kayıt

yeraltı edebiyatı

  1. 1
    Yeraltı edebiyatı, dili zincirlerinden kurtarmak için 19. yüzyılın ortaları ile 20. yüzyılın başlarında oluşmaya başlayan ben özgürüm diye bağıran edebiyat. Sert, aykırı, eleştirel, çoğunlukla gerçekle hayalin ince çizgisinde varolmaya çalışan yeraltı edebiyatı; alkolizmin, cinselliğin, sıradışılığın, küfrün dışa vurumudur. Kökleri yeteri kadar eşelendiğinde Marquis de Sade'e (1740-1814) kadar varılabilir. Sade, yazdıkları ile 'başkalarına acı çektirmekten hoşlanma' olarak adlandırılan 'Sadizm'in fikir babası olmuştur. Erotizm ve şiddetle ilgili kitapları yaşadığı dönemde epey yadırganmış hapse atılmıştır. Ancak yazdıkları başka yazarlara ilham kaynağı olmuştur. Birçok edebiyat kalıbını hiçe sayan yeraltı edebiyatı, Charles Bukowski'yi (1920-1994) tanımamıza neden olmuştur. 'Factotum', 'Kasabanın En Güzel Kadını' (The Most Beautiful Woman in Town), 'Pulp', 'Postane'(Post Office) eserlerinden sadece birkaçı. Özellikle de 'Factotum' yazarı daha iyi tanımamıza yardımcı olmakta. Bukowski, hayatının bir dönemini Henry Chinaski olarak ortaya sermekte çünkü. Yazar kitabında; çeşitli serseriliklerini, sürekli iş değiştirmesini ve kadınlarla olan ilişkilerini anlatırken kendisinin de bir yeraltı kahramanı olabileceğinin sinyallerini vermektedir. Son yıllarda daha hızlı gelişme kaydeden edebiyat, Chuck Palahniuk'un 'Dövüş Kulübü' (Fight Club) adlı eserinden 1999 yılında sinemaya taşmıştır ve hayran kitlesini arttırmıştır.
  2. 2
    (bkz: betty blue)
    (bkz: eşiktekiler)
    (bkz: erojen bölge)

    (bkz: philippe djian)
  3. 3
    Bukowski çok içerdi. Ginsberg savaş karşıtıydı. Kerouac Yolda idi. Burroughs eşcinseldi ve uyuşturucudan anlıyordu. Cassady hırsızdı. Aslında 'yeraltı edebiyatı' diye bir şey yoktu. Bu bir tercih meselesiydi. Bir yaşam biçimi..
  4. 4
    (bkz: çıkarın kalem kağıtları merdivenaltı şiir üretiyoruz)*
  5. 5
    ilk çıkışı, yasalara aykırı eserlerin el altından satılması ile olmuştur. nedense daha sonra bukowski gibi küfürü ve seksi varoluşla yoğuran yazarların eserlerine verilmiş bir ad haline gelmiş. yasal zeminde çok satan eserlere pek de yeraltı edebiyatı denemez aslında. ya da denebilir ama benim içime sinmiyor, cahilliğime verin.
  6. 6
    (bkz: jean genet)
    (bkz: hakan günday)
  7. 7
    Charles bukowski
  8. 8
    çok büyük yanılgılara gebe.

    sistemi reddeden, eroin alıp, havaya 4 el ateş ederken aynı zamanda tavşan sikebilen karakterlerin resmedildiği romanların yeraltı edebiyatı kategorisinde görüldüğü sanrısına kıl oluyorum.

    yeraltı edebiyatı toplumun kaybedenlerini, kazananlarını, ağlaklarını, patronlarını vs vs anlatmak zorunda değil, büyük yanılgı bu. şimdi bunu izah etmem zor kelimelerle ama eserin bütünlüğünden, dönemin şartlarına kadar geniş bir yelpazede etiketlendiriyorum o kategoriye giren kitaplarımı.

    atıyorum, genç werther'ın acıları da döneminde bu şekilde anılabilirdi. hayal gücü ve sosyal kabullerle ilgili bu daha çok. şu an o kitabı okuyup intihar etmem ama zamanında bunu yapanlar olmuş. o eserde de werther hocamız "ver kokaini ver sikişi, hayat boş hacı" diyen birisi değildi.

    çölde yaşayan uyuşuk bir bedevi olsam, kıçımı kaldırıp devemin yanına kadar yürüyemediğim için, simyacı benim en büyük yeraltı edebiyatı eserim olurdu. ama yaşadığım dünyada simyacı ucuz bir hint öğretisinden öte gidemiyor. ben onu "100 adımda zirveye çıkın" kitaplarının yanına iliştiriyorum. derin işler.

    tüm bu anlaşılmayan mevzuların yanında, entel camia, böyle bir kategori olamaz deyip deli ediyor beni. sikesim geliyor onları.
  9. 9
    bu kavramın edebiyat çevrelerince kabul görüp görmemesi de değil aslen benim derdim.

    bu zaten çok ironik bir durum. çünkü savunulan tez bile kendini ele veriyor ki, underground işlerin doğasında vardır otoritenin onu reddetmesi. hakkaten komik. yeraltı edebiyatını ben uydurmuş olayım türkiye'de. peşimden gelen dostlar da "evet var böyle birşey" desin. bu benim uydurduğum yeraltı edebiyatı kavramı yayıldıkça yayılsın. tüm edebiyat guruları bunu kabul etmesin. ama bu onun yok olduğunu göstermez.

    entellere he he deyip geçelim.
  10. 10
    aklıma gecenin sonuna yolculuk ve hakan günday'dan başka bir şey getirmeyen tür.
  11. 11
    (bkz: yeraltından notkar)
  12. 12
    asilerin,
    kaybedenlerin,
    hayalperestlerin,
    küfürbazlarin,
    günahkârların,
    beyaz zencilerin,
    aşağı tırmananların,
    yola çıkmaktan çekinmeyenlerin,
    uçurumdan atlayanların...
    dili, sesi
    yeraltı edebiyatı...

    demiş mircea cartarescu.

    bu arada adamı bukowski gibi ele ayağa düşürmeyin amk ergenleri sizi.
  13. 13
    ciddiye alınıp üzerine konuşulması bile gereksiz edebiyat sıçmığı
  14. 14
    Gazapizm'in aynı isimde bir parçası vardır.
    youtu.be/...
  15. 15
    (bkz: dj kantik)
  16. 16
    gazapizm parçası.

    www.youtube.com/...

    Fuzuli bir kayıp sanki her saniyem altıüstü bir kaç saat geçirmişken oralarda aniden biz gönül koyduk..
    Aslında yerim yoktur onca şair arasında Türk Edebiyatı falan bensiz olsun..
    Birde renksiz olur gözlerimin gördükleri
    çünkü sana cinayetler anlatır.
    Sefaletten kaçmadım..
    Elbette aşk güzeldir bende yazdım,
    fazla gerçek yaşadım.
    O şarkılar maşadır çünkü ateşi avuçlamış insanların zihni berrak değil
    beyni erken yaşlanır..
    Tüm bunlar saçmalıkken her tarafın yaradır ki tüm kapılar kapalı!
    Bu aşağılık bir dramdır.
    Birgün sırtımızı sıvazlayan bir yalana aldanıp da dayatılan bu yangında yanıp söndük..
    Bunu elbet uzaklardan birileri görür sonra içimizdeki tüm güzellikler ölür.

    Elbet birgün bahsedicem sana unutmak istediğim olaylardan
    sonra kaçıp gitmek isticeksin gözlerin kararcak, aklımız karışcak
    sonrasında..

    Elbet bende bahsedicem sana içinde bulunduğun yalanlardan,
    bir enkaz altında kalanlardan, yananlardan, yeraltından...

    Ölüme giden yolun asfalt olmasını dilemek ne bileyim yarım kalan bir kitap ya da tamamlanmış bir hayat..
    Çok karışmış kafam ki çoklaşmışız baya
    Bu vicdandan kaçıp koşacak arınmayan..
    Bıraktım yarınlara bugünlerin tortusunu dinle
    4-5 milyon nüfuslu bu şehrin de korkusunu gizler..
    O bağımsız yazarlarda sokakları terkeder
    Böyle geçer günler...
    Ağır işçiliktir gözlem!
    Yıkıntılar nesnel değil abi..
    Bu kadar basitken anlatamamaktır özlem, katlanamamak mı silmek?
    Üstüme düşen gölgeye alt olucak gerçek bunu hapis olunca görcez..
    Çekip gidenler sen saf tutunca dönceklerse ölseler de gitmez..
    Uyandırayım artık saklandıkça geçmez bu süregelen sıkıntılar!
    Böyle bitmez...

    Elbet bir gün bahsedicem sana unutmak istediğim olaylardan
    sonra kaçıp gitmek isticeksin gözlerin kararcak, aklımız karışcak
    sonrasında..

    Elbet bende bahsedicem sana içinde bulunduğun yalanlardan,
    bir enkaz altında kalanlardan, yananlardan, yeraltından...
  17. 17
    chuck palahniuk ve hakan günday yeraltı edebiyatı türünde eserler veren yazarlardandır. Bu tür; toplumsal konular, tabular, toplumun bozuk yanları, sistem eleştirisi, kapitalist düzenle ilgili irdelemeler, iğnelemeler, eleştiriler içerir.
  18. 18
    aykırı, eleştirel, görece ahlaksız ve otorite tanımaz bir edebiyat akımıdır. Daha çok alkol, seks, küfür, uyuşturucu, suç, transeksüellik, evsizlik, işsizlik, çarpık ilişkiler ve hayvansal dürtüleri, dahası konuşmadıklarımızı veya konuşamadıklarımızı anlatmaktadır. Charles bukowski bu türün en tanınan yazarlarındandır.
  19. 19
    Tahmin ettiğiniz gibi çöptür.
    • Zıt kutuplar birbirini çekmez mi..
  20. 20
    felsefik bir çok akımın veya öğretinin edebiyat ile birleşmesinden oluşan, gotik edebiyatının biraz daha modern hali.

    yeraltı edebiyatı nihilizm akımından çokça etkilenmiştir.
  21. 21
    (bkz: Aslında yerim yoktur onca şair arasında Türk Edebiyatı falan bensiz olsun..)
    www.youtube.com/...
  22. 22
    gazapizm'in en muazzam albümünün adı.