kayıt

ankara metrosu

  1. 1
    son sefer saati 23:00 olmasına rağmen nedense 22:30 veya 22:45'de seferleri biten metro.

    ayrıca bir hattan diğerine geçen yolcular sayesinde standart inme-binme prosedürünün tabiri caizse ebesine atlanmıştır.

    normalde bir kapı inen, diğer kapı binen yolcular için olduğu halde; inen yolcular sırf 2 adım daha az atabilmek için her iki kapıdan da inme işlemlerini gerçekleştirmektedir.


  2. 2
    oldukça seri ve kullanışlı şehir metrosu. zaman, konum ve bedel olarak gerçekten çok iyi hizmet sunmakta.

    not: büyükerşen bld. spor.
  3. 3
    (bkz: melihland'e hoş geldiniz)
  4. 4
    kızılay-batıkent hattını bir kenara koyarsak; geriye kalan kısmı son derece işlevsiz, ulaştırma ve planlama kavramlarından uzak, ankara'nın bir derdine deva olmayan( yapılan yatırım tutarı ve alınan verim açısından bakılırsa) üstelik bunlarla kalmayıp standardın altında hizmet veren mevcut ulaşımı daha da kötü bir hale sokan ucube bi' şeydir.

    melihin; ankara'da yaşayan insanların hayatını baltalamak için metroyu 6 günde yarattığı rivayet edilir, pardon 10 senede.

    öte yandan eskişehir'li badilerimiz hayran olmuşlar metro'ya, ancak onun sebebi, ankara metrosunun stabilliği değil; eskişehir'deki ulaşımın da bok gibi olması ve tramvay denen kanserden kurtulunca sıtmaya razı olunmasıdır. (u: maalesef :( (gbkz:
  5. 5
    kaybolmadan çıkamadığım metro.
  6. 6
    kaybolmadan çıkabildiğim metro.
  7. 7
    allam içimi şişiren minnoşların her akşam aynı replikle anlık ele geçirdiği metro.

    ortaya gelir.
    'iyi akşamlar eğer rahatsız olmayacaksanız şarkı söyleyeceğim.'
    bir süre bekler.
    insanlar işten çıkmış, canları götlerinde. tepki bile vermiyorlar.
    'sanırım rahatsız olacak yok, teşekkür ederim'
    şarkıyı söyler.

    'dinlediğiniz için teşekkür ederim, ben üniversite öğrencisiyim ve bu yolla harçlık biriktiriyorum. yardım ederseniz sevinirim.'
    paralar cukka ve metrodan iniş.
    • Anlamsızca cok seviyorum :(
  8. 8
    Boşken ve kokmazken en iyi toplu taşıma şeysi.
    Oturup müzik dinlemeyi çok seviyorum.

    Ama boş bulmak ender rastlanan bir durum benim için. Çünkü bilirsiniz söğütözü...
  9. 9
    favorim aşti-dikimevi istikametinde gideni. ilk bindiğim zaman çıkardığı seslerden dolayı biraz korktuğumu da söyleyeyim. hız, performans, insan yoğunluğu olarak en güzeli ankaray. koru metrosu gibi bir durak için 10 defa anons da yapmıyor.
  10. 10
    (bkz: buraya bakarlar )
  11. 11
    çok yavaş. ankaray adamdır.
  12. 12
    Bence insanların tahammül sınırının en az olduğu yer. Hayır anlamıyorum herkes o kadar mutsuz duruyor ki. Şarkı söyleyen çocuğa saydıran mı dersiniz, oturabilmek için panter gibi saldıran mı? Özellikle şu binerken yaşanan inenlere öncelik tartışması beni öldürüyor.
  13. 13
    şehrin ana arterlerinin altına inşa edilen bir sistem. öyle yok londra'daki gibi evimin köşesinden metroya atlayıp rahat rahat takılayım, new york'taki gibi sabah ekmek almaya metroyla gideyim yanına da süt alayım vs vs. burası ankara hemşehrim. seve seve 35 km yol çekeceksin metroya ulaşmak için. dünya başkentleri arasında tektir, eşsizdir. adına metro dersiniz ama aslında banliyö trenidir. hatta "başkent ray" olarak işletilen banliyö hattı kendisinden daha hızlı ve işlevseldir. mart 2014'te çayyolu metrosu ilk açıldığında düşünürdüm: "dünyanın başka neresinde 10-15 dakikada bir gelip ortalama hızı saatte 35-40 km olan bir başkent metro sistemi var acaba?" diye. artık düşünmüyorum, kafam rahat.

    eylül'de eskişehir'e taşındıktan sonra ankara'ya haftada bir uğrar olmuştum. geçen ay bir değişiklik fark ettim, batıkent aktarmasının kaldırılmasının ardından kızılay aktarması da kaldırılmış bazı seferlerde. ancak hangileri olduğu sürpriz. tam bir muamma. "bir durak geriye gideyim de köşeden bir yer kapayım" diye ufak çakallıklar peşinde olursanız kızılay'a geldiğinizde evdeki hesap çarşıya uymayabiliyor.

  14. 14
    istasyonun turnikesinden geçtiğiniz anda "lan gerçekten kabileyiz biz" diyorsunuz.

    sonra platforma iniyorsunuz ve beklemeye başlıyorsunuz. gelen tren komedi. iki durak arasında hızı en fazla 70 km ye çıkıyor (dur) (ölçmedim ama yavaş). ve bu hıza sadece 0.2 saniye boyunca nail olabiliyor. çünkü kalan yerlerde ımıl ımıl ya gaza basıyor ya frene. yani tren istasyona girdikten rahat 45 50 saniye sonra anca duruyor. istasyona girdikten sonra kapının açılması da rahat 90 saniyeyi alıyor.

    e kapıların açılmasını bekleyen terliksi halkımız da (sabırsızlıkla) beklemeye başlıyor. sabırsız olmasına bi şey demiyorum, beklenen yer kapının tam önü. "ben bineyim de gerisinin amk" düşüncesinde hepsi. sığır, düşünmüyor ki o metro o binmeden zaten hiçbi yere gitmeyecek. ama inenler in*e*meden gidebilir. düşünemiyor bunu.

    bindiğiniz saate bağlı olarak kalabalık oranı değişir, kalabalığa değil sözüm. bu konuda metroya da değil, insanlığa: deodorant diye bi şey var. kullanın. sövdürmeyin milleti 7 sülalenize.

    ha diyorum "deodorant var"; ama diyecekler ki "havalandırma da var?". yok canım. ben bu yeni metrolarda o havalandırmanın çalıştığına nadiren şahit oldum. ya soğuk et deposudur ve ertesi gün sinüzitiniz azar, ya da uçan sinek bile oksijensizlikten düşüp bayılır. (düştüğü yerde de biri görmez üstüne basar. garibim ölür gider orda)

    o havasızlıkta bir kadın sesi duyulur, "sayın yolcularımız, trenimiz, 15 temmuz kızılay milli irade istikametine gide. diyır pesincırs. dis tıreyn gos tu 15 temmuz kızıllay milli irade sıteyşın. bir sonraki durak, ostim. nekst sıteyşın ostim". bu anonsu o havasızlıkta nasıl yaptığını bilmiyorum ama; her durakta söylüyor "15 temmuz kızılay istikametine" diye. (aslında başlarda "15 temmuz kızılay milli irade meydanı istasyonu diyordu, sonradan uzun geldi sanırım, artık sadece "15 tammuz kızılay-milli irade" diyor.) (o da yorucu olduğunu anladı sanırım). saydım. sadece batıkentten kızılaya gidene kadar 13 kere "15 temmuz kızılay milli irade" diyor. desin anacım desin. görme engellilere bari dokunur faydası.

    "rahatsız olmazsanız müzik çalabilir miyim". çal kardeşim çal. olmayız rahatsız falan. üni öğrencisinin bir işte çalışması'nı yasaklayanlara sayıyorum ben. her fırsatta. çal. para veremiyorum. ama bende de olmadığı için. çal sen işine bak.

    dedim ya "0,2 saniyelik maksimum hız". asıl olay şu burda: aktarma sistemi diye bi şey olmadığı için, trenin hızı asla lineer değil. sürekli güçverip verilen gücü kesme; veya frene basma veya çekme yoluyla hızı kontrol ediliyor. normalde sorun da olmaz benim için beni bi şeyin tuttuğunu hatırlamıyorum. ama koltuklarda yatay. ayrıca küçücük. yani 10 kişi yan yana oturmuyor, 3 durak sonra ortamın havasızlığıyla da birlikte iki yanınızda oturan iki kişiyle eklemleniyorsunuz. o yüzden "ya ben az kenarda durayım da en azından ne zaman gaza basıp ne zaman fren yapacağını tahmin edip kendimi sallanmamaya ayarlayayım" deme şansınız da yok. siz sabit dursanız yanınızdaki çarpıyor omzunuza (çarpıyor dediğim, zaten çarpık. ittiriyor). bunun kaybedileceği belli mücadele olması yüzünden de zaten herkes boşvermiş durumda. zaten millette yaşam enerjisi yok.

    "kardeşim o kadar rahatsızsan git ayakta dur, gücün kuvvetin yerinde?" çok şükür yerinde. ama durmam. dur*a*mam. tutunacak yer yok. hele kalabalık bi saate de denk geldiyseniz, yerine vidayla sabitlenmiş tutamaçlar ve her kapının önünde olan direkler zaten kapılmıştır (dalga geçmiyorum bu ikisi dışında tutunacak yer yok). vagon arasına gidip sağa sola dayanarak gitmek zorundasınız. (ama ben bunun da kolayını buldum. havasızlıktan panik atak mı geliştirdim, yoksa gerçekten çok mu sıcak bilmiyorum; ama avuçlarınız bir miktar terliyor; o terle avucunuzu vagon arasındaki duvara yasladığınız zaman bir miktar destek alabiliyorsunuz). (ayrıca geçmişte trende yolcu olanlar bilir, vagon arası trenin en çok sallanan yeridir. yani mideniz bulanmıyorsa da bulanır)

    *

    sonuç: laf attığım nokta kalitesizlik değil. evet çok kalitesiz, evet yolcu *hiç* düşünülmemiş. ama böyle bir "mühendislik harikası"yla övünemezsiniz.

    diyin ki, "para yok, elimizden bu kadar geldi" amenna. yemin ederim ses çıkarmam. ama var. *köpppek* gibi var paranız; hortumlayanların allah belasını versin.

    bu kusurlar ankaray'da yok. eski metroda da yoktu. yeni getirdiğiniz ve "türk malı katkısı da olacak" dediğiniz; camları ve yer döşemeleri dışında da türklerle hiçbir alakası olmayan metroda var. o zaman siz bizim paramızı çinli yandaşa yedirmişsiniz. onu da mı yaptınız?

    bir başkentin; hatta göğsünüzü gere gere "avrupa başkenti" dediğiniz bir başkentin göbeğindeki metronun bu halde olması düpedüz alçaklıktır.

    yazıkları olsun.

    dolmuşum.

    bi ara da hatırların, sincan hattıyla kızılay hattının birleşmesini anlatayım size
  15. 15
    Şöyle şeyler de görülen yerdir.

    twitter.com/...