yaşadığın olay kötü bir olay ancak biraz moralini düzeltmek isterim...
büyükşehirlerimizden birinde yaşam mücadelesi verirken aynı zamanda iş kovalıyorum. günün birinde akşam üzeriyken caddede yürüyorum bir yandan da çantamdan çıkardığım simiti kemiriyorken o da ne elektrik direğini asılmış bir adet iş ilanı telefonu bile var üstelik. hemen sarıldım telefona aradım dedim alın be beni nolur. para lazım işte. telefonda kısa bi görüşmemiz oldu sonra dedi ki önümüzdeki hafta içi bekliyoruz mutlaka. maaş prim falan da gayet iyi üstelik...
ilk kez gidiyorum söyledikleri yere ama bir yoğunluk var söyledikleri binanın önünde...
neyse dedim girdim içeriye. ben sadece benle konuşacaklarını düşünürken adamlar en az 50-60 kişi çağırmışlar. ben de saf saf bakınıyorum öyle derken konferans salonuna çağrıldık gittik oturduk uslu uslu. yaklaşık 3.5-4 saat sürdü ve dediler ki haftaya cumartesi pazar eğitimlerimiz var onlara geleceksiniz eğer işe alınmak istiyorsanız. eyvallah dedik başa gelen çekilir dedik...
haftaya cumartesi pazar oldu...
yine aynı yoğunlukta bir insan sürüsüyle beraber doluştuk odaya...
şöyle satacaksınız böyle satacaksınız. bu işle alakası olan herkes kazanacak. klasik güvensiz vaatler topluluğu. yaklaşık 6 saat sürdü burası da...
dediler ki yarın görüşmek üzere... yine tamam dedik olaysız dağıldık fırından taptaze çıkmış kurabiye gibi...
pazar günü oldu...
artık kimi yüzleri sokakta görsem tanıyacak kıvama gelmeye başlamıştım ve unuttukları bir şey vardı o da şu: biz orada bulunan insan topluluğu birbirimize ısınmaya başladık...
geçtik yine o malum salona ve sahneye değişik zengin görünümlü varoşlar çıkmaya başladı...
koca ekranda bizlere milyonluk arabalarını ve kaldıkları evleri gösteriyorlardı. jeton orda düşmeye başladı.(geç oldu farkındayım ama umut işte ya tutarsa.) sonra bi ara verdiler ver 3'er kişilik grup oluşturup başımıza birer tane orda çalışan insanlardan diktiler. umut aşılamaya son hız devam. ama ben tek kaldım benle birebir bi çalışan ilgilenecek. gittik kahve içtik falan bana anlatıyor şöyle iyi kazanıyorum böyle iyi kazanıyorum... sonra tekrar oturduk tahtlarımıza başka zenginler çıkıyor anlatıyor işte bizde siz gibiydik falan ama artık maymun gözünü açtı kardeşim yemezler... en azından kendi adıma söyleyebildim bunu... tüm konuşmacılar lüks hayatlarını anlattı ve sahneyi sunucuya bıraktı...
arka planda lüks eşyalar sonsuz döngüye girmişken sunucumuz dedi ki evet arkadaşlar atmanız gereken tek bir adım kaldı...
"350 lira verin bize."...
ve beklenen son gerçekleşmişti. parasız insanlardan para isteyen bir işletme. şahane fikir...
küçük bir ara daha verdik ve bu sırada bize atanan kişiler bizi ikna edecek. benimki geldi yanıma dedi gel bi kahve daha içelim. kendisine teşekkürlerimi ilettim ve binadan ayrılmak istediğimi söylediğimde beni engelledi. içimden diyorum nereye düştüm böyle ben. adam göndermiyor beni. diyorum ki para yok para. olsun diyo kredi kartı çekeriz. ya diyorum yok işte. olanı ver diyor üstünü sonra tamamlarsın. dedim ya sabır gitmemi engelledi ve tekrar salona oturmamı sağladı. tekrar oturduk salona ben içimden diyordum ki kim para versin be size... veriyorlarmış valla veriyorlarmış... pos makinesinin önünde kuyruk oldu. gözümle gördüm be ben bu olayı... sunucu en son şey dedi kredi kartınız yoksa yanınızda olan parayı verin 50-100 farketmez. adam resmen diyor ki boş geçmeyelim. inanılmaz para topladılar ve o kalabalıkta aradan kaynayıp gittim...