26
yalnızlık ya sizin seçiminizdir ya da sizin dışınızdaki herkesin...
27
o'nsuzluk.
yani sevgilisizlik.
ayrılık sonrasında en çok hissedilen duygu. anne-babanız, kardeşiniz ya da diğer kan bağı/akrabalık bağınız olan kişiler, arkadaşlarınız hep ordadır.
ya sevgili? bi' o olmayınca boğazına kadar tıka basa yalnızlıkla dolu hisseder insan.
28
senfonisi ile daha çekilebilir hale gelendir...
(bkz: yalnızlık senfonisi)
29
modern insanın bencillik sonucu ortaya çıkan hastalığıdır. eskilerde nasıldı bilmiyorum ama tanıdıklarım arasından, ay çok yalnızım, hiç dostum yok, sevgilim yok diyen kız ve erkekler genelde amcık ağızlı dediğimiz güruha mensup insanlardı. yani geneli çekilmez tiplerdi. kezbanlığın, kamilliğin son doruklarında yaşıyorlardı. narsizmin başka bir seviyesiydi artık bu. doğal olarak kendilerini çekecek insan yoktu. dost, arkadaş zaten insanı çok çekmez. mesela benim yapımda vardır bu. çok çabuk silerim bir insanı da kendini çekecek sevgili de bulamıyorsan ve hele hele sen bir kızsan kusura bakma ama çok değişik küfürleri hak ediyorsun.
30
insanlar arasında acınası dursada çok tatlı olan duygu
31
insanların çok büyütüp dramatize etmekten yorulmadıkları, hakkında sayfalarca konuştukları ve kimilerinin dert olarak gördüğü duygu.
özet olarak kendi sessizliğinde boğulmak işte.
güzel şey en nihayetinde.
34
bunla birlikte pek bir güzeldir. www.youtube.com/...
35
bazen sadece jelibon pakedinizden çıkardığınız şirin ayıcıklarla paylaşabildiğiniz duygudur.
36
kişiden, kişiye değişkenlik gösterebilecek olgudur.
saçlarını okşuyorum. nerdeyse bir saat oldu.
aslında bir bok hissetmediğimi biliyor. bu konuyu daha önce konuşmuştuk.
ama onu aşık gibi izlememi seviyor. parmaklarımı yüzünde hissetmeyi seviyor.
aslında aşık falan olmadığımı biliyor. bu konuyu daha önce konuşmuştuk.
yüzüne dokunduğumda ortaya çıkan gözlerindeki gülümsemeyi, dudaklarından kulaklarına doğru oluşan eğimi seviyorum. aslında sadece yalnız olduğu için yanında olduğumu biliyorum. bu konuyu daha önce konuşmuştuk. evet konuşmuştuk...
birine ihtiyacı vardı. beni buldu. onun ne aradığını farkettim.
hemen kendime bir ayna buldum. 'aşık' bakışımı çalışıp yanına gittim.
bir zamanlar olduğum halimi ona gösterdim. onu inandırdım. ben de kendime inanmış gibi yaptım.
açık söylüyorum; aslına onun ne düşündüğü, ne hissettiği zerre sikimde değil. bu salak kızın yüzünü biraz 'tiyatral yollarla gülümsetmek benim amacımdı. bu bana haz verirdi. ve verdi de. pişman değilim, kazık atmadım. birbirimizi anlamıştık. almak istediğini verdim. hiç kimse üzülmeden yaşanılan yaşandı.
yaşanıyor ve yaşanacak yine benzer hikayeler..
ben birilerini mutlu etmek için büyüdüm. tekrar söylüyorum, ben bu değildim.
bir zamanlar öfkemden öyle çok uzağa gittimki varmak istediğim yerin, vardığım yer mi olduğunu anlayamadım.olmadı. derimin altı; içine kan pompalanan bir mezara dönüştü. sevgim kanın içinde boğuldu. ağzımdan çıt çıkmadı.
şimdi başkalarının kanıyla besleniyorum.
kapıdan çıktıklarında genelde bana 'sen boku yemişsin.' diyorlar... ama biz o zamana kadar bu konuları zaten konuşmuş oluyoruz.
37
içtiğin sigaranın yanarken çıkardığı sesi duyabilmektir.
38
Yalnızlık kendinle geçmişinle herşeyinle başbaşa kalma durumudur.
39
yağmurlu kış gecelerinde pencereden sokağı izlerken yansımanla göz göze gelmektir.
öff benden de ne özlü sözler yazarı olurmuş be. hey gidi ben.
40
şiir yazarak para kazanmıyorsanız iyi olmayandır.
41
Allah'a mahsus olan kavram.nitekim insanoğlu sosyal bir varlıktır asosyaller hariç.
42
Bireyin kendiyle barışık olduğu ruhsal durumdur .
44
üzerinden en kolay edebiyat yapılabilecek malzeme, suyu çıkmıştır.
45
?birisi, kabuk tutmuş yaralarımızı okşamaya başladığında, cırt diye açılıveriyor ve oluk oluk kanama başlıyor yeniden"
Marquez'den alıntı yaparak başlayayım yazıya hem anmış olur hem bu yazıyı ona ithaf etmiş olurum.
çok sevmek çok cesaret ister. birini incitmekten delicesine korkarcasına sevmek bencilliğini tamamiyle bi kenara bırakıp birlikte mutlu olmak ve dahi birlikte mutsuz olabilecek kadar sevmek... çok büyük cesaret örneğidir.
zamanın hızla akıp geçtiği hepimizin birer birer yetişkin olmaya başladığı şu dönemlerde saf aşk kalmadı. hepimizin birer yarası var artık. atlattık desek de en derinde bazen bi kelime bazen bi melodi yüzünden kanamaya başlayacak yaralarımız.
kendimizi iyileştirmeyi iyi biliyoruz aslında. zor olsa da yürümeye devam ediyoruz. yalnızlığa adapte oluyor bundan mutluluk bile duyuyoruz. işte o anlarda biri gelip seni sevmek istiyor aylarca yıllarca sarılı kalmış yaralarını tamamen iyileştirmek ama o kadar kötü bir şey yapıyor ki aslında. çünkü sevmemeye ve dahi sevilmemeye alışmış bi ruh bi kalp bi beyin bunla karşılaştığında allak bullak oluyor. içinde derin bi rüzgar çıkıp tüm yara bantlarını tüm yara kabuklarını çekip atıyor ve Marquez'in de dediği gibi tekrar kanamaya başlıyoruz. her seni seviyorum da biraz daha kanıyor biraz daha acıyoruz.
oysa Sait Faik'in da dediği gibi "bir insanı sevmekle başlayacaktı her şey ve dünyayı güzellik kurtaracaktı." fakat buna ne cesaretimiz ne gücümüz oluyor. denemek istediğimizde biri saçlarımızı okşarken mutlu olmaya huzurlu hissetmeye çalıştığımızda canımız milyon kere daha fazla yanıyor. tüm alıştığımız tek kişilik şeylerin yerine ikinci bi kişi koymaya çalıştığımızda fazla geliyor. saçını her seferinde kendin düzeltirken bi gün biri sen bişey düşünürken saçını düzelttiğinde buruk bi gülümsemen oluyor. tek kişiyiz çünkü. tekilliğe o kadar alışmışız ki... tek kişilik yalnızlıklarımızı çift kişilik yalnızlıklar ile dolduramıyoruz. beceremiyoruz.
tek kişilik yataklar, tek kişilik yemekler, tek kişilik cam kenarı biletler, tek kişilik oyunlar, tek kişilik fotoğraflar...
tek kişiyim ben hala.
ilginç duygular silsilesi.
46
Bu dünyada her şeyin bir sonu olduğu gibi yeteri kadar yalnız kalmış olan herkes için yalnızlığın da bir sonu vardır..
47
tam anlamıyla, kafan ruhun neren varsa ara sıra dinlenmek için uygulanmalıdır.
çevresi geniş olma yalanını süper yaşayanlardan bahsetmiyorum, kafa dinlemek iyidir ağlaklığın alemi yok.
elbette sevdiğin kimsenin olmamasından bahsetmiyorum, şaçma sapan konuşmadan ben..
48
elin götünde uyumaktır.
50
kendi sesinden daha çok iç sesine kulak vermeye başladığında hissedilen durum.
↑