27
yine gidemedim senden giderek geldim.
iki satır kelam bir fincanın kahveye hatır oldum geldim.
nikaltından nikaltına satır oldum sen gelmedin ben geldim.
öyle bir sefer geliş geldim gelerek geldimbu sefer?
efendi
28
çok ciddiyim
bu son sözüm
yarın yok dün yok zaman doldu iki gözüm
ne bir virgül ne bir nokta kalsın yarına
bir kendini bir de akını al gözlerinin yanına
sabah, belki de gündüz güneşin doğuşunda ki sır
yüklemi varken öznesi hiç var olmamış bir satır
çok ciddiyim, çok ciddiyim iki gözüm.
ben öldüm, bana yarın sana düşen sabır.
efendi
saygılar ?
29
Yakın'sız seveceğim
Yakınmasız.
Uzaktan ve dualı bakışlarla
Öp öreceğim yanağına.
30
-bebek-
babamın yarrağından anamın yarığına düşen
-bir intiharım ben.
annem;
en mahrem yerinde gömülüyüm.
-ölüyüm ben.
31
ne kadar da benzerdi bulutlar o gözlerine gökyüzünde,
sessizlik akardı kalbimiz de, o dilin de harfler dökülünce,
uçmak istersin zamansızca, dertlerin ortasında boğulunca,
sen gelirsin o an aklıma, kuşlar, bahçeler ve ağaçlar da.
boğuluyorum bura da nefessiz kaldım ağlıyorum,
susuyorum aşklara, sıkılıyorum ve bunalıyorum,
yağmurlu hava da terliyorum, çare nedir bulamıyorum,
tüm bunlar olurken bağırıyorum ve ben artık yoruluyorum...
32
(bkz: alışmamış kıçta don durmaz)
yazabilen var yazamayan var herkeste denemese keşke diye düşündüren başlık.
33
Ölüm kutsal ve insan yürüyor
Dengeler yıkılıp üzerimize geliyor
Sessiz akşamlar sabah karanlığına bırakıyor yerini
Ve bu hayat sessizliğe ve ölüme itiyor insanı
34
tarçın ağacının dalında yaşlanmak
şimdi ben gidiyorum ya, kimse bana benzemeyecek.
öyle bir başkalaşacak ki bana dair olanlar,
tanrısal tüm sıfatları üstüme yükleyip de gideceğim.
kah ölüm gibi korkulacağım,
kah toprak gibi hayran kalınacağım...
ikiye bölünecek ardım,
hem dönmem için kuru dallara çaputlar bağlanacak,
hem de gidişim için kurbanlar adanacak.
biraz yağmur olacağım yaz ortasında,
biraz da fırtına kış ayazında.
göz çukurlarımdaki bir çift elanın unutulduğu kadar
çokça da hatırlanacak sesimdeki vurgum.
ağlayan çocukları korkutup susturmak için anlatılan kadın olduğum kadar,
ilk çıkan dişi madeni paraya çevireceğine dair,
adına rivayetlerde bulunulan peri de olacağım.
hem kor, hem buz...
hem kaf, hem harran...
hem lethe, hem nil...
şimdi ben gidiyorum ya, kimse bana benzemeyecek...!
35
gözyaşı şişem kırıldı
döküldü şişe kadar kırık, kristalden düşler
ve ruh bölündü üçe;
terk edene, geride kalana ve gelecek olana ayrıldı savaşımdan kalan hazinem
terk eden yaktı saklandığım taş şehri beni terk ederken
sevdiğim adamın hayaliydi son kalem, ki yakıldı
biliniyordu aslında nasıl bağlanacağım,
ne söylenirse incinmeyeceğim de biliniyordu; susuldu!
kırıldım, bölündüm, sustum.
36
kimi yazarlar tarafından ısrarla denense bile olmayan denemelerdir.
o kadar denedin, zaten adı üstünde deneme. birini yazsaydın diyenler için ise tek söyleyeceğim şudur: bak deneme kısmı bile sıkıntılı.
nazım çıkmıyor, nesir belki.
37
Yazarların kendi yazdığı şiirlerin beğeniyle paylaşılmasıdır.
*_*_
bir kadın;
var olmanın ötesinde,
düşlerin gerçeği,
gerçeğinse hep yarında kaldığı.
bir kadın;
özlemin hiç eksilmediği,
bakışı görkemli
,
gülüşü gamzeli
,
dokunuşu yakar
.
bir kadın;
beklemeye değer,
sevmeye değer,
şiire değer,
bir kadın;
anlam kazanır her günün
keşfedersin kendini.
bir kadın;
sen gibi.
38
uzun zamandır yazmadığım başlık. Bu şiir yazmıyorum anlamına gelmiyor tabii. Geceyi severim.
39
bir sevgiliye söylenmek istenen duyguların bir bütün olarak anlatabilme gayretidir.
bir gün sevgi kazanacaksa mantık ile olan savaşını, buna bir katkı sağlamak aşkın doğasında olsa gerek.
(bkz: nev)
seninle bir seyahat başlamıştı,
ne gece kalmıştı ömürde,
ne gündüz kaldı zamanda, nev.
nemrud' un tanrıları şahit olmuştur sevdama,
güneş doğarken bir sancı ki sorma anu,
her nevi güneş doğarken
değişir havanın sana olan rengi.
bir hayalin peşinde koşmak,
onu var etmeye çalışmak ile geçer zaman ile
aşk nasıl bir sevdanın mayası ise,
sevgide çeşnisi,
mutluluk ise ödülüdür.
ömür bitecek bir gün,
ve toprak ağlayacak
seni içine aldığında,
o toprağın içinde çakıl taşı kalırım,
sen tek gidersen bu yollarda.
40
Sen,
Ganimettin kendi savaşımdan bana
Eşdeğerdi değerin
Hayata dair silahlarımın kayıplarına
Bir savaşın sonrasında
Bir yaralı yürek
Ve sen kanlı avuçlarımda.
41
Başladığımda anlatmaya seni
Sözcüklerin kalabalık oturmalara geldiklerinde
Gitmeyenleriyle başlıyor cümlelerim
Ve misafirliği heyet raporuyla bitirilmiş
Ev sahipliği yaşıyorsun ömrümde
Ne zaman olmasan olmuyor
Bende ben olanlar
Ne zaman olsam
Nefret ediyor benden seni sen yapanlar
Sefasını sürmeyeceğin
Bir cefaya saklanıyor
Gözlerinden akanlar
Kış güneşine aldanan ağaçlar gibi çiçeklerimiz;
Vermese de meyvesini
Çiçek olup açmaktan yorulmayan
Ve her çiçeği bir kış ayazında yanan.
42
avrupa birliği
Sobelenmiş bir çocuktur benim ülkem
Saklanmayı becerememiş dünya tarihinde
Ki bundandır artık kimseler almaz oyunlarına onu
Dünya bahçesinde...
43
suya attım bir taş
çıkardı bir ses faş faş
birisi kafama vurunca
gözümden geliyor yaş
hüsniye hüsniye
beni döndürdün deliye
istersen sor beni veliye
diyecek ki hüsnü 12'de binecek gemiye
44
bir çocuk,
uyan anne kalk derken, ağlamaklı,
bilmiyorken artık kokmayacak temiz teni,
bir daha sıcak bir kucak almayacak kollarına.
bir çocuk;
elinde bilmediği bir alet;
oyun oynar gibi yıkılırken karşısında insanlar,
barutun kokusu parçalar yüreğini.
bir çocuk;
uçurtma mevsiminde, kitap seyrinde,
babası oyundaşı, annesi sağlığında,
nerede şimdi anne, baba nerede?
bir çocuk;
gülümseme eksik olmasın yüzünde,
oyun oynasın, düşsün, paylaşsın sevgiyi,
yeşersin mutluluk, yüzümüze gelsin aydınlık.
bir çocuk;
japon, çin, hindu, türkî, afgan, amerikan
bir çocuk;
türk, arap, kürt, çerkez, afrikalı, avrupalı
bir çocuk;
yahudi, hıristiyan, müslüman, teist
bir çocuk;
yalnız çocuk
45
evrim i anlatabilme gayretinin şiirsel akışıdır.
konu: gerçek evren
ben: kendiniz
sen : tabiki o
Konu:
Dünyadaki yaşam biçimi, evrimsel sürecin bir sonucudur.
Evrim, senin talepkar isteklerine değil,
ilk halinden farklı özellikler kazanma sürecidir,
Nesilden nesile aktarılan ananeler gibidir Evrim.
Ben :
Seni hayal ederken değişen bir gecede,
Aşkın örgüsünü yapan bir kadın düşlesem,
Farklı bir duygu tadarak girsen hayatıma,
Ve Evren Evrim olsa!
Sen:
Sevişmenin duygusudur evren,
Sen ancak tek kişilik bilirsin kendini,
Oysa ben senin içindeyim,
Sen içime girdiğinden beri.
46
Ulan yazıyorum ama çalma yok haa. Şuana kadar sadece ufak yeğenimin face sayfasında paylaşmıştım bu şiiri.
Önce biraz hikayesini anlatıyım sene ikibinlerin başları 7. Sınıftayım sıra arkadaşım anılla aynı kızı seviyoruz handeyi. Orospu handeyi. Handede sınıf başkanıyla çıkıyor. Neyse duyduk ki ayrılmışlar. Dedim anıl oğlum bu kadar fazla ben konuşcam handeyle. Anıl sacmalama falan dedi ama ben kafaya koymuşum bi kere. Neyse anıl baktı vazgeçiremiyor eğer mesaj atarsan banada söyle dedi, tamam dedim. Eve gittim direk yazdım böyleyken böyle falan hande tamam dedi olur çıkarız. Şaşırdım sevindim neyse anıla yazdım direk biz cıkıyoz diye bişe demedi.
Ben sabah edemedim tabi heyecandan. Bütün gece uyuyamadım hayaller falan. Neyse sabah oldu iyice bi sekil yaptım saclar falan büyük biraderin parfümü boşaltım olduğu gibi tam ders saati damladım okula.
Girdim sınıfa direk bizim yere gözüm çarptı anıl yok. Gözüm handeyi arıyor baktım arkada oturuyor. O ve anıl..
Benden sonra anıl da mesaj atar kız onu da kabul eder aynı zamanda bana da siktir ceker ama mesaj atıp bunu söyleme luzumuna girmez. Hadi orospu hande girmezde bizim anılda girmez..
O gün ilk derste yazmıştım bu duygu dolu eseri. İşte 13-14 yaşın tüm yaşanmışlıklarını kaleme döktüğüm eser;
"Kadersizmişim meğer
Kalbimde hep bir keder
Sevdiğim beni sevmezse eğer
Yaşamak neye değer"
47
Mezarlığa gece bakan bir gecekondudayım
Dört yanı deniz bir tepeden
Sıcak akşamüstü denizine bakmak varken
Anıtlarıma ağlıyorum...
49
gönlüm dertle dolu
nerdesin amınoğlu.
50
Rakı, şarap içiyorsam sanane,
Yoksa sana bi zararım, içerim.
İkimiz de gelsek kıldan köprüye,
Ben muhtemelen yarra yerim.
↑