iz bırakan kitap cümleleri
- 251(bkz: Özgeçmiş)
Bir geçmişin var fakat senin mi veya bir başkasından kalan anılar mı ?
Sözlük köşe yazımdan tükenmeden alın.. - 252İntiharın mümkün olduğu tesellisi, soluksuz kaldığımız o mekânı sonsuz bir alana çevirir. Kendimizi yok etme fikri, buna ulaşma yollarının çokluğu, kolaylığı ve yakınlığı sevindirir ve ürkütür bizi; zira kendimiz hakkında gen dönüşsüz bir şekilde karar verdiğimiz o hareketten daha basit ve daha korkunç bir şey yoktur. Tek bir anda bütün anları ortadan kaldırırız. Bu dünya elimizden her şeyi alabilir, bize her şeyi yasaklayabilir, ama kendimizi yok etmemizi engellemeye kimsenin gücü yetmez. Bütün aletler buna yardımcı olurlar,bütün uçurumlarımız buna davet eder bizi. Her birimizin kendi içinde taşıdığı intihardan daha büyük bir zenginlik var mıdır?
E. M. Cioran, Çürümenin Kitabı - 253"Eski bir inanışa göre, her iç çekişte kalp bir damla kan kaybedermiş." Diyor shakespeare. Ve ben kalbimin kuruduğunu hissediyorum. Kuruduğunu, kırılmış kaburgalarıma yapıştığını, küçülüp sırtıma devrildiğini.
Öldüğümü hissediyorum." - 254"Size güneşi getiren kişi, size cehennemi getirdiğini de farketmez. Sıcağın ruhunuzu erittiğini, sizi yok ettiğini göremez. Sizi sadece gece ve yıldızlar kurtarır belki, ama sizi yakmasına rağmen güneşe sarılırsınız. O an, gece ve gündüz arasındaki iplerin koptuğu, köprülerin yıkıldığı andır. Sizin ruhunuzdan asla silinmeyecek o izleri büyük bir sevgiyle karşıladığınız andır.
O an, gerçek sevginin ipiyle kendinizi gökyüzünden astığınız andır." - 255“Sevgili Tanrım, senden dileğim, yarın bana yine güzel bir gün hediye etmen. ”
Leyla'yı okuyorum. Daha olaylara girmeden ağlamaya başladık. Hayırlı olsun. - 256"İ still luv ya," she said. "What a shame."
- 257"Bir insanı öldürmek, onun ailesini sakat bırakmaktır."
- 258"Çünkü Oğuz Atay'ı da okudum. Seni de tanıdım.
Diyebilirsin ki bir insanı fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin?
Haklısın belki de çok az… O zaman şöyle demeliyim… Seni az tanıyorum… Az…
sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime.
Sadece A ve Z. Sadece iki harf.
Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler.
Senin ve benim gibi…
Bu yüzden, belki de, az çoktan fazladır. Belki de az, hayat ve ölüm kadardır! Belki de, seni az tanıyorum demek, seni kendimden çok biliyorum, demektir. Bilmesem de, öğrenmek için her şeyi yaparım, demektir.
Belki de az, her şey demektir. Ve belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir." - 259Karanlığın geceyi sardığı gibi,
Zamanla ruhunuzu sarıverir yalnızlık.
Tüm ışıklarınızı yutar bir başınalıklarınız.
Karıncayla fil masalı gibidir yalnız olmak.
Sizi önemsiz görürler ve üzerinize basıp geçerler.
Daha ne kadar düşebilirim ki dersiniz.
Ama yalnızlık denen uçurumun daima daha da dibi vardır.
Yuvarlanır durursunuz ömrünüz boyunca en dip umuduyla.
Biraz bedeniniz,
Birazda ruhunuz parçalanacaktır.
Ama ebediyete kavuşacaksınızdır.
Yalnızlık iki dozdan ibarettir.
Soyut ve somut iki doz.
Somut yalnızlığın çaresi vardır daima;
Biraz para,
Belki birazcık kabuk.
İnsanlar ya kabuğuyla tanımlar karşısındakini,
Yada cebini dolduran kağıt parçalarıyla.
Soyut olan yalnızlığın ise çaresi yoktur.
Çünkü senin hissettiklerinin bir tanımı yoktur.
Kelimelerin açıklayamadığı olursun daima.
Bir salyangoz misali kabuğuna çekilirsin.
Korktuğundan değil,
Korkulan olduğundan.
Farklı olandan korkar insanlar.
Anlayamadıklarını uçsuz çaresizlikte boğarlar.
Denizin taktiğidir bu aslen;
Deniz kabuklarını sahile sürgün eder.
Çünkü farklı olanın yeri yoktur hiçbir bedende.
Ama öyle bir gün doğar ki griye bulanmış göğünde;
Yalnızlığı öylesine anlamlı kılar ki,
Şereflendireceğin bir ölüm umudu bırakır sol yanına.
Tebessümle veda etmek isteyen birilerinin hikayesi işte bu.
Fazlalığından kurtulmuş bir dünyanın,
Göğe sığmayan bir ruh ile başbaşa kalışının hikayesi... - 260"Kötü olan fikirlerimi çalmaları değil... Kendi fikirlerinin olmaması..."
- 261"bazı insanlar bazı şeyleri hayatlarıyla değil, ölümleriyle ortaya koymak durumundadır. bu bir çeşit alın yazısıdır. bu alın yazısıda başkaları
tarafından okunamazsa hem ölünür ve hem de dünya bu ölümün anlamını bilmez; bu
da bir alın yazısıdır ve en acıklı olanıdır."
Tehlikeli oyunlar - 262''acı ve üzüntü, vicdan ve derin bir yürek için her zaman zorunludur.
bence, gerçekten büyük insanlar, dünyada büyük acılar çekmek zorundadır.''
suç ve ceza - 263"hayatta hiçbir zaman kafamızdaki kadar harikulade şeyler olmayacağını henüz idrak etmemiştim."
(bkz: Kürk mantolu madonna) - 264Tiyatro bitti.Beklemeye lüzum görmüyorum
- tehlikeli oyunlar mıydı?
- he he hatırladım. ruh adam'daydı. bu ikisini karıştırıyorum sürekli :)
- 265güçlü bir hafıza, ağır bir cezadır.
orhan kemal. - 266sana...
beni asla tanımamış olan sana... - 267ağaç dediğin bakım ister, masraf ister... kıymetini bilmeyene nimetini verir mi?
sabahattin ali/sırça köşk - 268"yaşayarak intihar etmeyi seçenlere yardım edilemez... bir stil meselesi."
Kinyas ve kayra - 269"Yeryüzünün anlamı olacak insanötesi! İnanmayın kardeşlerim, size dünya ötesi umutlardan söz edenlere!"
- Hangi kitap bu
- 270"Dünyayı güzellik kurtaracak,
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey" - 271"ah o Sonya! Ne güzel bir hazine bulmuşlar! Güzel güzel yararlanıyorlar! Alışmışlar. Önce biraz ağladılar, ama alıştılar şimdi. Aşağılık insanoğlu her şeye alışır!"
Suç ve ceza romanından... Dostoyevski burada insanları anlatmamış, bildiğin kusmuştur. - 272Beni aldatmaya gittiğin rutubet kokan o soğuk odalardan paslı yatak gıcırtıları getir avuçlarında bana.
- Bi kere okudum ve ezberlemiştim. 5 yıl geçti hala aklımda. Olmayan acıyı depreştiriyo..
- 273" madem ki peygamber değilsin, yola düş de günün birinde kuyudan kurtulup yüce bir makama erişesin. "
(bkz: mesnevi'den hikayeler) - 274''ancak, toplum her zaman belirli davranış kurallarını herkese empoze etme eğilimindedir, tek tek insanlarsa neden bu kurallara uymak zorunda olduklarını merak etmezler.''
(bkz: veronika ölmek istiyor ) - 275"ruhumdaki düğümler fazlasıyla sıkı. kimsenin onları çözecek kadar ince tırnakları yok. bense çoktan vazgeçtim tırnaklarımı uzatmaktan. kendimi bilmeyi bıraktım. ölümü bilmek ve anlayabilmek bile daha kolay. yanıtı olmayan bir soru olarak geldim dünyaya ve sorusu olmayan bir yanıt gibi de gidiyorum."
(bkz: kinyas ve kayra )