kayıt

anlamak

  1. 1
    *

    başlığı kesinlikle bana bırakılmaması gereken oldukça temel eylem.

    anlamak: hareketi ile zaman içerisinde sonsuz akmakta olan bir şeyi değiştirebilmek için "an"a hapsetmek, diğer her şeyden ve kendi hareketinden koparıp soyutlamak, çerçeve içine almaktır. anlamak sonsuzluk ile mücadele etmektir.

    tanımı geçtiğimize göre:

    www.exkutupsozluk.com/...
  2. 2
    sevmektir.
  3. 3
    acıdır.
    ne kadar anlamasak ve anlamlandırmasak o kadar mutlu kalırız.
  4. 4
    başlığını açtığımı görünce anlamlı ve istemsiz gülümsediğim.

    art arda dizilmiş bir kaç kelimenin ahenk içinde yeni bir anlam kazanabildiği basit hallerinden çok derin empati biçimlerine kadar uzanan versiyonları mevcut.

    bir şeyin direkt olarak içinden bakabilme aşaması benim temelimi oydu diyebilirim.

    x bir görüş var diyelim, bunu mantıken anlamak bir yana, direkt o görüşten biriymiş gibi anlamak diğer yana. bu ikincisini başarınca, o görüş dışındaki görüşler tamamen yanlış görünebiliyor. bu sefer aynı eylemi y görüşünden başarınca -ki uzun süreler alıyorlar, bütün bir hayata genelleyebilene kadar çabalamak gerekiyor- bu sefer x görüşü de çökebiliyor.

    ee ne yapacauk?

    içimizden gelen ahlak anlayışına oturmayacak şeyler seçtiğimiz görüşlerin içerisinde mantıklı görünebiliyor.

    gerçek örnek vereyim: hayatımın bir döneminde komünist görüşleri seçtim hayat anlayışı olarak.

    mesela bu durumda sovyetlerde çalışma kamplarında köle durumuna düşen insanlara yapılanları haklı bulabiliyordum.

    "sonuçta ortada soğuk-sıcak bir savaş durumu var, bu insanlar devlete ve haliyle pek çok insana zarar verebilecek insanlar, hapiste çürümek yerine emek harcayarak yaşamaları onlar için de daha iyi olur"

    şimdi komünist olmayan biri olarak kendi hissettiğim ahlak anlayışına bu görüşlerin gram oturmadığını görebiliyorum.

    müslüman olduğum dönemler de var, bu dönemlerde de kadının ikinci planda oluşu ve kölelik gibi konuları çeşitli mantıklarla kabul edebildiğime şahit oldum.

    mesela "allah kendi yaratmış, nasıl yarattığını daha iyi bilir, eğer erkekler kadınlara üstün yaratılmıştır, hafifçe dövülebilir, mirastan yarı pay alırken erkek dört kadınla evlenebilir gibi şeyler söylüyorsa kendi yarattığının mahiyetine uygun olanın, hatta uygun imtihanın bu olduğunu düşünmektedir" diyebilirim.

    başka bir örnek: zor hayata, mafyanın içine, yoksulluğa, uyuşturucu ticaretine doğmuş birini kurgulayalım. bütün hayatı kimseye güvenemeyeceğini görmekle geçmiş, kapalı kapılar ardında güçlünün güçsüze her istediğini yapabildiğini görmüş, ölenlere, hapse girenlere şahit olmuş belki bilinçsiz anlarında kendi de böyle şeyler yapmış biri.

    bu kişinin bakış açısından insan öldürmek bile doğrulanabilir. böyle bir dünyada erkek olup ailesini koruması gerektiğini düşünüyordur belki?

    bu görüşleri hep örnek diye yazıyorum, ben kesin kararlara varamıyorum. zaten problemim bu, o kadar çok sayıda şeyi anlamaya uğraştım ki -bilince sahip olmanın getirdiği bir görev gibi hissediyorum- altımda bir temel kalmadı.

    aslında kaldı, içimden gelen bir ahlak anlayışı var ki sana saldırılmıyorsa kimseye zarar verme, dedikodu yapma, mecbur değilsen yalan söyleme gibi şeyler söylüyor bana. şimdilik bunlara uyarak devam etmeye çalışıyorum ve bunu herhangi bir görüşle eğip bükme konusunda oldukça çekimserim.

    öte yandan doğduk gidiyoruz, neyin içine doğduk bilmiyoruz. yaşamayı seçmedik, ellere ayaklara sahip olmayı seçmedik, yaşarken ve ölürken ne oluyor, amacımız var mıdır varsa nedir, bütün bunlar nedir bilmiyoruz.

    tepede sonsuz boşluk ve galaksiler duruyorken gündelik hayata kaptırıp gitmek o kadar da kolay gelmiyor bana. sonumuz hayrolsun.