27
''Hani, yana yana dibine varmış bir mumun içinde oluşan oyuğun çeperi bir noktasında çatlamış, eriyik madde dışarı akmış, fitili de açıkta kalıp tükenmişken, çatlağı akmış maddeyle doldurup tıkayarak bitkin fitili yeniden yakınca, ufacık, güçsüz, belli belirsiz; ama, pırıl pırıl, yoğun, direngen ---altı canlı mavi; üstü parlak sarı--- bir alev elde edersin ya--- onun gibi işte.''
28
bak cin ali bak bu at.
baba o atı bana al.
www.onceokuloncesi.com/...
her at gibi kız gördüğümde aklıma bu cümle geliyor.
29
ne istediğini bilmemek, insana verilmiş en yırtıcı işkence türlerindendir..
(bkz: hakan günday)
(bkz: kinyas ve kayra)
30
hiçbir zaman inandıramadım seni, sıradan bir hayata razı olman gerektiğine. hiçbir zaman inandıramadım seni o sıradan hayatta benim de bir yerim olması gerektiğine.
(bkz: orhan pamuk)
(bkz: kara kitap)
31
hayır pantufla yapamayacağım olanaksız bacağım çok kötü acıyor.
(bkz: ayşegül bisiklet kazası)
32
"güçlüdür çünkü yaşanmış bir hikayeden alınmıştır. yaşanmış bir hikayedir çünkü başından sonuna kadar ben düşündüm bunu."
(bkz: günlerin köpüğü)
(bkz: boris vian)
33
"insan hiç tatmamışsa, keder için de dua eder. kendinden bile gizler ama her insan bir kere mahvolmak ister. bakmayın kimse bir cennet dilemez, herkes yana yakıla kendi cehennemini görmek ister. **
34
ne istediğimi kendim de bilmiyordum; hayattan korkuyordum, hayattan kaçıp uzaklaşmak istiyordum, ama gene de hayattan bir şeyler bekliyordum. **
35
Kışın bir deliğe gizlenen hayvanlar gibi kendi içime ne kadar çekilsem, başkalarının seslerini o kadar net duyuyor, kendi sesimi boğazımda işitiyordum. Yalnızlık ve inziva sonsuz koyu yoğun gecelere benziyordu. Koyu, yapışkan, bulaşıcı karanlıkları olan ve boş kentlere çökerek şehvet ve kin uykuları yaymayı bekleyen gecelere benziyordu.
36
en önemli gerçek ve yaşayan tek gerçek "geçen günlerdir"
-osmancık
37
''hayatta kalabilmek için nefret ettiğiniz işler yapacaksınız ve çalıştığınız her gün içinizdeki nefret biraz daha artacak. git gide sadece yaptığınız işten değil kendinizden de nefret edeceksiniz. ama bir taraftan da nefret ettiğiniz kendinizin varlığını sürdürebilmek için daha da hayvanca çalışmak zorunda kalacaksınız. ve pek çoğunuz bu boktan varoluşunuzu sonlandıracak cesarete sahip olamayacağınız için, bu lanet paradoksun dişlileri arasında öğütüleceksiniz.''
huzursuzluğun kitabı/fernando pessoa
38
"Her insanın anılarında herkese söyleyemeyeceği, ancak dostlarına açabileceği şeyler vardır.Hatta dostlarına bile açılamayacak gizli kalması koşuluyla kendi kendimize itirafta bulunacağımız durumlar olur.Ama bir de öyleleri vardır ki kendi kendimize bile açmaktan korkarız.Her aklı başında insanın dağarcığında bile böyleleri yığınla bulunur.Daha doğrusu insan aklını başına topladıkça bunlarında sayısı artar."
39
"Çevremizdeki acıların tamamını bizim de çekmemiz gerekiyor. Hepimizin ortak bir vücudu yoktur, ama ortak bir büyüme yolumuz vardır; bu ise, şu ya da bu biçimde, acılar içinden çekip götürür bizi. Nasıl ki çocuk belli gelişim sürecinde yaşamın tüm evrelerinden geçer (her evre de, istek ve korku bakımından bir önceki için erişilemez görünür aslında), yaşlanır ve sonunda ölürse, biz de bunun gibi (insanlıkla aramızdaki bağ, kendimizle aramızdaki bağdan güçsüz değildir), yaşadığımız dünyanın tüm acılarından geçerek gelişiriz. Bu konuda adalete yer yoktur, acılardan ürkmeye ya da acıları üstünlük olarak nitelemeye de yer yoktur."**
40
"benim hayatımın amacı ne ve onunla ne halt edeceğim?
bilmiyorum ve korkuyorum. asla istediğim bütün kitapları okuyamayacağım; olmak istediğim bütün insanlar olamayacağım ve yaşamak istediğim bütün hayatları yaşayamayacağım. kendimi istediğim bütün becerileri edinecek kadar eğitemeyeceğim. bunları neden istiyorum? hayatımda mümkün olan zihinsel ve fiziksel tecrübelerin tüm renklerini ve çeşitlerini tatmak ve hissetmek istiyorum. ve korkunç derecede sınırlıyım. uğruna yaşayacağım çok şey var, yine de anlaşılması mümkün olmayacak kadar hasta ve üzgünüm."**
41
How all occasions do inform against me, and spur my dull revenge... What is a man? İf his chief good and market of his time be but to sleep and feed? A beast... No more. Sure he that made us with such large discourse, looking before and after, gave us not that capability and godlike reason to fust in us unused. Now wether it be bestial oblivion or some craven scruple of thinking too percisely on th' event. A thought which quartered, but one part wisdom and ever three parts coward. İ do not know why yet i live to say this things to do, sith i have cause and will and strength and means to do it. Examples gross as earth exorth me. Witness this army of such mass and charge, led by a delicate and tender prince, whose spirit with divine ambition puffed, makes mouths at the invisible event exposing what is mortal and unsure to all that fortune, death and danger dare, even for an eggshell... Rightly to be great is not to stir without great argument but greatly to find quarral in a straw when honor's at the stake... How stand i then, that have a father killed a mother stained, excitements of my rason and my blood, and let all sleep... while to my shame, i see the imminent death of twenty thousand men, that for a fantasy and trick of fame go to their graves like beds. Fight for a plot. Whereon the numbers cannot try the cause, which is not tomb enough and continent to hide the slain. O' from this time forth my thoughts be bloody or be nothing worth.
* *
42
Yoldaş, dedi ben ölüyorum artık....... Ölmeden önce her dakika, her saniye ölüyorum.ölüm öylesine dehşetli bir hayalet ki zehirli nefesini her saniye hissediyorum. Ben öldükten sonra toprak olacaksam ceza veya mükafat yoksa yaptığım bunca mücadelenin anlamı nedir ?
43
iyi şeyler birdenbire olur; bu kadar bekletmez insanı. sürüncemede kalan heyecanlardan ancak kötü şeyler çıkar. ya da hiçbir şey çıkmaz.
44
"tanrısal şeyler tanrı'nın meselesidir; insani şeyler ise insanın. benim meselem ne tanrısaldır ne insani; hakikat, iyilik, adalet, özgürlük vs. de değildir, sadece ve sadece benim olandır ve genel olmayıp tıpkı benim biricik olduğum gibi o da biriciktir. benim için benden daha önemlisi yoktur."
max stirner, biricik ve mülkiyeti.
45
Sen elmayı seviyorsun diye elma seni sevmek zorunda değil.
46
Hayat beni sıkıyor..." dedi. "Her şey beni sıkıyor. Mektep, profesörler, dersler, arkadaşlar... Hele kızlar... Hepsi beni sıkıyor... Hem de kusturacak kadar..."
Bir müddet durdu. Eliyle gözlüğünü oynattı ve devam etti: "Hiçbir şey istemiyorum. Hiçbir şey bana cazip görünmüyor. Günden güne miskinleştiğimi hissediyorum ve bundan memnunum. Belki bir müddet sonra can sıkıntısı bile hissedemeyecek kadar büyük bir gevşekliğe düşeceğim. İnsanlar bir şey yapmalı, öyle bir şey ki... Yoksa hiçbir şey yapmamalı. Düşünüyorum: Eliminizden ne yapmak gelir? Hiç!...
47
"kendimi o'nda yok ettiğimden beri, ölmeden evvel öleli, başlangıçsız ve sonsuzum. ne pejmürdeyim, ne gariban. ne kimselere muhtacım, ne kimseye buyuran."**
48
"Yüreğine, acı korkusunun, acının kendisinden de kötü olduğunu söyle. Düşlerinin peşinde olduğu sürece hiçbir yürek kesinlikle acı çekmez.." *
49
İnsan özgür olmaya mahkumdur, zorunludur.
50
birden kaldırımlardan taşan kalabalıkta onun da olabileceği aklıma geldi.
(bkz: aylak adam)
↑