim dünyâmızın dört devre de kemâle erdiği anlaşılıyor. Bunlar da şunlardır: 1. Ateş devresi, 2. Su devresi, 3. Toprak devresi, 4. Bitkiler ve hayvanlar devresi.
1. Ateş devresi Güneşin altıncı “çocuk” olarak doğurduğu dünyâ, “an ne”sinden ayrıldığı vakit bir âteş küresi idi. Uzun zaman bu halde yörünge sinde döndü. Hak Teâlâ Hazretleri bu bineğe, bineğin cinsinden bir tür mah lûk bindirdi ki bunlar cinler kavmi idi. Nitekim buyurur: “vel cânne haleknâhû min kablu min nâris semûm” ya’nî “ve cinleride daha önce semûm ateşten hálk ettik”(Hicr,15/27), “Ve halekal cânne min mâricin min nâr” ya’nî “ve cinleri dumansız ateş ten hálk etti” (Rahmân, 55/15). 2. Su devresi: Dünya uzun bir zaman güneşin etrâfında, ateş küresi hâlin de döndükten sonra, onun ateşi, yüzeyinden suya dönüşmüş ve kesîf unsurla rı ateşten lavlar hâlinde alt tabakalarını oluşturmuştur. Çünkü fizik ilminin bakış açısından bu iki akıcı zıt ise de kimyâ ilmine göre aynı unsurların bileş keleridir. Nitekim, günümüzde, dünyâmızın etrâfını çevreleyen denizler hid rojen, oksijen ve sodyumdan oluşmuştur. Bu devreye: “Ve kâne arşuhu alel mâi” ya’nî ”Ve O’nun Arş’ı su üzerin de idi” (Hûd, 11/7) âyeti kerîmesi ile işâret buyurulur. 3.Toprak devresi: Dünyanın yüzeyinin derece derece sertleşme ve soğuma devresidir ki, ilk kabuğu yarı katı, hamur gibi, yumuşak, esnek ve kokmuş karbon birleşiklerinden ibârettir ki, buna “yapışkan balçık” ve “salsâl” da de nir. Fen ehlinin “protoplazma”, dedikleri şey, bu kokmuş çamurdan meydana gelir ki, bu madde canlı cisimlerin kaynağıdır. Beşer türünün bu çamurdan hálkedildiği Kur’ânı Kerîm’de haber verilir: “innâ haleknâhüm min tînın lâzib” ya’nî “Muhakkak Biz, onları yapışkan balçıktan hálk ettik” (Saffât, 37/11), “ve iz kâle rabbüke lilmelâiketi innî hâlikun beşeran min salsâlin min hamein mesnûn” ya’nî “Hani Rabbin meleklere şöyle demişti: “Mu hakkak Ben, salsâl’dan, değişip dönüşen balçıktan bir beşer hálkedeceğim” (Hicr, 15/28). 4.Bitkiler ve hayvânlar devresi: Fen adamlarının beyânına göre bu kok muş çamurdan, daha sonra ilk bitkiler meydana gelmiş ve bitkiler sürekli geli şerek, büyük ormanlar vücûda gelmiştîr. İşbu ilk canlı cisimler, ya basît hücre lerden ve ya da hücre topluluklarından meydana gelmiş olup “su yosunları” familyasından jelâtini maddeler imiş. İkrâm sahibi tahkîk ehli tarafından da tasdîk buyurulduğu üzere, yeryü zünde insan, hayvânlardan ve bitkilerden sonra açığa çıkmıştır. Jeologlar ilk kara hayvânlarının köksüz bitkiler tarzında var olduğunu ve omurgasızlarında maden, bitki ve hayvan vasıflarını birleştiren züûfiyyetler, mercanlar, sün gerler, delikli mercanlar ile, kabuksu hayvânlardan ibâret bulunduğunu ve daha sonra bunların muhtelif değişimler geçirmek sûretiyle kemâl bularak çe şitli şekillerde açığa çıkıp erkeklik ve dişiliğin meydana geldiğini beyân eder ler. Hiç şek ve şüphe yoktur ki, gerek bitkiler ve gerek hayvânlar, yeryüzünün kabuğundan hálk edilmiş ve şu anda dahi hálkedilmektedir. Şimdi bu sayılan yeryüzünün dört devresi “Ve huvellezî halakas semâvâti vel arda fî sitteti eyyâmin ve kâne arşuhu alel mâi” ya’nî ”O ki semâları ve arzı altı “yevm”de hálk etti ve O’nun Arşı su üzerinde idi” (Hûd, 11/7) âyeti kerîmesine göre gökleride içine almaktadır, şöyle ki: İlk olarak; her bir gezegenin güneşten, kopup ayrılarak başlangıçta bir ateş küresi olduğunda şüphe yoktur. İkinci olarak; göklerin ve yerin tamamının, ilâhi mülklerden birer mülk oldukları “ve kâne arşuhu alel mâi” ya’nî “O’nun Arşı su üzerinde idi” (Hûd, 11/7) yüce beyânı hepsini içine aldığı için her bir semânın su devresine tâbi’ olduğu anlaşılıyor. Üçüncü olarak; her bir semâ dahi dünyâ cinsinden ve elementlerden oluş tuklarından, bu halden sonra kabuk bağlayacakları tabîîdir. Bu da onların top rak devreleridir. Dördüncü olarak; “Ella yescüdü lillahillezî yuhricül hab'e fiys semâvâti vel ardı” ya’nî “Nasıl secde etmezler, o Allah ki semâlarda ve yerde saklı olanı çıkarır” (Neml, 27/25) buyurulduğuna göre, bitki devreleri, “Ve min âyâtihi hálkus semâvati vel ardı ve mâ besse fîhimâ min dabbetin” ya’nî “Semâları ve yeri hálk etmesi ve onlarda dabbeden çoğaltıp yaydıkları O’nun işâretlerindendir”(Şûrâ, 42/29) buyurulduğuna göre de hayvân devre leri olunca, toprak devreleri de olduğu açıktır. --
Fususul hikem / muhiyiddin ibnul el arabi
71
Hasta orospu çocukları tarafından yönetilen gezegen
70
1986'da toplam insan sayısı 5 milyara yaklaşmış olan gezegen.*
31 yılda, yüzde elliden fazla arttı bu sayı. inanılmaz! 2.5 milyardan fazla insan...bu bir çılgınlık.
edit: imla.
69
Bu dünya soğuk. Rüzgâr genelde ters yöne eser. Limon ağaçları kurur. Bahaneler hep hazır. Güzel günler çabuk geçer. “İçimiz hep bir hoşçakal ülkesi.." *cahit zarifoğlu
68
şirinler köyüdür ama Gargamel'ler yönetir.
↑