kayıt

ağıt

  1. 1
    okan bayülgen şiiridir..

    derler ki boran kaya'ya yazılmıştır.. allah rahmet eylesin.
  2. 2
    (bkz: bir rüya için ağıt )
  3. 3
    Mersiye, göğe yükselen feryat.
  4. 4
    Ağıt, güçlü bir dildir. sadece çeken bilir. Türkiye'nin milli dili ağıt oldu. Pek güzel anlaşıyoruz bu konuda.
  5. 5
    yabancılar'ın 60'larda enfes çaldığı uzun hava.

    www.youtube.com/...
  6. 6
    Hüseyin Nihal atsız'ın şiirlerinden biri:

    Gönlümde yazdığım bu son ağıta
    Nazire yaparak coşan dalgalar!
    Hastası olup da geç vakit hekim
    Arayanlar gibi koşan dalgalar!

    Sizin de elbette var bir sızınız,
    Bundan mı geliyor korkunç hızınız?
    Benide beraber alır mısınız?
    Kederle kabarıp şişen dalgalar?

    Sizile paylaşsak bu korkunç gamı,
    Bitmiyor bu sonsuz ecel akşamı.
    Bilmem ki bundan mı titriyor gemi?
    Ey dalgakıranı aşan dalgalar?

    Hey ATSIZ çöküyor eski bir direk.
    Baksan da dünyaya titremeyerek,
    Hepimiz beraber haykırsak gerek
    Ey bela dehrinde pişen dalgalar! ..
  7. 7
    Bir ülkü tamer şiiridir.

    ''Bu toprakta kalır adın
    Tohumların arasında
    Yeşilinde tarlaların
    Başakların sarısında

    Yıllar geçse de aradan
    Kopar gelir ırmaklardan
    Işır yine kurşunlanan
    Dostlarının yarasında

    Günü gelir dağa çıkar
    Yıldızlardan şiir çeker
    Kanımızı siler yıkar
    Suların en durusunda

    Bir annedir bir kardeştir
    Ovalarda bir ateştir
    Sırasında hayat verir
    Ölüm saçar sırasında

    Bayrak olur bize yarın
    Rüzgârıyla ilkbaharın
    Dalgalanır genç kızların
    Gözlerinin karasında''
  8. 8
    oktay rifat horozcu şiiri ve bu şiirin, ezginin günlüğü'nün 1986 yılında yayımlanan sabah türküsü albümünde yer alan cüneyt duru bestesi .

    Kopardılar dalından yemişi
    Çiğnediler nalçalı topukla
    Şimdi dağların ardı kan rengi
    Şimdi gözlerin kanlı ve susuz
    Tut beni gülüm, bu benim elim
    Kurudu gözlerimin sevinci
  9. 9
    ahmet erhan şiiri.

    çiçekçi bana bir gül ver
    sevgilime değil bir ölü için
    çiçekçi bana bir gül ver
    içine gözyaşlarımı sığdırabileyim.

    yakasına böyle bir gül takmıştı
    o gün bir görseydin sen onu
    çiçekçi bana bir gül ver
    sanki o güldendi bütün mutluluğu

    sen de: - bir arkadaşın öldü
    ben diyeyim: - kardeşim!
    çiçekçi bana bir gül ver
    götürüp tabutuna iliştireyim.

    kaldırımlarda kömür tozları
    bacalarda koyu bir duman var
    kara bir gökyüzü tek özelliği bu kentin
    çiçekçi bana bir gül ver

    kapalı perdeleri açabilse gülüm
    kapalı kapıları kırabilse
    kapalı yüreklere girebilse...
    çiçekçi bana bir gül ver

    - beyim, gül olmaz ki bu mevsimde!
  10. 10
    muhteşem bir kemal özer şiiridir;

    annem mi bir kadın
    geciken bir kadın gece yatısına
    ölüm kendini göstereli babamın saçlarından
    günübirlik bir kadın
    üsküdar'la istanbul arasında

    babamdı sakalıydı babamın
    bir akşam göle batırdı
    çıkmamak üzere bir daha
    hepsi de ekmek kokardı
    sayısı unutulan parmaklarının

    akşam bir attır bütün ülkelerde
    serin esmer bir attır
    terkisine çocukların bindiği
  11. 11
    ne tesadüftür ki playlistimde biraz sonra çalacak şarkıdır. yabancılar-ağıt 1967 yapım bir anadolu rock örneğidir.
  12. 12
    okan bayülgen'in 2000 yılında trafik kazasında kaybettiği arkadaşı boran kaya için yazdığı şiirdir.

    oğlum;
    sana bu mektubu bizim cehennemden yazıyorum
    bir yaşıma daha gireceğim neredeyse
    tabii bundan haberin yok senin
    kronometreye erken bastığın için
    beni hep yakışıklı hatırlayacaksın
    bizi bırakıp gittiğin yerde
    eski güzel günleri düşünüp hayıflanacaksın
    ama dur!
    sen hatırlıyor musun beni?
    peki sen herhangi bir şeyi hatırlıyor musun?
    ben yirmiydim tanıştığımızda
    sen beni en son otuzbeşimde gördün istanbul'da
    sonra sen kaş'ta öldün
    o akşam aynı anda geldik antalya'ya
    sen beni görmedin, ben sana bakıyorken
    ben sana öyle dikkatli baktım ki oğlum ayrılırken
    sen iyi ki görmedin beni
    yoksa göz göze gelir gülerdik, eskisi gibi
    olmadık bir yerde gülerdik ya hani?
    öyle olurdu yine
    gözlerimizi kaçırırdık ciddiyeti bozmamak için
    hani sahnede olduğu gibi.
    sen ağlarken bakamazdım sana
    sinirimi bozardın, gülerdim
    çünkü sen her boktan şikayet ederdin oğlum
    öyle çok şikayet ederdin ki
    sonunda sıkılır gülerdim
    sonra sen de sıkılırdın kendinden
    başkası gibi olmak isterdin
    mutlu olan bir başkası gibi
    dert etmeyen biri
    hani, benim gibi biri

    bir şey diyeyim mi sana oğlum?
    şimdi dönsen buralara
    ne gidilecek bir yol
    ne uğruna ölünecek bir kadın
    her neyse...
    ama kadınları çok dert ederdin sen
    ama onlar seni severdi oğlum
    ama sen çok ağlardın onlar için
    sevemezdin kendini bir türlü
    onlar seni çok sevse de
    senin gibi olmak istemezdim o zaman
    daha çok sevin beni!
    daha çok gülün bana!
    beni daha çok isteyin!
    daha çok!
    ama seni en çok ben...

    bir şey diyeyim mi sana oğlum?
    şimdi dönsen buralara
    ne gidilecek bir yol
    ne uğruna ölünecek bir kadın
    ne de sabaha kadar konuşarak sana vaadettiklerim

    kandırdım seni oğlum
    parayı dert etme diye
    yok öyle bir şey, başarısızlık diye
    illa da başkası olmaya çalışma salak gibi
    bir kadın için ölme diye

    kandırdım

    artık umrunda değil mi bunlar?
    artık bozulmuyor musun bu işlere?
    aşkın da bir önemi kalmadı mı yoksa?
    o kadın için ölmez misin bir daha?
    ne var, bir kere daha ölsen?
    değmez mi o kadın buna?

    hani, hani değerdi?

    çıplak ayaklarıyla yürürken mezarının üstünde
    keyiflenmeyecek misin toprağın beş karış altında?
    öyle de oldu zaten, vasiyet ettiğin gibi
    çıplak ayaklı kıza

    bıraktın değil mi oğlum?
    bıraktın, gittin
    peki!
    ama ben buradayım hala
    ben devam ediyorum
    peki sen bakıyor musun bana oradan?
    gülüyor musun bana?
    sanıyor musun ben aynı şarkıyı söylüyorum?

    beni daha çok sevin!
    bana daha çok gülün!
    daha da çok isteyin beni!
    beni daha çok özleyin!

    ama seni...
    seni en çok ben, ben!

    hayır ben çok değiştim oğlum
    bir başkası değilim artık
    vazgeçtim maymunların dünyasından
    bıraktım alkışları, istemiyorum kahkahaları
    istemiyorum bir aptal gibi yaşlanmak

    işte belki de bu yüzden
    seni en çok ben...
    en çok ben özlüyorum!

    benim
    ölü
    arkadaşım!..."

    klipli bir şiirdir