kayıt

sadık hidayet

  1. 4
    ben kısa hikayeler içeren kitapları okumaya pek meraklı olmadığım için kendisinin kör baykuş'u dışında pek eserini bilmiyorum. ölümü bu kadar arayan ve çağıran başka bir kitap okumamıştım.denk gelirse diğer eserlerini de okumak isterim ilerleyen zamanlarda.

    bir gün intihar ederseniz yanınızda stefan zweig tüm kitaplarının yanında bir de kör baykuş olsun. dostoyevski'den de bir şeyler bulundurun mutlaka.

    bu arada intiharı konusunda otel odasında ettiği yazılmış yukarıda ama kendisi intihar edebileceği bir daire arayıp bulmuştur. planlı gerçekleşmiştir yani. dairenin hava alacağı yerleri tıkayıp gazı açtıktan sonra traş olup, temizce giyinip yayınlanmayan yazılarını yakmıştır. annesinin ağ yapamaması için beddua ettiği yavru bir örümceğin ölümüyle alakalı bir de hikaye vardır odada. behçet necatigil öyle diyor yani kör baykuş'ta.
  2. 3
    Doğunun kafka'sı olarak geçer. İranlıdır. Kendine has dili ile size efsunlu bir masalı okuyormuş hissi verir. Ayrıca yazdıkları ile hayatının bu kadar tutarlı olması da kendini gözümde çok değerli kalmıştır. Ölümünü planlar, bir otel odasında tüm delikleri tıkayıp hava gazını açılarak intihar etmiştir.
  3. 2
    ''artık ne arzum kaldı, ne de kinim. içimdeki insanı yitirdim. kaybolsun diye de bir yere bırakıverdim. hayatta insan ya melek olmalı, ya doğru dürüst bir insan, ya da hayvan. ben onlardan hiçbiri olmadım. hayatım ebediyen kayboldu. ben bencil, acemi ve zavallı olarak dünyaya gelmiştim. şimdi artık geri dönüp başka bir yol seçmek imkânsız. bundan böyle anlamsız gölgeler peşinde gidemem, yaşamla yaka paça olamam, güreş tutamam. sizler gerçekte yaşadığınızı zannediyorsunuz. elinizde hangi sağlam kanıt ve mantık var? ben artık ne bağışlamak, ne bağışlanmak, ne sağa ne de sola gitmek istiyorum. gözlerimi geleceğe kapayıp, geçmişi unutmak istiyorum.''

    ''böyle durumlarda herkes, güçlü bir alışkanlığa, bir tutkuya sığınır: ayyaş içer, edebiyatçı yazar, yontucu taşı yontar, acısını dindirmek için her biri, en kuvvetli içgüdüsünden medet umar ve gerçek sanatçı, kendi bağlarından şaheserler yaratır. ama ben, ki zevksiz ve biçare biriyim, ben ne yapabilirim?''

    ''sanki ismini eskiden biliyordum. gözlerinin pırıltısına, rengine, kokusuna, hareketlerine öylesine aşina idim ki, ruhumuz bir önceki hayatta, cisimsiz maddesiz bir alemde karşılaşmış da tek asıldan, tek maddeden oluşmuş, böylece bizim yeniden birleşmemiz adeta kaçınılmaz olmuştu.''

    ''kim dedi sana ben insanlık için resim yapıyorum diye? tut ki insanlık yok oldu ve çalışmalarım kara, yağmura, doğanın kör kuvvetlerine teslim oldu; yine de canı cehenneme! ben hala kendi çalışmalarımdan keyif alıyorum ve bu da yetiyor bana.''

    ''sizin aradığınız hal, ceninin ana rahmindeki halidir. koşuşturmadan, mücadele etmeden, kimseye yağ çekmeden, sıcak, yumuşak ve kızıl bir duvarın içinde iki büklüm vaziyette durur. yavaş yavaş annesinin kanını emer, tüm ihtiyaçları kendiliğinden karşılanır. bu, her insanın yaratılışında var olan, kaybolmuş bir cennet nostaljisidir. orada insan kendinde, kendi içinde yaşar. belki bir anlamda ihtiyari ölüm değil midir?''

    ''vaktiyle onların arasına karışmıştım; başkalarını taklit edeyim dedim. baktım, soytarıya dönmüşüm. adına zevk dedikleri her şeyi denedim; gördüm ki başkalarının zevki bana yaramıyor. her yerde, her zaman yabancı olduğumu hissettim. diğer insanlarla aramda en ufak bir ilgi dahi yoktu.''

    ''biliyor musunuz, daima kadın bana gelmelidir. ben kadına asla gitmem. ben bir kadının yanına gidersem, o kadının kendisini benim için teslim etmediğini, param için, çapkınlık için ya da benim dışımda bir nedenle teslim ettiğini hissederim. işin içinde yapmacık bir şeyler olduğunu hissederim. oysa, ilk önce kadın bana gelirse, taparım ona.''

    ''artık hiçbir şeye inanmıyorum, hatta şimdi eşyaların ağırlığından, sabitliğinden, açık seçik gerçeklerden şüphe ediyorum. avludaki taş havana parmağımla vursam ve sorsam: sabit misin, muhkem misin? -evet! diye cevap verse bilmem inanır mıyım?''

    ''bütün hayatımı bir salkım üzüm gibi avucumda sıkmak istiyorum, suyunu, hayır, şarabını damla damla, gölgemin kurumuş boğazına akıtmak istiyorum, kutsal su gibi.''
  4. 1
    1903 yılı tahran doğumlu yazardır. agnostik bir vejetaryendir.

    25 yaşında, ilk intihar girişiminde atladığı köprünün altında sevişen çiftlerce kurtarıldığı bilinir. kurtarılması kendi çıkarına değildi pek tabi ki ama okurlarını tatmin etmiştir. ancak 1951 yılında paris'teki odasında tüm gazları açarak intihar etmiştir. kör baykuş ve aylak köpek sevilen kitaplarıdır. Vejetaryenliğin Yararları adlı bir kitabı vardır üstelik. yılmaz güney'in de gömülü olduğu Père Lachaise mezarlığındadır cenazesi.

    ''Vaktiyle onların arasına karışmıştım; başkalarını taklit edeyim dedim. Baktım, soytarıya dönmüşüm. Adına zevk dedikleri her şeyi denedim; gördüm ki başkalarının zevki bana yaramıyor. Her yerde, her zaman yabancı olduğumu hissettim. Diğer insanlarla aramda en ufak bir ilgi dahi yoktu.''